KAVGA -13 derece

22 15 0
                                    

Sınıftan yükselen sesler git gide artıyordu. Kız, ben ona vurduktan sonra tahtaya sertçe çarpmış ve acıyla inlemişti. Yerde biriken küçük kan gölcüğünü farkettiğim sırada hâlâ yumruklarımı sıkmaktaydım. Kızın burnu kırılmıştı, ki bu zaten kızın açıdan inlemesinden ve burnundan durmadan fışkıran kandan belliydi.
Olaylar bu şekilde sonuçlanmışken bir anda sınıfa giren kişilerle birlikte sınıf sessizliğe gömüldü.

"Neler oluyor burada?!"

Başımı çevirdiğimde karşımda her hangi bir hocayı bulmayı umuyorken çeteyi görmemle durdum.
Sınıftakilerden tek bir çıt bile çıkmazken aynı etki benim de üzerimdeydi. Çetedekilerin gözü bir anda yerdeki kızı farkedince pembe saçlı kız afallayarak: " Melek?!" Diyerek haykırdı ve kızın yanına diz çöktü endişeyle.

Adının Melek olduğunu öğrendiğim kız ise yaşadığı şoku henüz atlatamamıştı.
Çetedeki iri yarı çocuk: "bunu kim yaptı! Hemen söyleyin!" Diye haykırınca sınıftaki öğrencilerin gerildiğini hissettim.

İri çocuğun yumruklarını sıktığını görebiliyordum. Daha fazla bu iş uzarsa çocuk sınıfta büyük bir sorun çıkaracaktı ki, bu uzaktan bakıldığında çok rahat bir şekilde görülüyordu. Buna rağmen sessizliğimi korudum. Şu anda yaşananlar umduğum gibi ilerlememiş olabilirdi. Her nasılsa neler olup bittiğini öğreneceklerdi ve benim bu durumda yapmam gereken en mantıklı şey sessizliğimi korumamdı.

Bu şekilde olayı gargaraya vermeden sakince atlatabilirdim aksi takdirde olay başka boyutlara taşınabilirdi. Gözlerimle çeteyi düşerken henüz farkedilmediğimin bilincindeydim. Tabii, bir kişi hariç...

Okula girdiğinden beri kafasındaki kapüşonu çıkarmayan şu çocuk.

Ben ise onunla göz göze gelmemek için koca bir çaba sarf ediyordum. Sanki ona bakarsam benim kim olacağımı anlayacakmış gibi. Dışarıdan bakıldığında gayet sakindim ve olaylar karşısında nasıl tedbir almam gerektiğini biliyordum ama içimde, bu tedbirleri almadan önce oluşan sürülerce ihtimaller ve kuşkular bulunuyordu.

"Soruma cevap verin! Dilinizi mi yuttunuz lan!" Diyen iri çocuğa baktım ve sakince: "ben yaptım," dedim.

Bunu söylediğim anda bütün gözler beni bulmuştu ama ben hiç kıpırtısız sadece her an beni parçalayacakmış gibi bana bakan çocuğa dikmiştim gözlerimi. Batuhandan bile daha iri olan bu çocuk, her an patlayacak bir bomba gibiydi. Çetenin neden onu aralarına aldığını çok iyi biliyordum artık. Güçlüydü. Kuşkusuz onu gören herkes bunu kolaylıkla anlayabilirdi. İri çocuk, yumruklarını daha da sıktı ve üzerime gelmeye başladı.

"Ne dedin sen?!"

Duruşumu bozmamak için direndim. Şöyle bir gerçek vardı ki o da: bu çocuktan, sınıftaki kişilerden daha az korkmamdı. Bunun nedeni ise bugüne kadar daha irileriyle rekabet etmemdi. Ama çocuğun gücü tabii ki benim de daha da dikkatli olmam gerektiğini hatırlattı bana. Sadece onu süzdüm. Sakince. Ve bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattım. Neyse ki her ne kadar bu çocuğa karşı savunmaya geçmem gerekirken ben tam tersini sergileyebiliyordum. Zaman zaman böyle davranmam olaylardan çabuk kurtulmama yardımcı oluyordu.

"Aramızda bir anlaşmazlık çıktı ve böyle sonuçlandı."

Sakinliğim karşısında çocuk daha da delirdi. Yumruklarıyla tek bir hamlede beni alt edeceğini biliyordum ama o yumruklardan kurtulabilecek sakinlikteydim. Bir anda haykırdı.

"Sen benimle alay mı ediyorsun! O kızın kim olduğunu biliyor musun sen?! "

Sonra parmağıyla beni tehdit edercesine: " o kızdan özür dileyeceksin!"

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin