Takım -15 derece

26 14 0
                                    

Zey, deri eteğimi düzeltirken huzursuzca kıpırdandım.

"Bunu giymek zorunda mıyım?" Diye sordum.

Zey ise bu konuda inatçıydı.

"Tabiki de giyeceksin. Başka türlü nasıl çeteye gitmeyi düşünüyorsun? Bunlara alışsan iyi edersin Kayra. Biraz Melek gibi olsana?"

Sertçe: "Melek bir fahişe, beni onunla kıyaslamayı bırak," dedim.

Zey: "şey... aslında fahişe demeyelim de..."

Ona imali bir bakış attım.  Pes edercesine: " hah, Tamam, kabul ediyorum. Melek Yasak'ın fahişesi olabilir ama daha kibar bir isim mi bulsak? " Diye sordu.

Karanlıkta yürürken giydiğim çizmeler her ne kadar rahatsız etse de aldırmadım.

"Ne diyelim? Yasak'ın sevgilisi mi? Ama Yasak'ın Kızları akla gelince bu pek de mantıklı olmuyor, " dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. Git gide bu kıza ısınmaya başlamıştım. Sanırım onunla sohbet etmem de bunu destekliyordu. Belki de bir arkadaş, hem de böyle sıcak bir arkadaş temiz bir sayfa açmama neden olabilirdi.
Zey'e bir an bakınca su yeşili saçlarının karanlıkta bile görülebildiklerini farkettim. Saçlarının rengi, süt beyazı teniyle uyum içerisindeydi.

"Tamam, haklısın. Sanırım Melek gerçek bir..." Dedi ama devamını benim anladığımdan emin olduğu için getirmedi. Ben ise hiç istenmeden cümlesini tamamladım.

"Gerçek bir fahişe. Hem de Yasak'ın fahişesi."

Zey, dirseğini mideme geçirince istemsizce güldüm.

"Sen de gerçek bir küfürbazsın Kayra. Bilmem bunun farkında mısın? " Dedi sırıtarak. Yürümeye devam ettik. Yol boyunca bana bir şeyler anlatıp durdu. Bunların çoğu hayatı hakkında küçük olaylardı. İlk defa da olsa kendimi gerçekten de özgür hissettim. Gülüyorduk, sohbet ediyorduk ve bir süre konuşacak bir şey kalmayınca konu arıyorduk. Bunu ilk defa kendinde gördüm. Gerçekten de kızla konuşacak bir şeyler arıyordum, ki ben normalde hiç böyle yapmam. Babamın yaptıklarından sonra bütün insanları kendi kapsamımda düzenlemiştim. Herkesin babam gibi olduğunu düşünmüştüm çünkü ben o işkenceleri bizzat öz babamdan görmüştüm. Bir insan bunu en yakınından gördükten sonra başkanlarına nasıl güvenebilirdi ki?

Konuşurken konu bir anda Yasak'ın Kızları'na saptı.
Zey: "biliyor musun? Sanırım Yasak'ın Kızları'nın yarısı bakire," dedi bana dönerek.

Ben, o konuşurken tül hırkayı düzeltiyordum. Zey bunu söyleyince ben ona şaşkınlıkla baktım.

"Nasıl yani? Şu Yasak denen adam beğendiği kızları almıyor muydu? Hani kullanmak için. Durum böyleyken kızlar nasıl bakire kalıyor? " Diye sordum kaşlarımı çatarak.

Zey: "orasını ben de bilmiyorum aslında. Ama söylediklerine göre Yasak ve çetesi sadece kızları satışlarda kullanmak için bulunduruyorlarmış. Yani ben de pek emin değilim ama şu son zamanlarda satışların etkili olmasında kızların büyük bir payı var. Melek'i bilmem ama öbür kızları Yasak ile birlikte görenler pek yok," dedi.

"Peki Melek? Madem öyle bir şey yok neden şu Melek denen kız Yasak'ın gözdesi diye biliniyor?" Diye sordum.

Zey: "çünkü Yasak ile çok fazla görülüyor ve çete de zaten bunu doğruluyor. Eğer dikkat edersen çetenin yanında bir tek Melek takılabiliyor. Öbür kızlar genellikle okulda oluyorlar. Ama çete, Melek için farklı ayrıcalıklar sağlıyor. Mesela, Melek eğer Yasak'tan izin isterse -ki genellikle Yasak izin veriyor- onların arabalarını bile kullanabiliyor. Bu sadece Yasak'ın izin verip vermemesine bağlı ama ben bugüne kadar hiç onu reddettiğini görmedim. Bu yüzden Melek Yasak'ın gözdesi ya. Bunu herkes biliyor," dedi.

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin