•Halüsinasyon•

3K 111 46
                                    

Katherine

Arkadan bir şey kolumu yakaladığında bir anlığına nefesim kesildi. Hızla başımı arkaya çevirdim. Daron kolumu tutmuş, sessiz olmamı belirten bir işaret yapıyordu. Başımı sessizce salladım. Bir türlü kontrol edemediğim nefesimi dizginlemeye çalıştım. Daron ileriyi göstererek yavaşça ilerlemeye başladı. Ağır adımlarla ilerliyorduk, arkadan ise kırılan eşyaların sesi geliyordu. Yüksek bir patlama sesi gelince korkuyla beraber gelen ufak çığlığıma engel olamadım. Tanrım! Bu çığlık sonumuzu getirecekti. Yerimizi bulmuştu. Daronla beraber ters yönde koşmaya başladık. Daha yeni dizginleyebildiğim nefes alışlarım bozulmuş, zar zor nefes alabiliyordum. Her nefes alışımda olduğunca derin nefesler alıyor, bacağımın ağrısına rağmen son hız koşuyordum. Daron ise bir an olsun kolumu bırakmıyor, koşmaya devam ediyordu. Benden bir iki adım önde koşan Daron bana baktı. Bakışları oldukça kederliydi ve o an öksürmeye başladı. Öksürüğü oldukça derindi ve bir türlü bitmiyordu. En sonunda ayağı takıldı, onun ayağının takılmasıyla bende dengemi kaybettim ve ondan dört beş metre ileriye sürüklenerek düştüm. Daron'a baktım, ayağa kalkıp ona yardım edecektim. Ama bizi kovalayan karanlık çoktan gelmişti. Evet, geç kalmıştım. Daron dumanlar içinde gözden kayboldu. Onu göremediğim sırada kederli sesini duydum. "Koş!" Bende arkamı dönerek koştum. Karşımda, bembeyaz tüyleriyle bir kartal pencere kenarında duruyordu. Ben ise son hız, sanki son umudum o beyaz kartalmış gibi koşuyordum. Pencereye varmama bir adım kala elimi beyaz kartala uzattım. Tam dokunduğum sırada etraf bembeyaz oldu ve gözlerimi açtım. Uyanmıştım.

Daron başucumda elimi tutmuş, uyuyuşumu izliyordu. Ona gülümsedim ve yattığım yerde doğruldum. Yemyeşil gözleriyle kısa bir süre beni süzdükten sonra sordu. "Sanırım okula gitmeye niyetin yok." dedi. Saate baktım. Onu yirmi üç geçiyordu. Daron ile az kalsın eziliyor oluşumuzun üzerinden üç gün geçmişti ve bu süreçte okula gitmemiş, evde kalarak kendimi bir nebze de olsa toparlamıştım. Artık okula gitmem gerektiğini düşünerek kalktım ve gardırobuma bakındım. Bakındım ve bakınmaya devam ettim. Daron'ın güldüğünü duydum ve yanımdan geçerek gardıroba baktı. Yaklaşık beş saniye baktıktan sonra hardal renginde bir pantolon ile beyaz bir gömlek seçti. Beş saniyede seçebilmesinin hayranlığı ile ona baktım. O ise ukalaca bir gülümseme ile göz kırptı ve gülerek odadan çıktı. Hızlıca üzerimi giyindim ve saçımı yapmaya banyoya gittim. Kısa bir süre sonra Daron'ın sesi duyuldu. "Kat güzellik yarışmasına katılmıyorsun." Daha sadece beş, on dakika olmuştu ya da ben öyle umuyordum. En sonunda saçım bitti ve mutluluk içinde banyodan çıktım. Daron ise koltuğa kurulmuş televizyon seyrediyordu. "Sende halinden şikâyetçi değilsin." dedim. Gülerek yanıma geldi ve evden çıktık.

Köşeye geldiğimizde içim bir garip olmuştu. Birkaç gün önce olanlar aklıma geldi. Daron'ın yüzüne baktım. O da benle aynı şeyleri düşünüyordu. Aklını dağıtmak için gülümsedim ve elini tuttum. Elini tutmamla etrafı göremez olmuştum. Aklıma sırayla görüntüler gelmeye başladı. Başta Daron'ı kurtarmaya gittiğimizde Daron'ın ilk kez karanlık enerjisini kullanması, ardından Daron'ın güçlerini geri almak için Daniel'ın evine gittiğinde Amara ile bana enerji topu atarak dışarıya fırlatması ve gözlerinin kapkaranlık olması, en sonunda da bugün gördüğüm rüya. Karanlığın yavaş yavaş Daron'ı kaplaması ve en sonunda Daron'ın karanlıkta kaybolması. Daron'ın seslenişi ile kendime geldim. Tekrardan etrafı görmeye başladım ve Daron'la yüz yüze geldik. "İyi misin?" sesi iç rahatlatıcı bir biçimde gelmişti. Ama ona gördüğüm rüyayı anlatmak istemiyordum. Belki de anlatmalıydım ama hayır anlatmamalıydım. Bunu daha sonra düşünecektim. "İyiyim." diyerek ona sarıldım ve yürümeye devam ettik.

Okula vardığımızda yapılan anonsta Fransızca öğretmenimiz Bayan Molly'nin rahatsızlandığını ve onun yerine bir süreliğine başka bir öğretmen geleceği söylendi. Anonsun devamında yarın bir okul gezisi olduğunu ve cüzi bir miktara kamp yapılacağı söylendi. Daron'a baktım. O da benim gibi kampa istekli görünüyordu. Anonsun bitmesi ile Bayan Molly'nin rahatsızlığı hakkında dedikodular dolaşmaya başlamıştı. Daron'la birlikte kamp için adımızı yazdırdık ve kamp hakkında konuşarak ilk dersimiz olan Fransızca için sınıfa gittik. Amara ile Peter ortalıklarda yoktu. Bende Daron ile birlikte önden ikinci sıraya oturdum. Yaklaşık on dakika içerisinde sınıfın kapısının kapanması ile kafamı kaldırdım. Yeni Fransızca öğretmenimiz sınıfa gelmişti. Uzun boylu, kısa saçlıydı ve okul içerisinde neden taktığını bilmediğim güneş gözlükleri vardı. Kitaplarını masaya bıraktıktan sonra konuşmaya başladı. "Ben yeni Fransızca öğretmeniniz Elton." Gülümseyerek siyah gözlüklerini çıkardı. Gözlerini Daron'a dikmişti. Başımı Daron'a çevirdim. Donmuş bir surat ifadesiyle Bay Elton'a bakıyordu. Tekrardan Bay Elton'a baktım. Kısa bir süre ikisinin arasında gidip geldikten sonra aklıma dank etti. Bu oydu! Üç gün önce az kalsın bizi ezecek olan ve Daron'ın güçlerini öğrenen adam. Hiç bitmeyecek sandığım bir sürenin ardından Bay Elton yüzüne bir gülümseme yerleştirerek dersi anlatmaya başladı. Bense sürekli Daron'a bakıyordum. O ise dakikalardır tepkisiz bir halde Bay Elton'a bakıyordu. Zilin çalmasıyla sınıfta bir hareketlilik oldu. Bay Elton hızlıca çantasını toplayıp sınıftan çıkmıştı. Daron ise kitaplarını aldığı gibi sınıftan çıktı. Bende zar zor toplanıp, koşar adımlarla ona yetişmeye çalıştım. Daron'a yetişebildiğimde Bay Elton zar zor görüş alanımdaydı. Bay Elton merdivenlerden çıkmaya başladı ve yaklaşık on saniye sonra bizde merdivenlere yetişmiştik. Fakat etrafta kimse yoktu. Tüm koridor boş ve sessizdi. Daron'a baktım. O da anlamsız ifadelerle bana bakıyordu. "Nereye kayboldu?"

AÇIĞA ÇIKMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin