Elimdeki zincirleri tutarken üstümdeki beyaz-kanlı elbiseye baktım. Beyaz bir kır. Beyaz bir gökyüzü ve beyaz bir dünya. Bir tek ben renkliyim.
O da gri.
Zincirleri çekiştirirken sanki olacakları biliyormuşcasına arkamı döndüm. Gözlerimde yaş, elimde ise kan vardı. Belki benim kanımdı, belki de kardeşimin. Ya da yıllardır katili olduğum çucukluğumun. Elinde bir buket zambak tutuyordu. Üzerinde bir takım elbise vardı. Sarı. Sarı bir takım elbise. Yakasında bir tutam kan ve gözlerinde bir damla yaş. Gülümsedim.
"Sarı mı? Neden siyah ya da benim gibi gri değil? Neden sarı?"
Gülümsedi. Bakışları merhametliydi ancak dudakları ise büyük bir sahteliği temsil ediyordu .
"Çünkü sarı hastalığı temsil eder minik kızım," dedi duygusuzca.
Minik kızım...
Ellerime baktım. Minik eller, üstümdeki elbiseye baktım. Minik elbise. Zincirler...
Onlar büyüktü.
Ben minik kızdım. Minik Esin...
Soğuk ses tüm dikkatimi dağıttı.
"Hasta değil misin kızım? Bu sarı senin için. Çok hastasın Esin...çok kötü hastalanmışsın..."
"Hasta değilim!" Diyerek bağırdım.
Zincirler takırdadı.
Zambaklar bir anda renk değiştirdi. Tamamen sarıya dönüştüler. Sarı?! Neden başka bir renk değil de sarı? Neden sarı!
İçimdeki sese cevap verircesine konuştu.
"Hastasın Esin. Neden hastalandın kızım? "
Sarı hastalığı temsil eder...
"Hasta değilim! Ben hastalanmadım!"
Güldü. Ve bu beyaz dünyada bir yankı yaptı. Korkutucu bir yankı.
"Bak, zincirlerin büyük? Ama sen küçüksün kızım. Peki neden bu çelişki?"
Gözlerim doldu. Morluklarla dolu olan koluma baktım. İnsanlar şüphelenmesin diye pudralanmamıştı. Tamamen gerçek ve bir o kadar korkutucuydu. Ona döndüm.
"Zincirlerim senin suçun, ben bir şey yapma-"
Tüm samimiyeti kayboldu ve tüm etrafı bir gürleme sarstı.
"Her şey senin suçun! Eğer sen doğmamış olmasaydın annenle mutlu olabilirdik! Benden soğumasını tek nedeni sensin Esin!"
Haykırdım.
"Sadece sana benzedim! Senin gibiydim! Soğuk olmam benim suçum değil!"
Güldü. Kahkaha attı.
Ve gözleri beni buldu.
"Neden soğuksun Esin? Neden normal çocuklar gibi olmadın? " Dedi bir ses. Bu saki bir kişi değil de iki kişinin konuşmasıydı.
Annem ve babamın sesleri...aynı anda...
"Öbür çocuklar gülerken sen neden her şeyle şüpheyle yaklaştın?..."
Ellerimle kulaklarımı kapattım. Ses çoktu. Her yerde ses vardı. Bana bağırıyorlardı. Bana...bağırıyorlar...
"Sen kötü bir çocuksun Esin! Sen yaramazsın! Yaramaz çocuklar her zaman cezalandırılır!..."
Kulaklarım yırtılıyordu sanki. Şu anda bir korku filmindeydim. Bu çok fazlaydı. Cenin pozisyonu alırken göz yaşlarım benden istemsizce akıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ OYUNLAR
Aktuelle LiteraturBeklenmeyen bir ölüm... Acımasız, koyu yeşil gözleriyle zeki bir katil... Bir anlaşma... Ve felaketler... Abisinin esrarengiz ölümünden sonra yaşadığı tüm o çevreden uzaklaşmak uğruna bir örgütle anlaşma yapan Esin, Kayra Tekingöz olmayı göze alarak...