GÜMÜŞ KURŞUN -22 derece

18 6 0
                                    

"Esin!"

"Esin uyan!"

"Lan! Bugün büyük gün!"

"Kime diyorum!"

Gözlerim duyduğum felaket seslerle birlikte aralandı. Esnerken, karşımda beline anne önlüğü bağlamış Kira ile karşılaştım. Daha uyanamamışken kulağıma doğru bağıran Kira'yı boğmak istiyordum.

"Sen aptal mısın Kira! Uyuyorum görmüyor musun! Bugün okula gitmeyeceği-" ben daha sözümü tamamlayamadan Kira aniden baş parmağını dudaklarıma götürerek beni susturdu ve sırıtarak üstüme bir önlük fırlattı. Ben şaşkınlıkla elimdeki anne önlüğü bakarken zavallı Batuhan'a da aynısını yaptığının hissindeydim. Yaklaşık dört haftadır yoğunluktan dolayı  uyuyamıyorduk ve bugün rahat bir uyku çekerken Kira'nın lanet enerji patlaması yüzünden uykumuzdan olmuştuk. Kira bana umutla baktı. Kalkmamı bekliyordu. Kısa bir bakışmadan sonra önlüğü Kira'nın yüzüne fırlatarak yorganı üstüme çektim ve yastığı kafamın üstüne yerleştirerek sesten tamamen soyutladım kendimi.

"Huysuz keçi! Hem yastığımı saklıyor bana vermiyor , hem de yüzsüzce doğum günümü unutuyor bir de yetmemiş gibi uyukluyor." Kira söylene söylene yataktan kalktı.
Umutsuzca yataktan kalktım. Doğru ya, bugün Kira'nın doğum günüydü. Ama nereden bilebilirdim ki! Daha önce hiç birbirimiz hakkında konuşmamış birbirimize sorular sormamıştık. Yatağıma umutsuz bakışlar atarken kalkmak zorunda kaldım.

"Tamam, tamam geliyorum! Hem nereden bileyim bugün senin doğum günün olduğunu!" Ben bunları söylerken Kira odadan çıkmış, söylediklerimi duymamıştı bile. Oflayarak kalktım. Yerdeki anne önlüğüne bakarken gözlerimi ovuşturdum. Sanırım bu kadar uyku bile enerjimi yenilemişti.  Pijamayla uyuyan bir insan değildim. Beni rahatsız ediyordu. Ya da uyuşukluğumdan da olabilir. Üstümde beyaz bir tişört ve düz, siyah bir eşortman altı vardı. Batuhan'ın da böyle uyuduğunu kaç kez görmüştüm. Sanırım tek ortak noktamız rahatlığımıza olan düşkünlüğümüzdü ama buna karşın yine de görev için en büyük fedakarlığı, yani rahatlığımı hiçe saymıştım. Belki de son günlerde öfkeli olmamın nedeni de buydu.

Yorgun olmam.

Anne önlüğünü üstüme geçirerek aşağı, mutfağa inerken Kira'nın benim için seçtiği önlüğü inceliyordum. Üstünde çiçek böcek falan vardı. Tam da annelere göre , diye geçirdim içimden. Ama ne yazık ki ben annemi hiç bir zaman böyle görmedim. Sanırım çocukluğum o villada geçtiği için annem öyle normal anneler gibi iş yapmaz, yeniliklerle uğraşmazdı. Tek bir kere bile onun elinden bir bardak portakal suyu bile içmedim. İçimde bir sızı hissettim. Oysaki normal anneler çocukları için ellerinden geleni yapardı. Durumu kötü olan evlerde bile anneler çocukları için bir şeyler yapar, onları sevindirirlerdi. Ancak ne yazık ki anne kavramı  benim için bir sıfattan öteye gidemezdi. Tek bir kelime. Duygu arz edemeyecek kadar basit ve boş...

Mutfağa indiğimde burnuma garip kokular gelmeye başladı. Garip, hoş değil. Ciddi anlamda ne olduğu bilinmeyen kokular burnuma geliyordu. İçeri girdim.  Batuhan küfür ederek elindeki yanmış krepleri sofra diyemeyeceğim kadar dağınık olan masaya bırakırken Kira ise üstündeki pembe anne önlüğü ile dolaptan portakal suyu çıkarıyordu. Ocakta ne olduğunu bilmediğim bir şey pişiyordu ve etrafa garip kokular yayıyordu. Ben şaşkınlıkla olanlara bakarken sofraya gözüm takıldı. Yiyilebilecek ama üstü yanmış krepler, portakal suyu, düzensiz dizilen kahvaltılıklar...

Batuhan halinden pek rahatsız, üstündeki saçma önlüğü çıkarmaya çalışırken bir anda Kira arkadan ona saldırdı ve Batuhan onu yakalayana dek Kira önlüğün iplerini çözülemeyecek bir duruma soktu. Kira tam kaçacakken kolu sofradaki reçel kavanozuna çarptı ve kavanoz zemine düşerek parçalara ayrıldı. İşte o vakit Batuhan'ın ayağı o anda reçele bulandı ve öfkeyle bir küfür savurarak Kira'yı yakasından tuttu.

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin