Felaket -1 derece

146 35 111
                                    

Saat 9:45 'ti . Elinde bir cam küre tutuyordu. Cam kürenin zemini küçük bulutcuklarla kaplıydı. Elindeki cam küreyi tam olarak hissedemiyordu. Sanıyordu ki cam küre eline oturmamış, havada tutuyor hissi bırakmıştı. Üzerindeki beyaz saten elbise onun daha önce hiç giymediği bir türdendi. Her zamanki bir boşluğu andıran korkutucu derecede siyah gözleri ise hiç olmadığı kadar canlıydı. Ona ne olmuştu? Ve o neredeydi? Attığı her adımında bastığı zemini hissedemiyordu. Burada her şey ya beyaz ya da toz pembeydi.

Ağaçların yaprakları ise gül yapraklarından oluşuyordu. Rengi ise her yerde olduğu gibi toz pembeydi. Bastığı yer ise beyazdı. Bir an neden şaşırmadığını merak etti . Oysa böyle bir şey gerçek olamazdı. Değil mi? Etraf öyle güzel ve huzur vericiydi ki kalçalarına kadar varan uzun saçlarında bulunan küçük çiçekleri farkedememişti. Başını gökyüzüne çevirmek için kaldırmak istedi ne de olsa gökyüzünün rengini merak etmişti. Ama yapamadı. Başını kaldıramadı. Gerçi bunu da şaşırtıcı derecede önemsemedi. Bir süre sonra aniden kendini bir çiçek bahçesinde buldu. Etrafına baktığında az önceki gibi burada da sadece beyaz ve yumuşak pembenin hakim olduğunu farketti.

Hafiften dizlerini kırdı ve beyaz bir çiçeğe dokunmak üzere eğildi. Hafif bir meltem esiyordu bulunduğu bahçeye. Etrafta öyle huzur verici bir hava hakimdi ki bir anda yaşadığı tüm sıkıntıları unuttu. Ailesiyle, babasıyla ve heleki yakınlarıyla yaşadığı tüm o sıkıntıları. Ve o anda olanlar oldu . Çiçeğe tam dokunduğu anda dokunduğu çiçeği kan bürümeye başladı. Şaşkınlık içerisinde geriye bir kaç adım attı ve korkuyla etrafına bakındı ama gördüğü manzara ile dehşete kapıldı. Her yeri kanlar bürüyordu. Çiçekleri, ağaçları, böcekleri...

Çığlık attı. Her yer koyu kan oluyordu . Neler oluyordu burada? Öyle korkutucu bir sahneydi ki buradan bir an önce gitmek istiyordu. Artık o huzurdan eser kalmamıştı. Çiçekler kan döküyor ve daha saniyeler geçmeden yok oluyorlardı. Yerdeki zemin bile kana bürünmüştü. Duyduğu tiz çığlık ile arkasına döndü. Ama çığlığın kaynağını tam belirleyemeden bir anda omzuna dokunan sert el ile ikinci bir çığlık attı. Bir kaç adım gerileyerek arkasına baktığında karşısında o kişiyi gördü. Abisini...

"Baran!"

Bütün vücudu kan içindeydi ve en dikkat çeken taraf ise sol omzunun olmaması ve midesinin yerini bir boşluğun almasıydı.
Gözyaşlarına artık engel olamıyordu. "Baran!!"
Ağzından dökülen tek kelime buydu. Baran ona bakarken gözlerindeki duygusuzluk onu sarstı. O duygusuzluk ona yabancı değildi çünkü ailede o bakışlara sahip olan tek kişi kendisiydi. Sonu olmayan bir kuyuyu andıran o bakışlar. Soğuk ve tehlikeli olduğu kadar bir o kadar da boş bakışlar...

Her ne olduysa bir adım attı ona . Baran ise anında kanlı eli ile onu durdurdu. O da durdu. Kanlı yüzünden ne kadar acı çektiği görülebiliyordu. Şu anda ölmek istiyordu. Neler olduğunu bile kavrayamadan kendini bir bahçede bulmuş ve daha saniyeler geçmeden kendini bu huzur veren yerde bulmuştu. Ama çok geçmeden bu huzurun yerini dehşet verici korkutucu görüntü almıştı. Ölmek istiyordu çünkü korkuyordu . Hem de çok... Buradan gitmek istese bile aniden abisi karşısına çıkmıştı ve bu durumu daha da kötü hale getirmişti. Titriyordu . Ellerinin titremesine engel olamıyordu bile . Her şey öyle hızlı gerçekleşiyordu ki. Bir felaketin ortasındaydı.

"A-abi..."

"Onu öldür. O seni öldürmeden sen onu öldür..."

***

Aniden yataktan fırladım. Nefes nefese kalmıştım. Etrafıma korkuyla bakarken bunun bir rüya olduğunu anlamam bir kaç dakikamı aldı. Rahat bir nefes alarak telefonumu elime aldım ve saate baktım. Saat 9:45'ti. Derin bir nefes alarak battaniyeyi üstümden attım. Rüya o kadar gerçekçiydi ki hâlâ etkisini üzerimden atamamıştım. Nasıl oluyordu da bu kadar dehşet verici bir kabusla uyanabiliyordum. Oysa ki genellikle günüm aşırı derecede kötü geçince saçma sapan kabuslar görürdüm. Gerçi normal yaşantımda günlerim muhteşem geçmese bile dün gece ya da ondan önceki günler beni derinden etkileyecek hiç bir olayla karşıslaşmamıştım. Gerçi daha dün babamın ortağının bana sarkıntılık yapmasını saymazsak. Evet, babamın ortağı sayılan şu karşı şirketin sahibinin oğlu tarafından az kalsın tacize uğruyorum ve bu da en beklenmedik bir güne denk gelmişti.

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin