•Kilit Nokta•

1.9K 84 18
                                    

"Pekala planımız basit. Bay Elton'a geziyi zehir et ve anın tadını çıkar." Oldukça kısa ve basit olan planımı diğerlerine söylemiştim. Fakat ne Amara ne Peter ne de Kat bir tepki göstermiyordu. Gerçi onlara Bay Elton'ın üzerimde uyguladığı halisunasyonu anlattığımda gösterdikleri tepkilere bakılırsa şuanda tepki vermemeleri gayet normaldi. Çünkü halisunasyonu onlara anlattığımda Peter gece yarısı Bay Elton'ın çadırını basmayı,  Amara ise Bay Elton'ı biraz uzaktaki nehire atmayı önermişti. Tabi bunları reddetmiştim. Fakat Kat şimdiye kadar sessizliğini korumuştu. Onunla göz göze geldik. Haince bir sırıtışla söze girdi. "Madem istediğin intikam, o zaman bir planım var. "

Ertesi sabah Bay Elton'ın ince sesi ile uyandık. Aynı bir izci edasıyla hareket edip, sırası ile tüm çadırları dolaşarak öğrencileri uyandırdı. Fakat bizim çadıra geldiğinde olduğundan çok daha fazla bağırmıştı. Aklımın bir köşesine bu yaptığını not ettim. Hızlıca üstümü değiştirerek çadırdan çıktım. Çadırdan çıktığımda Kat ile göz göze geldim. Bana tamam anlamında göz kırptı. Bende ona gülümsedim. Tüm öğrenciler kahvaltı yapmak üzere sırayla dizilmiş bankların olduğu yere oturmaya başladılar. Ben özellikle Bay Elton'ın tam karşısına oturdum. Kat sağıma, Peter soluma, Amara ise Bay Elton'ın yanına oturdu. Bir süre herkes kahvaltısını yaptıktan sonra Amara'ya baktım. Yapması gerekeni çoktan unutmuş, afiyetle kahvaltısını yapıyordu. Yavaşça ayağımı uzattım ve sertçe ayağımla ayağına vurdum. Bağırmamak için dudağını ısırdı ve bana baktı. Ben ise ona sinirli bir surat ifadesiyle bakıyordum. Göz göze gelince yapması gerekeni anlar bir ifadeyle başını salladı ve Bay Elton'a sevecen bir tavırla dönüp konuşmaya başladı. "Bay Elton acaba bize eski izci anılarınızı anlatır misiniz? " Bay Elton hakkında bildiğim bir kaç şey varsa bunlardan biri kendisi hakkında konuşmaya bayıldığı, diğeri ise kendisini izci sanması ama izcilikle uzaktan bile alakası olmaması. Amara'nın lafı bittiğinde Bay Elton'ın gözlerinde bir ışık belirdi ve yanında kampa getirdiği eski izcilik fotoğraflarını almak üzere çadırına doğru yürümeye başladı. Bense bu noktada sinsice gülüyordum. Bay Elton'ın çadırına girmesi ile birlikte herkesi kahkahalara boğan çığlığının duyulması bir oldu. Bay Elton burnunu tıkayarak çadırında çıktı ve bağırarak konuşmaya başladı. "Kim çadırıma koku bombası attı." Kahkahalar daha da artmıştı. Bende sinsi bir yüz ifadesi ile birlikte Bay Elton'a bakmaya devam ediyordum. Bir an göz göze geldik. Oldukça sinirli gözüküyordu. Planımız doğru bir şekilde ilerliyordu. Ardından Bay Elton sinirli bir halde karşıma oturdu. Gözlerini bana dikti ve gözleri hafiften kısılmaya başladı. Göz ucuyla Kat'e baktım. Başını onaylarcasına sallıyordu. Bende hafifçe başımı salladım ve Bay Elton'a bakmaya devam ettim. Masanın altından yavaşça Kat elimi tuttu. Birkaç saniye geçmeden ellerimizin buluştuğu yer parlamaya başladı. Fakat Kat hızlıca ceketi ile ellerimizi örtmüştü. Bense Bay Elton'a boş ve sabit bir şekilde bakıyordum. Böylece Kat Bay Elton'ın gücünü emerken Bay Elton da benim halisünasyon gördüğümü sanacaktı. Bir süre böyle devam ettik. Her ne kadar gülesim gelse de kendimi gülmemek için zorluyordum. Kısa bir süre sonra ellerimizin üstünde ceket olduğu halde dışarıdan görünecek kadar çok parlamaya başladı. Kat sessizce kulağıma yaklaştı ve fısıldadı. "Zamanı geldi Daron." Ukala bir ifade ile Bay Elton'a gülümsedim. O an ki yüz ifadesi kayıt edilmeye değerdi. Başımı Kat'e çevirdim. "Hadi başlayalım."

Kat elini havaya kaldırdı ve elini kaldırmasıyla ben, Kat, Peter, Amara ve Bay Elton dışında kampa gelen tüm öğrencilerin başı öne eğildi ve kendilerini uykuda sanıyorlardı. Ardından Kat sırası ile hepimize baktı ve en son Bay Elton'a bakarak elini tekrardan havaya kaldırdı. Elini kaldırmasının sebebi güçlerimizi kullanırken ellerimizi de kullanmak daha az odaklanma gerektirdiği için işimiz kolaylaşıyordu. Elini indirmesi ile birlikte beşimiz de aynı halisünasyona girmiştik. Bunu özellikle yapmıştı ki halisünasyon içerisinde güçlerimizi Bay Elton üzerinde rahatça kullanabilirdik. Yoksa onu ateşle yakmak istemeyiz. Gerçi ben isterdim ama sonra bununla uğraşamam. Kısa bir karanlıktan sonra hepimiz aynı halisunasyona girmiştik. Biraz önce bulunduğumuz yerde yani kampta idik. Tek fark kamptaki diğer öğrenciler şuanda burada değildi. Öne bir adım attım ve elimi uzatarak Bay Elton'ı havaya kaldırdım. "Kimin için çalışıyorsun ve benden ne istiyorsun?" Sesim biraz kızgın ve bağırarak çıkmıştı. Ukalaca bir ifade ile konuşmaya başladı. "Doğrusu hala anlamamana şaşırdım Daron. Bayan Molly'nin derslerini hiç mi dinlemiyorsun?" Kafam karışmıştı. Fransızca dersi ile konumuzun ne alakası vardı. "Saçmalamayı kes!" diye bağırdım. O sırada Peter yandan bir ateş topu fırlattı ve ateş topu Bay Elton'ı yol boyunca sürükleyerek yere çarpmasına sebep oldu. "İstediğinizi yapabilirsiniz çocuklar. Burası halisünasyon. Buradaki şeyler gerçek değildir." Ukala ifadesi bir an olsun yüzünden düşmüyordu. "Ama acıyı ve diğer duyguları şuanda hissediyor olman gerçek."dedim ve haklıydım da. Elimde oluşturduğum karanlık enerjiyi Bay Elton'a fırlattım. Fakat enerji topu daha yolun yarısındayken havada asılı kaldı. Şaşkınlık içerisinde etrafıma baktım. Amara, Peter, Kat. Hepsi donmuş haldeydi. Bay Elton'a baktım. "Benim yeteneğimle beni alt edebileceğinizi mi sanıyorsun Daron." Elini şıklatmasıyla birlikte etraf dönmeye başladı ve kendimi bir evin içerisinde buldum. Burası orası idi. Daha önce kaçırıldığım ürkütücü ev. Diğer bir şıklatma sesi ile diğerleri hareket etmeye başladılar. Ortamın değişmesinin şaşkınlığı içerisinde idiler. Bay Elton bulunduğumuz odadan çıktı. Peşinden koşacaktım ki içeriye gölge yaratıklar girmeye başladı. Amara bağırdı. "Neler oluyor?" Hızlı ve kesik bir soluk alarak cevap verdim. "Bay Elton, onu halüsinasyona soktuğumuz halde yeteneğini kontrol edebiliyor. O da bizi başka bir halüsinasyona soktu. Yani iç içe iki halüsinasyon içindeyiz." Amara şaşırmıştı. Peter'a baktım. Kapıdan girmeye çalışan gölge yaratıkları ateşten yaratığı duvar ile engelliyordu. Kat seslendi. "Gücümü kullanamıyorum. Çünkü gerçek hayatta şuanda halüsinasyon gücünü kullanıyorum. Etrafıma bakındım. Sonra birden aklıma geldi. "Kat bizi çıkar buradan. Halisünasyonu iptal et." Kat etraftakilere sırasıyla baktı ve başıyla onayladı. Ardından gözünü kapattı ve odaklanmaya başladı. Aradan beş saniye geçmişti. On saniye ve yirmi saniye. Kat'in alnı kırışıyordu. Gölge yaratıkların ise git gide sesleri artıyordu. Kat gözlerini açtı. Görmek istemeyeceğim bir endişe vardı. "Olmuyor, olması gerekiyordu ama olmuyor." Korktuğum şeyi duymuştum ama çok mantıksızdı. Yeteneği rahatça kullanabiliyor olması gerekiyordu. Gelen seslerle birlikte kapıya baktım. Ateşten duvar yavaş yavaş sönmeye başlıyordu. Peter'a baktım. Anlamsız bakışlarla kapıya bakıyordu. Ardından içeriye gölge yaratıklar girmeye başladı. İçeriye dört gölge yaratık girmişti. Hepsinin de yüzü görünmüyordu. Bir tanesi elinde ateş topu yaratıp üzerime fırlattı. Daha yolu yarılamadan Peter ateşi havada durdurdu ve sahibine geri yolladı. Hemen ardından bana ateş topu fırlatan gölge yaratık ile Peter arasında kızgın bir savaş çıkmıştı. İkisi de ateş bükücüydü ve bu savaş oturup mısır patlatarak izlenecek kadar güzeldi. Fakat şuanda bunun ne yeri ne de sırasıydı. Amara koşarak gölge yaratıklara ilerledi. Gücünü kullanarak aralarından geçiyor ve onlara yumruk atıyordu. Ama bir tanesine geldiğinde bir şey yapamadı. Tam vuracağı sırada yumruğu gölge yaratığın içinden geçti ve bunu beklemeyen Amara sendeleyerek yere düştü. Bense daha fazla beklemeyerek elimde karanlık enerjiden bir top yarattım ve karşıda bana gözlerini dikmiş olan gölge yaratığa fırlattım. Enerji tam çarpacağı sırada gölge yaratığın çevresinde bir kalkan belirdi ve enerji kalkana çarparak yok oldu. Kalkanın sahibi gölge yaratık ellerin arasında karanlık enerji topunu yaratarak bana geri fırlattı. Topu bana ulaşamadan yok ettim. Fakat aklıma o an dank etti. Bunlar bizim kopyalarımızdı. Güçlerimiz bile aynıydı.  Şimdiye kadar kenarda bekleyen gölge yaratık elini havaya kaldırdı ve odadaki eşyaları bana fırlatmaya başladı. Bense cisimleri havada durdurup ona atıyordum. O an kısa bir görüş gördüm. Görüşte Peter'ın suratı yanıyordu. Elimi havaya kaldırdığım gibi diğer odaların musluklarından yüksek miktarda su hem Peter'ı hem de onun kopyasını ıslatarak yere düşmesine sebep oldu. O an benim kopyam da şaşırmıştı ve bunu fırsat bilerek karanlık enerjiyi ona fırlattım. O ise duvara çarpmıştı. Hızla başımı Kat'e çevirdim. "Bir şeyler yapmalıyız. Böyle devam edemeyiz Kat!" Başını onaylarcasına sallladı. "Şuanda nedenini bilmesem de gerçek zamana dönemiyoruz. Fakat başka bir fikrim var." dedi. Etraf yeniden dönmeye başladı. Kısa bir an için de olsa karşımdaki benim kopyam olan gölge yaratığın güldüğünü duydum. Ya da ben öyle sandım. Ortam yeniden şekillendiğinde sınıftaydık. Kat'e döndüm. "Üçüncü bir halüsinasyon mu yarattın?" Başını evet anlamında salladı. Ellerimi başımın arasına aldım. "Git gide çıkmaza giriyoruz." dedim. "Evet." dedi koridordan gelen bir ses ve Bay Elton içeriye girdi. Artık onu görmeye tahammül edemiyordum. Karanlık enerjiyi anında ona fırlattım. O ise çevik bir hareketle bundan sıyrılmıştı. "Daron haddini aşıyorsun." dedi ukala bir ses tonuyla. İyice kızmıştım. Başka bir karanlık enerjiyi oldukça hızlı bir şekilde ona fırlattım ve bu sefer on ikiden vurmuştum. Duvara çarpıp yere diz çöktü. Hemen ardından ayağa kalktı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan cebinden bıçak çıkartıp bana fırlattı. Bende kendimi korumak için bıçağın uzaklaşmasını hayal ettim. Fakat elimi uzatmadığım için nereye gideceğini hesap edememiştim. Makas benden uzaklaşarak hızla Kat'in karnına saplandı. Amara çığlık atmıştı. Ben ise şaşkınlık içerisinde Kat'in yanına koştum ve o yere düşmeden kucağıma aldım. Tanrım! Karnı kanlar içindeydi ve bunların hiç birisi gerçek olmasa da şuanda hissettiği acı ve bu görüntü fazlasıyla gerçekti. Gözümden süzülen bir yaş yanağına düştü. Öfkeyle ayağa kalktım ve Bay Elton'ı havaya kaldırdığım gibi yanıma yaklaştırdım. "Hemen şimdi! Bizi bu cehennemden çıkarıyorsun." dedim. Sesim daha önce olmadığı kadar sert ve gür çıkmıştı. "Yapamam." dedi masum bir yüz ifadesiyle. Ama suratında yarım saniyeden bile kısa bir an için bir tebessüm  yakalamıştım. Boğazına baktım. Boğazı sıkılaşıyordu ve elini boğazına götürdü. Bay Elton nefes alamıyordu. "Hemen!" dedim. Başını onaylarcasına sallayınca bıraktı ve elini havaya kaldırdı. Elini indirdikçe halüsinasyonlardan tek tek çıkıyorduk. Sınıftan ürkütücü eve geçtik. O an emin oldum ki benim kopyam bana gülüyordu. Ardından kamp yerine geldik. Ama gerçek olan değil, halüsinasyon olan. Hemen ardından da gerçek hayata döndük. Yani kamp yerinde idik. Halüsinasyondan dolayı tüm öğrenciler uyuyakalmıştı. İçim rahatladı. Yüzümde bir tebessümle birlikte arkamı döndüm. Fakat bu sefer çığlık atan Amara değil bendim. Kat hala kanlar içinde yerdeydi. Amara'nın şaşkınlıkla elini ağzına götürdüğünü, Peter'ın ise gözlerinin kocaman açıldığını fark ettim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bay Elton'a döndüm. "Düzelmesi gerekiyordu. Halüsinasyonda olanlar gerçek değildir. Bunu sen de biliyorsun ama neden?" diye sordum. "Kilit noktayı biliyor musun Daron? Gerçi bilsen bana Kat'in durumunu sormazdın. Şimdi izin ver de açıklayayım. Kilit nokta bir Origan özel yeteneğini çok sık veya çok şiddetli kullandıkça yaklaştığı ve tehlikeli bir durumdur. Eğer kilit noktaya ulaşırsan gücünle ilgili sorunlar ortaya çıkar. Bunlar gücünü kullanamama, gücünü kontrol edememe, gücünün kendini aşarak bambaşka bir güç halini alması ve hatta o özel gücün kişinin kendi içinde işlemesi gibi şeyler olabilir. Muhtemelen Kat'de gücünü fazla kullandı ve kilit noktaya ulaştı. Çünkü halisünasyon içinde başka bir halisünasyon yaratmak oldukça zordur Daron. Hele de bunu ilk kez yapan biri için." Bay Elton söylediklerini bitirdiğinde bir süre söylediklerini sindirmeye çalışıtım. Böyle bir şey olduğundan haberim bile yoktu. Tüm çaresizliğim ile iki elimi Bay Elton'ın omuzlarına koydum ve gözlerinin içine baktım. Şuanda yalvarır bir halde olduğumun farkındaydım ama Kat'in hayatı söz konusu olduğunda geri kalan hiçbir şey önemli değildi. "Peki Kat, bu kilit noktadan nasıl çıkabilir?" diye sordum. Bay Elton kısa bir süre gözlerimin içine baktı. Tahminimce bana yardım edip etmemek arasındaydı. Geçen her saniye ise Kat bir adım ölüme yaklaşıyordu. Bay Elton derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Kilit noktaya ulaşmış biri ne kadar gücünü kullanırsa o kadar o noktada kalır. Kat'i kurtarmak ise onu bu hale getiren gücün bir başkası tarafından Kat üzerinde çok fazla kullanılmasıyla olur." dedi. "Güzel işte. Onu bu hale sokan güç halisünasyon. Onun üzerinde gücünü kullan." Bay Elton'ın yüzü düşünceliydi. Hayır yüzünün böyle olmaması gerekiyordu. Tekrardan söze girdi. "Onu çoktan düşündüm Daron. Ama bir sorunumuz var. Kanlar içinde olsa dahi kalkanı hala Kat'i güçlere karşı koruyor."

AÇIĞA ÇIKMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin