Sabah annem beni kaldırdıktan sonra gidip yüzümü yıkamış, sonrasında üzerimi giyinip aşağıya inmiştim. Şanslıydım ki okulda kıyafet zorunluluğu yoktu. Mutfağa girdiğimde babam-Robert- çoktan masaya oturmuş, yeni aldığı telefonundan bir şeyler okuyordu. Zamanında çok telefon kullandığımı öne süren babam sürekli bana nutuk çekerdi.Sanırım ,işler değişmişti. İstemsizce güldüm.
Sonrasında içeri ağzı kulaklarında kardeşim-Kevin- girdi ve "Günaydın." dedi. Benim aksime o yeni yerleri ve yeni arkadaşları fazlasıyla severdi. Masaya son olarakta elinde buzdolabından çıkardığı reçellerle annem-Maria- oturdu. Kahvaltımı yaparken aklım bundan iki ay öncesine dalmıştı. O zaman tamamen farklı bir hayatım vardı. Sonrasında güçlerim ortaya çıktı.
Güçlerimiz eski zamanlardan beri genlerimizden geliyor. Güçlerimiz bazen korkuyla-bende olduğu gibi- , bazen durduk yere ortaya çıkardı. Bazı kişilerde ise güçler ortaya ömür boyu çıkmazdı-annem ve babamda olduğu gibi, onların özel güçleri yoktu.- Kardeşim Kevin su bükebiliyordu. Güçlerimiz genellikle zihin okuma, hızlı koşma, eşyaları hareket ettirme gibi şeylerden oluşurdu. 4 elementten birini bükmek nadir olarak ortaya çıkardı. Bundan dolayı kardeşim sık sık gücünden söz edip, böbürlenirdi. Bense maddeleri istediğim şekilde hareket ettirebiliyordum.
Babam boğazını temizledi ve saati göstererek "Artık gitseniz iyi olur." dedi. Ben ve kardeşim mesajı almıştık. İlk günden okula geç kalmak pek de iyi bir başlangıç sayılmazdı. O yüzden bir an önce yola koyulduk. Tüm yol boyunca ben tek kelime etmez iken, kardeşim susmak bilmedi. Okula geldiğimizde sakin görünmeye çalıştım. Ders programımızı aldıktan sonra Kevin'dan ayrıldım. Ben lise 3'e gidiyordum. Benden 2 yaş küçük olan kardeşim ise lise 1'e geçmişti. Ardından programıma baktım. İlk dersimin Tarih olduğunu gördüm. Aman ne güzel. Bayıldırdım tarihe(!).
Sınıfa geçtiğimde korktuğum başıma gelmişti. Herkes gözlerini yeni gelen çocuğa dikmişti. Bense mümkün olduğunca onlara bakmadan sınıftaki tek boş sıraya yaklaştım. "Yanınız boş mu?" diyerek mahçup bir biçimde gözlerinin içine baktım. Lanet olsun! Yeni arkadaşlıklar konusunda gerçekten berbattım. "Tabi." diyerek bana gülümsemişti. Bende çantamı yana koyup, sıraya oturdum. Elini uzattı ve "Ben Katherine." dedi. Bende karşılık olarak ona güldüm ve "Ben de Daron." dedim. Sonrasında ise elini sıkmıştım. Sıkmaz olaydım.
Eline dokunmamla olanlar olmuştu. Bir anda gözlerim şuanda olduğum mekanı yani sınıfı görmez olmuştu. Her taraf bembeyazdı ve sonrasında her yer şekillendi. Burası tanıdık bir yerdi ama neresi olduğunu tam çıkartamamıştım. Ah evet burası okulun ön kapısının olduğu yerdi. Bugün okula arka kapıdan girmiştim ama genellikle ön kapı kullanılır. Sonrasında kendimi gördüm. Ön kapıdan çıkıyordum. O sırada gözüm ileriye ilişti. Yolun ortasına doğru ilerleyen sarışın bir kız. Evet bu oydu. Muhtemelen hala elini sıktığım yeni sıra arkadaşım. Lacivert renkli bir araba yolda son hız ilerliyordu. Muhtemelen durmaya da niyeti yoktu. Araba kıza doğru iyice hızlanmışken, "Daron iyi misin?".
Kendime gelmiştim. Şuanda sırada oturuyor, Katherine hala bana bakıyor ve elim hala onun elini sıkıyordu. Gördüğüm rüya veya hayal her neyse hayrete düşmüştüm ama bunu gizlemeye çalışaraktan "Tanıştığımıza memnun oldum." diyerek olayı kıvırmıştım. Sonrasında biz bir şey konuşamadan Tarih Hocamız Profesör Felix içeri girmişti. Profesör konuşurken benim aklım hala gördüğüm rüya, hayal her neyse onda kalmıştı. Bunu nasıl görmüştüm. Biz özel varlıkların sadece birer gücü olabilirdi. Benim zaten bir gücüm vardı, nesneleri hareket ettirmek. O zaman bu olan nasıl olmuştu. Anlamanın bir tek yolu vardı. Okul çıkışı oraya gidip, bunların gerçek olup olmadığını öğrenmek.
Tarih dersinden sonra Katherine'la konuşma fırsatı bulamadan, o sınıftan çıkıp gitmişti. Bende programıma bakarak diğer sınıfıma geçmiştim. Sonunda ilk okul günüm bitmişti. Gördüğüm hayal sebebi ile ön kapıya yönelmiştim. Koridorun sonunda Katherine'ı görmüştüm. Adımlarımı hızlandırdım. Ona yetişmem ve gördüğüm hayalin gerçek olup olmadığını, eğer gerçek ise bunun nasıl olduğunu öğrenmem lazımdı. Ön kapıya vardığımda Katherine gerçekten de yolun ortasına doğru ilerliyordu. Kafamı yolun ilerisine çevirdiğimde de korkulan şeyi görmüştüm, lacivert araba. Bir şeyler bulmam lazımdı. Bu kadar insanın içinde güçlerimi kullanamazdım. Tekrardan taşınmamız gerekirdi ki ikinci defa bu hatayı tekrarlamayacaktım. Bende aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Katherine'a doğru olan gücümle koşmaya başladım. Evet hayatımda ilk kez gördüğüm ve sadece ismini bildiğim bir kız için hayatımı riske atmıştım. Yine de göz göre göre gördüğüm hayalin gerçekleşmesine izin veremezdim.
Katherine'a vardığımda onu yakaladım ve kaldırama doğru ikimizi de sürükledim. İkimizin de kaldırıma çarptığı sırada lacivert araba son hızla iki saniye önce durduğumuz yerden geçti. Rüzgar saçlarımı yalayıp geçmişti. Katherine bana hayrete düşmüş bir yüzle bakıyordu. Keşke tek bakan o olsaydı. Okulun yarısı şuanda bizi izliyordu ve fısıldanmaya çoktan başlamışlardı. Ben ise bir an önce buradan ayrılmak istiyordum. Buna daha fazla dayanamayacaktım. Olduğum yerden kalktım ve hızla arkamı dönüp, eve doğru yürümeye başladım. Daha bir kaç adım atmışken, "Daron!". Zorla da olsa arkamı döndüm. Biraz önce hayrete düşmüş ifade olan yüz, şuanda gülümsüyordu. "Bırak da beni kurtaran bu gence bir teşekkür edeyim."
Evin başındaki sokağa kadar birlikte yürüdük. Bu yürüyüş sırasında birbirimize birçok şey anlattık. Bizim buraya yeni taşınmamız, onun sevdiği şeyler, ailesiyle pek fazla anlaşamaması, hobilerimiz ve bunun gibi birçok şey konuştuk. Onun evi bizim oturduğumuz sokağın köşesindeydi. Orada vedalaştıktan sonra evime doğru yürümeye başladım. Arkamı döndüğümde yüzümde muzip bir gülümseme yerleşmişti. Sanırım bu kıza aşık olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIĞA ÇIKMIŞ
FantasíaNormal bir hayat istediğinizde evren size tam tersini sunar. Tek istediğim sıradan bir hayattı. Fakat 17. yaş günümde namludan çıkan o kurşun ile işler değişti. En son hatırladığım bir grup gölge yaratıktı. Şuan ise karşımdaki gölge yaratık görünmey...