Daron'ın ağzından
Geçirdiğim elektrik şokunun üzerinden ne kadar süre geçti bilmiyorum ama başım çatlıyordu. Bir süre karanlığa gözümü diktikten sonra düşünmeye başladım. Bu lanet olasıca yerden nasıl kurtulacaktım? Şuan da güvenlik en üst düzeyde olmalıydı ki bu kaçmamı imkansızlaştırıyordu. Aklıma Kat geldi. Şimdiye dek çıldırmış olmalıydı. Acaba ben yokken neler olmuştu? Bunları düşünürken hafifleyen baş ağrım birden bıçak saplanırcasına acımaya başladı. Hafif bir iniltiden sonra kendime gelmeye başladım. Evet şuan da içimde bir şeyler vardı ama ne hissettiğimi bilmiyordum. Tek hissettiğim karanlıktı ve bedenim sanki buna karşı koymaya çalışırcasına acıyordu.
Koridordan gelen hafif uğultular birden kesildi ve yerini topuklu ayakkabının yere vurunca çıkardığı o sese verdi. Ardından açılan kilit ve kapı ile birlikte içeriye uzun boylu bir kadın girdi. O sırada vücudumu acıtan his yavaşça yok oldu. O bir gölge yaratıktı bunu hissedebiliyordum ama sorun şuydu ki yüzü görünüyordu. Kabul etmeliyim ki kadının olağanüstü bir güzelliği var. Beline kadar inen açık kahverengi saçları, uzun kirpikleri arasındaki parlayan ela gözleri ve beyaz teniyle tamamen uyum içerisindeki kan kırmızısı dudakları ile her erkeği baştan çıkarabilirdi. Tabi gölge yaratık olmasından dolayı hanesine -1 puan eklememiş olsaydım. Kadın bana gülümseyerek "Bakıyorum da birileri kaçmaya çalışmış." dedi. "Belki de birileri zorla tutulmaktan hoşlanmıyordur." diyerek gözlerimi ona diktim. Gözleri bir sır perdesinden farksız olsa da ortadaki bariz ukalalığı görmemek imkansızdı. Alaycı bakışları altında "Benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sordu. Bir de onun kim olduğunu bilecektim öyle mi. Evet ukalalıkta zirve yapmış durumdaydı. "Bilmem gereken birisi olsaydın bilirdim." dedim sesimin tehditkar bir ses tonunda çıkmasını umarak. "Pekala sana hikayeyi baştan anlatayım. Hakkımda bilmen gereken ilk şey adım Calista. " dedi ve bunu demesiyle etraf şekillenmeye başladı.
Anlaşılan canlılara görüş gösterebiliyordu. Önce bir okuldaydım ve Calista en fazla 18 yaşındaydı. Okul müdürü ile tartışıyordu ve ardından okulu terk etti. Sonrasında ruhlarını okuyarak kötü olduğunu anladığı Origanları belli bir amaç doğrultusunda topladı. İntikam... Buradan ikinci bir yeteneğinin de olmuş olduğunu anladım. Ruh okumak. Ben olanları izlerken o ise bana olanları anlatıyordu. Etraf yeniden şekillenmeye başladı. Şuan da bir savaşın ortasındaydım ve aralarında binlerce insanların da bulunduğu bu savaşı kötüler kazandı. Calista gücünün üzerinde uzun süre çalıştı ve sonunda Origanların ruhlarını kontrol edebilmeye, onların düşüncelerini yönetmeye başladı. Ruhu kötü olanları hiç düşünmeden şuan ki tabiri ile gölge yaratıklara çevirdi.
Calista savaşın ortasında bir adamla tanıştı. Adamı görünce hemen hatırlayamasam da sonradan bu kişinin eski koruyucu olduğunu anımsadım. Hatta tam da bu sahne kitapta resmedilmişti. Sonrasında ise Calista ve koruyucu savaşı terk ettiler. Etraf bulanıklaştı ve yeniden şekil aldığında bir ormanın içindeydik. Evin içinden Yashida ve Calista'nın konuşmaları geliyordu. Calista'nın bana anlattıklarına göre Origanları savaşta yüz üstü bırakan Yashida, yaratılış sebebini yani Origanları korumayı reddettiği için bir nevi lanetlenmiş ve güçleri bir anda yok olmuştu. Ardından da Calista onu bir gölge yaratığa çevirmişti. Başımı evin kapısına çevirdiğimde yüzü karanlıktan ibaret olan Yashida ormanı izliyordu. En sonunda görüntü bulanıklaştı ve karşımda Calista duruyordu. Bana baktı ve gülümseyerek "İşte benim hikayemi öğrenmiş oldun. Bu hikayeyi kimselerden duyamazsın." diyerek kapıya yöneldi. Kapıdan çıkarken bana döndü ve "Seninle işimiz bitmedi." diyerek şeytani sayılabilecek bir gülümsemeyle göz kırptı. Ardından kapının kilit sesi ile birlikte odayı sessizlik kapladı.
Katherine'ın ağzından
Kendime geldiğimde üç çift meraklı göz bana bakıyordu. "Daron'ın nerede olduğunu biliyorum. Bir an önce oraya gitmeliyiz." diyerek ayağa kalktım. Peter omuzlarıma baskı yaparak beni kalktığım koltuğa zorla oturttu. "Anlamıyorsunuz Daron tehlikede. Her an başına bir şey gelebilir, belki geldi bile!" diyerek onlara çıkıştım fakat gözlerimin dolmasına engel olamadım. Lanet olsun! Şuan da mız mız bir kız çocuğu değil Daron'ı kurtarabilecek güçlü Kat olmalıydım. Tedirgin bakışlarıyla Amara "Eğer bir planımız olmadan gidersek bizi de Daron'ın yanına tıkarlar ki bunun ne bize ne de Daron'a bir faydası dokunmaz." dedi. Derin bir nefes alarak kendime geldim. Haklıydı, şuan da plansız olarak gidersek sonumuz iyi olmazdı.
O zamana kadar sessizliğini koruyan annem "Güçlerinizi keşfedeli çok olmadı. Siz oraya gidemezsiniz. Ben bir kaç arkadaşımla konuşurum ve biz gideriz, siz değil." dedi. Bu onun en ciddi ses tonuydu ki bu tonu iyi bilirim. Bu tonla konuşuyorsa asla kararından dönmez. Ne var ki bende öyle. "Ama anne-" lafımı tamamlamama izin vermeden sözümü kesti ve "Hayır dedim. Bu son sözüm." dedi. Kafamın içinde beni kontrol etmeye çalıştığını belli eden his belirmişti. Hayır Daron'ı kurtarmaya ben gidecektim, bu işe annemi bulaştırmamalıydım. Bende kalkanımın emdiği gücü kullanarak anneme odaklandım ve 'Benim görüş gördüğümü unut, hiç bir şey yaşanmadı. Şimdi mutfağa git ve bizle konuştuğuna dair hiç bir şey hatırlama.' diye düşündüm. Annem de boş gözlerle mutfağa yöneldi. Amara ağzını yarım açtıysa da bir şey demedi.
"Pekala neymiş planınız?" diyerek sordum. Peter "Bir kaç arkadaşımı toplayabilirim. Onun dışında Amara sayesinde duvardan geçerek sessizce Daron'ın olduğu odaya girer ve Daron'ı alıp çıkarız." diyerek söze atıldı. "Bekleyecek zaman yok Peter." dedim hafif bağırır bir sesle. Yeniden sinirlenmeye başlamıştım. "Katherine sakin olmak zorundasın, merak etme. Daron'ı o lanet olasıca yerden çıkaracağız." dedi. Amara ona katıldığını belli eden bir yüz ifadesiyle "Bugün hepimiz için zorlu bir gündü. O yüzden bugün dinlenelim ve yarın gündüz gidip Daron'ı kurtaralım." dedi. Evet gerçekten de yorgundum ve şuracıkta uyuyabilirdim. İstemeyerekte olsa kabullenircesine başımı öne eğdim. Peter kısa bir süre sonra ayrılmış, Amara ise aklımı kaçırmadığımdan emin olmak için benle kalmak istese de onu zor duruma sokmak istemedim ve zorla evine yolladım. Sofrada karşımda duran yemek ile bakışmaya başladık. Ben ona 'Ne bakıyorsun? Karşında deli mi var?' bakışı atıyor, yemekte bana 'Akıllı birinin olmadığı kesin.' bakışı atıyordu. Ahh Tanrım! Cidden deliriyordum.
Yemekten sonra daha erken olmasına rağmen başımı yastığa gömmüş ve kendimi sıkıntılardan arınabildiğim tek sığınağıma, uykuya bırakmıştım. Gözlerimi açtığımda bir evin kapısının önünde dikiliyordum. Daha ön yüzünü görür görmez bu evi hatırlamıştım. Her sene önünden geçtiğim ve şuan da Daron'ın tutulduğu o ürkütücü ev. Bunun bir rüya olduğunu bilsem de meraktan olsa gerek kapıyı açtım ve içeriye girdim. Karşımda tek bir oda vardı ve oda karanlıktı. İçeri girdiğimde ise odanın sadece ortası aydınlatılmıştı. Işığın olduğu yerde bir sandalye ve sandalyenin üstünde zar zor oturabilen Daron. Aman Tanrım! Yüzü kanlar içindeydi ve gözlerini bile açamıyordu. Daha ne olduğunu anlayamadan çok hızlı bir şey saçlarımı savurarak yanımdan geçti ve bir saniyeliğine Daronla aramıza girdi. Tekrardan yanımdan geçip çıktığında ise hayatımda atmadığım kadar tiz bir çığlık attım. Daron'ın göğsü kanlar içindeydi ve göğsünde belli olan bir bıçak izi vardı. Anında onun yanına koştum ve ben koşarken yere düşmeye başladı. Son onda başının çarpmasını engelleyebildim ve kucağıma aldım. Yerler çoktan kan gölüne dönmüştü. Ne yapacağımı bilemiyordum hem ağlıyor hem de onun o masum yüzüne bakıyordum. Zar zor gözlerini açtığında ise yeşilin soluk tonundaki gözlerinde gördüğüm çaresizlik içimi parçalıyordu. Gözleri kapandı ve derince son nefesini verdi. O zaman dünyanın başıma yıkıldığını hissettim. Olan gücümle "Daron!" diye bağırdım. Uyandığımda nefes nefese kalmış ve kan ter içindeydim. Elime telefonu aldığım gibi Amara'yı aradım. Uykulu sesiyle "Bu saatte ne va-" sözünü bitirmesini beklemeyecektim. "Amara hemen buraya gel. Daron'ı kurtarmaya gidiyoruz. Şimdi!"
Düşünceleriniz benim için önemli. Lütfen düşüncelerinizi belirtin
Keyifli okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIĞA ÇIKMIŞ
FantezieNormal bir hayat istediğinizde evren size tam tersini sunar. Tek istediğim sıradan bir hayattı. Fakat 17. yaş günümde namludan çıkan o kurşun ile işler değişti. En son hatırladığım bir grup gölge yaratıktı. Şuan ise karşımdaki gölge yaratık görünmey...