•Kurtarma Vakti•

284 21 4
                                    

Daron
Görüşten çıkalı yaklaşık yarım saat olmuştu. Bu sürede aileme ve arkadaşlarıma, görüşte yaşadıklarımızı anlatmış ve olanları sindirmeye çalışmıştık. Luke'un son sözü aklımdan çıkmıyordu. 'Yardımına ihtiyacımız var Daron. Seni bekliyor olacağız.' Onlara yardım etmeliydim. Hızla ayağı fırladığımda niyetimi anlamış olan babam beni kolumdan yakaladı. "Daha hazır değilsin Daron." Sesi oldukça tehditkar çıkıyordu. Kolumu sıkan parmaklarına odaklandım ve parmakları teker teker açıldı. "Ne zaman hazır olacakmışım?"dedim ona kızgın bir suratla. Bir süre bana baktı, ardından bakışları yumuşadı. "Az kaldı Daron, çok az kaldı."

Amara her zamanki kıvraklığı ile aradan sıyrılıp Kat ve benim elimi tutarak kapıya doğru yürümeye başladı. "Pekala bu kumruların biraz baş başa vakit geçirmeye ihtiyaçları var." dedi. Kapıya yaklaşırken babamın arabasının anahtarını bir çırpıda alıp avucumun içine koydu. Şuan ona minnettardım. Dönüp babamın yüz ifadesine görmek istemiyordum. Amara'ya göz kırptım ve Kat ile birlikte arabaya bindik.

Ben arabayı sürerken bir müddet ikimizde konuşmadık. Ne diyebilirdik ki? Yaşadıklarımız kolayca hazmedilebilecek şeyler değildi. Biraz zaman gerekiyordu.. Sahile vardığımızda arabayı park ettim ve arabadan indik. Elimi uzattım, elimi tuttuğunda yüzünde bir tebessüm belirdi. İşte o tebessüm için dünyaları verirdim.. Taşlı olan sahil, yerini kumlara bırakırken güneş batıyordu. Sahilde kimsenin olmamasına şükrederken denize yakın, eğimli bir yerde uzandık. Güneş tam karşımızda tüm kızıllığı ile bize göz kırpıyordu. İkimiz de yan yana bir müddet dalgaların sesi eşliğinde gökyüzünü inceledik. Bu kadar kısa bir süre içerisinde çok fazla şey yaşanmıştı. Akıl sağlığımı kaybetmediğim için şükretmeliydim. Kat yerinden doğrulup göğsüme uzandı. Kalp atışlarım hızlanırken elini kalbimin üstüne koydu. Bende onun elinin üstüne kendi elimi koydum. Hızla atan kalbimin atışlarını duyabiliyordum. Daha yeni sevgili olmuş liseli aşıklar gibiydik şuan; ama şu birlikte geçirdiğimiz dakikalar, bir psikolog ile saatlerce yapılacak terapiden daha iyi geliyordu bana.

Elimi elinin üstünden çekip saçlarında gezdirdim. Zaten yakında hobilerimin arasına 'Katherine'ın saçlarını oynamak' yazacaktım. Dakikalar birbirini kovalarken Kat başını çevirmeden konuştu. "Bazen seninde tüm her şeyi geride bırakıp buradan kaçmak istediğin oluyor mu?" Saçlarını oynamaya devam ettim. "O kaçmanın içinde bende var mıyım? diye sordum istemeden tek kaşımı kaldırarak. Başını çevirdi, gözümün içine bakıp başıyla onayladı. Ona yaklaştım ve kulağına fısıldadım. "Evet, bazen bende istiyorum. Fakat aklıma ailem, arkadaşlarım ve kurtarmam gereken onlarca Origan geliyor." dedim yüzünün dibinden ayrılmayarak. Nefesini tuttuğunu fark ettim, aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu. Gözlerini kapatmış kendini bana teslim ederken gözlerimi kapattım ve kendimi onun şehvetli dudaklarına bıraktım. Dünyanın durmuş gibi hissettiğim şu saniyelerde elimi Kat'in yanağına götürdüm. Büyük bir dalga gelip bizi belimize kadar ıslatırken Kat küçük bir çığlık atarak yerinden sıçradı. Ne vardı yani şu romantik anlardan birisi içinde sonsuza kadar kalsaydık... Ben onun çığlık atan haline gülerken o ise sinsi bir bakış atarak bana doğru su sıçratmaya başladı. İki elimi göğsümde birleştirmiş, ukala bir tavır takınarak "Su bükücü birisine böyle şeyler yapmamalısın." dedim. Bu sefer ukala ifadeyi takınan oydu. "Sen bana zarar veremezsin." dedi. Doğru, ona asla zarar vermezdim. Ama...

Küçük miktar bir suyu kontrol ettim ve su Kat'e sırtından çarparak ittirdi. Su onu ittirecek kadar güçlü, ona zarar vermeyecek kadar zayıftı. Hızla öne ittirilen Kat kucağıma düştü. Tam da planlandığı gibi. Başını kaldırdığında oldukça ukala bir ifadeyle karşılaştı. Kat gülümsedi ve iki elimi tutarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Beni öpeceğini sandığım sırada tam üzerime hızla gelmekte olan su, beni sıyırarak kumsala döküldü. Kat'in şaşkın ifadesinden benim gücümü çalıp suyu bana karşı kullandığı belliydi. Belinden tutup hızla kendime çektim. Ona, yaramazlık yapan çocukları azarlar gibi baktım. "Ben su bükücüyüm. Su ile bütünleştim. Sence suyun bana itaat etmemesi gibi bir şey mümkün mü?"

AÇIĞA ÇIKMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin