OKUL -12 derece

32 15 0
                                    

Odanın tamamı bir lise öğrencisinin zevkine göre tasarlanmıştı. İçinde bulunduğum çete bundan memnundu çünkü daha az dikkat çekmiş olacaktım. Yani daha doğrusu eve her hangi birini getirme ihtimaline karşı normal bir lise öğrencisi olduğum daha kolay anlaşılacaktı. Anlarsınız işte, ergenlik tripleri, depresyonlar ve bolca dedikodu.  Özellikle de kendini havalı hissetmek için tamamen kendine özgü dekorasyonlar, posterler ve de bol bol makyaj.

Bunlardan rahatsız olan tek kişi bendim sanırım. Yatağın üstündeki duvarda posterler yer alıyordu. Ama hepsi de ilgi alanımın dışında olan fotoğraflardı. Posterlere dikkat kesilince bir kısmının hatta büyük bir kısmının rock müzik ile ilgili olduğu ve geri kalanı ise korku, gerilim kitaplarıyla ilgili olduğunu farkettim. Kaşlarımı çattım. Bunlar hiç de ergen bir kızın ilgi alanına giren türden posterler değildi. Hatta hiç bir kızın odasına böyle şeyler asacağına inanmıyordum.

Gri duvarın üzerinde neon ışıklarıyla kanlı bir palyaço görünce şaşkınlığa uğradım. Bu doğru mu?

Gerçekten de ağzı yırtık bir palyaçoyu hangi kız odasında isterdi ki?

Tamam, kabul etmeliydim ki bu tam da benim zevkime göreydi ama şımarık bir lise öğrencisinin odasında böyle bir şey beklemek aptallık olurdu. Odaya şöyle bir bakınca, makyaj malzemelerinin bile normal bir kıza göre az sayıda olduğu ve genelinin koyu renkte makyajlar olduğunu farkettim. Bana göre fazla makyaj ürünü bulunuyordu ve açıkçası renkleri hoşuma gitmişti.

Dolabım siyahtı ve üzerinde mor renkte desenler bulunuyordu. Sanırım ben daha çok kendinden emin ve belalı bir lise öğrencisi konumundaydım. Hani şu her zaman koyu renkleri tercih eden gizemli kızlar olur ya. Büyük ihtimal bana verilen karakter buydu. Belli ki bu karakter üzerinde davranacaktım, ki zaten genellikle de böyle yaşıyordum. Asıl karakterim buna yatkın olduğu için zorlanacağımı sanmıyordum. 

Sadece artık ergen değildim ve siyahı havalı olmak için kullanmıyorum.

Dolabın kapağını açtığımda karşılaştığım görüntüye hiç de şaşırmamıştım. Bir lise öğrencisinin, daha doğrusu bir ergen kızın tarzında hazırlanmış mini etekler, koyu renk mini elbiseler ve en nefret ettiğim ve hayatımda bir kere bile denemediğim ( korktuğum)  topuklu ayakkabılar. Yutkundum ve elbiselerin arasında okula dair her hangi bir şey aradım. Bunlar da haliyle üzerinde okulun armasını taşıyan  formalardı. Her ne kadar okul bela kaynağı olsa da sonuç olarak bir liseye gidecektim ve her lisede olduğu gibi bu lisenin de kendine ait forması olmalıydı.

Ve evet, o etekleri asla giymeyeceğim.

Okul forması yoktu.

Odadan çıktım ve Kira'ya seslendim.

Salona girdiğimde Kira ve Batuhan'ın çoktan hazırlandıklarını ve aslında beni beklediklerini gördüm.

Batuhan, üzerimdekileri göstererek : "bunlarla mı okula gideceksin?"

Derin bir nefes alarak: "hayır. Formaları bulamıyorum?"

Kira, rahat bir tavırla: "normal. Çünkü forma yok."

Ona anlamayan gözlerle bakarak: "ne demek forma yok? Gideceğimiz yer bir üniversite değil biliyorsunuz. Lisenin kendine ait formaları yok mu yani?"

Kira: "olsa bile öğrencilerin buna uyacağını düşündün mü gerçekten?"

Batuhan, bizi umursamadan koltuğa oturarak filmi izlemeye devam etti. İkisi de yeni halimi umursamıyorlardı. Aslında bunu gayet normal karşılıyorum çünkü üçümüz de bir amaç için buradaydık ve ilgilendiğimiz tek şey görevin başarılı ilerlemesiydi.   Belli ki bu ilk seferleri değildi. Çünkü şaşırmak istedikleri tek şey Çete'nin çöküşüydü.

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin