Birisi kolumu morartırcasına dürtüyordu. Rahatça uyumak hakkım değil miydi? Gözlerimi araladım ve karşımda sabırsızca Kevin duruyordu. "Bugün tesise gideceğiz unuttun mu? İlk günden geç kalmak istemezsin umarım, hadi!" diyerek odadan ayrıldı. Hızlıca yüzümü yıkayıp, üstüme bir şeyler giydim. Şuan da ne yaptığımın pek de önemi yoktu. Aklım tesiste neler olacağındaydı.Ve tabiki Katherine'da. Bunları düşünerek aşağıya indim ve mutfağa geçtim. Aklım gideceğim yerde boş boş tabağımda çatalla daireler çiziyordum. Annem bunu fark etmiş olacak ki "Neyin var? İştahın mı yok?" diye sorunca ona belli etmemek için "İyiyim, sadece tesis için heyecan yaptım." diyerek geçiştirdim.
Bugün bizi tesise babam bırakacaktı. Tesise vardığımızda tabelası ilgimi çekti. Çocuk Eğitim Merkezi yazıyordu. Kamufle amaçlı olacağını düşünerek içeriye girdim. Geniş ve sade olan giriş katı gerçekten de bir çocuk eğitim merkezini andırıyordu. Babam danışmana yaklaştı ve eğilerek bir şeyler fısıldadı. Kadın başını bir kaç kez salladı ve "Beni takip edin." dedi. Babam bize döndü ve "Buradan sonrasında ben olmayacağım. Gerisi sizin gibi özeller için, size iyi eğlenceler." diyerek gülümsedi ve kapıdan çıktı. Kadın merdivenlere yöneldi. Biz de onun peşinden ilerledik. Merdivenlerden indikten sonra burası bana hastanelerdeki bekleme salonlarını anımsattı. Bir televizyon ve sıralı halde kırmızı koltuklar vardı. Danışman köşedeki koltuğun arkasına geçince o an fark ettim. Koltuğun arkasında neredeyse görünmeyecek kadar ince olan kapı sınırları vardı. Kadın kapıyı açınca bize döndü ve gülümseyerek "Buradan gerisinde size öğretmenleriniz eşlik edecek." dedi ve merdivenlerden yukarı çıktı.
Kapıdan geçtiğimizde ise karşımızda geniş bir alan vardı. Burası son çıkan teknolojik aletler, video oyunları ve televizyon ile donatılmıştı. Muhtemelen hiç bir genç buraya girdiğinde ayrılmak istemezdi. Biz etrafımıza hayranlıkla bakarken sarışın bir bayan ve onun yanında hafif iri yapılı bir adam yanımıza geldiler. Kadın gülümseyerek "Merhaba, ben Sarah. Bu da size özel güçlerinizde yardımcı olacak hocanız Joshua. Lütfen beni takip edin." dedi. Sonrasında da oyunların olduğu alandan çıkarak bir koridora girdik. Koridorun sonunda da "Bu odada eğitiminizi göreceksiniz." diyerek odayı gösterdi. İçeri girdiğimizde yaklaşık 5-6 genç kendi aralarında konuşuyorlardı. Biz odaya girdikten sonra içeri hocamız Joshua girdi ve "Günaydın." dedi. "Bugün aramıza yeni 2 öğrenci katıldı. Vakit kaybetmeden dersimize başlayalım. Siz kendi aranızda daha sonra tanışıp, konuşursunuz. İlk olarak bugün yetenekleriniz üzerinde çalışacağız. Emily başlamak ister misin?"
İki sıra yanımda oturan bizim yaşlarımızdaki kız muzip bir şekilde gülümsedi ve gözlerini kapattı. Bir kaç dakika öncesine kadar hava güneşli ve sıcaktı. Şuanda ise pencereye yağmur damlaları çarpıyordu. Sonrasında Emily gözlerini açtı ve pencereye gözlerini dikti. Yağmurun durmasıyla güneş ortaya çıktı ve rüzgar esmeye başladı. Emily bizlere göz gözderdi ve gülümseyerek oturdu. Bu sırada lambalar sönüp yanmaya başladı. Bir kaç elektronik cihazda çatırtılar duyuluyordu ve en sonunda bir lamba patladı. Bunlara bir anlam verememiş şekilde etrafıma bakınırken, kızıl saçlı bir kız "Özür dilerim Bay Joshua. Yeteneğimi tam olarak kontrol edemiyorum." diyerek mahçup bir biçimde önüne baktı. Bay Joshua "Sorun değil. Buraya geliş amacımız yeteneklerimiz üzerinde tam kontrole sahip olmak." diyerek gülümsedi ve gözleri Kevin'a döndü. "Kevin denemek ister misin?" Kevin hevesle ayağa kalkıp Bay Joshua'nın yanına oturdu. Masaya bir bardak su getiren Bay Joshua "Şimdi gözlerini kapat ve odaklan. Suyun hareket ettiğini düşün." dedi. Kevin da denileni yaptı. Birkaç saniye sonra bardaktaki su havalandı. Önce havada küre şeklini alan su, sonrasında Kevin'ın etrafında tur atmaya başladı. Kevin gözünü açtığında şaşkınlığını gizleyemedi. Gülümsedi ve tekrardan gözünü kapattı. Su bu sefer bardağın içine hareket etti. Kevin gülümseyerek gözünü açtı ve yerine geçti. Otururken bana 'Ben nadir su bükücülerindenim' bakışı atmayı ihmal etmedi. Bay Joshua bana döndü ve "Daron gel bakalım. Önce nesnelerle başlarız, sonra diğer yeteneğine geçeriz." dedi ve herkesten şaşırtıcı tepkiler geldi. Bütün Origanların bildiği üzere herkesin bir tane gücü olabilirdi. Birden fazla yeteneği olan kişiler yüzyıllarca görülmemişti. Şaşırmış gözlere aldırış etmemeye çalışarak Bay Joshua'nın yanına gittim. O masanın öbür ucunda oturuyordu. Ben de tam karşısına oturmuştum. Masadaki üst üste konmuş kitaplardan birini alıp bana doğru yakınlaştırmıştı. "Şimdi gözlerini kapatıp odaklan. Kitabın havada uçtuğunu düşün." Sonrasında ben de denileni yaptım. Gözlerimi kapatmış kitabı hayal ediyordum. Kısa bir süre hiç bir şey olmasa da sonrasında şaşırmış ifadeler kulağıma gelince merakla gözlerimi açtım. İnanılacak gibi değildi. Şuan da önümdeki masa, üzerindeki kitaplar, gençlerin arkasındaki bir kaç boş sandalye, kenardaki kitaplık hepsi havada asılı kalmış gibi duruyorlardı. Bu beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Sonrasında da gülümseyerek ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIĞA ÇIKMIŞ
FantasyNormal bir hayat istediğinizde evren size tam tersini sunar. Tek istediğim sıradan bir hayattı. Fakat 17. yaş günümde namludan çıkan o kurşun ile işler değişti. En son hatırladığım bir grup gölge yaratıktı. Şuan ise karşımdaki gölge yaratık görünmey...