2.Bölüm

35.7K 1.6K 129
                                    

Feride eline aldığı büyük bidonlarla çaydan yavaş hareketlerle teker teker suyu doldurmaya başlamıştı. Küçük ağabeyi Mehmet ile hayvanlara su almaya gelmişti. O suyu dolduruyordu ağabeyi ise dolu bidonları el arabasına yüklüyordu. Son bidonu doldurup kaldırırken karşıdan atla gelen Ali ile göz göze geldi. Genç kız alelacele gözlerini çekti adamdan ve elinden suyu alan ağabeyine döndürdü bakışlarını.

"Nasılsın Ali ağabeyi?!" Diye bağıran adama bakmadan elindeki kapakla bidonu sıkıca kapattı.

"İyiyim Mehmet sen nasılsın?" Fazla bağırmasını gerektirmeyen gür sesiyle cevaplamıştı adamı.

"İyiyim ağabey. Hadi kal sağlıcakla." Diyen adam ona el kaldırıp kendinden önde giden bacısına ulaştı.

"Bunların kuşaklarında bir şey mi var anlamadım. Cengiz ağabeyim ile aynı yaştalar ikisi de evlenemedi." Adamın neşeli sesine kız kardeşi kıkırdadı. Diğer ağabeyleri onunla böyle konuşmazdı. Mehmet ile yaşları yakın olduğu için daha iyi anlaşırdı genelde.

"Cengiz ağabeyim tembelliğinden evlenemedi." Diye kıkırdamaya devam eden kıza ağabeyi de katıldı.

"Evet adam önündeki suyu almaya bile 'Feride!' diye bağırıyor." Keyifle söylenen ağabeyi Cengiz ağabeyinin taklidini yapmasıyla kızın kıkırtıları kahkahaya döndü. Sesinin çok çıkmasını önlemek isteyen kız yazmasının ucuyla kahkasını önlemek için ağzını kapattı. "Babam olmasa bana 'Feride yedirsin yemeğimi.' diyecek."

Keyifle eve kadar güle söyleye giden iki kardeş evlerine sanki az önce gülerek gelen onlar değilmiş gibi davrandılar. İkisininde çekincesi anneleriydi. Babalarından da çekiniyorlardı lakin babaları onların gülüp söylemesine pek karışmazdı. Onların eğlenceleri karışıp kızan, 'Kız kısmı çok kıkırdamaz oynak derler. Erkek adam çok cıvık olmaz.' diyen kadın çocuklarının genelde evde sakin kalmasına sebep olurdu. Tabii onlarında gülüp söylediği anlar vardı lakin çok fazla değildi. Genelde ağabeyleri yalnız olduğunda atışır kendi de arkadaşlarıyla ya da yabancı biri olmadığında güler söylerdi.

"Feride! Feraye!" diye bağıran kadının sesi ahırdan geliyordu. "Kız!" Annesinin sesi daha yükselince koşarak içeri girdi Feride. "Allah bunları bana göstermelik mi verdi? Nasıl evlenip de bakacaklar evlerine? Bunlar kadın olacak da görecem..!" Diye sinirle söylenmeye devam eden kadına Feride seslendi. "Buyur ana!"

"Neredesiniz?! Yani bana iki su getireceksiniz. Belim koptu danalara saman getir, benim hersimi tepeme çıkartma!" Annesinden korkan genç kız koşarak suları kovalara dolduran ağabeyinin yanından koşarak samanlığa girdi aceleyle. Dirgenle hızla samanı sepete doldurmaya başladı. Doldurduğu samanlar burnuna dolup genç kızı öksürtürken onu gören Cemal ağabeyi kızın haline acıyarak yanına geldi. "Dur ben yapayım Feride."

"Yok ağabey yaparım ben." Kızın elinden aldığı dirgenle yavaş yavaş samanı doldurmaya başladı. "Sen git Feraye'ye yardım et, kazları içeri alıyordu." Onu onaylayan genç kız ağabeyinin yanından ayrılıp kendinden iki yaş küçük kardeşinin yanına koştu. Kazları içeri alan kızın yardıma ihtiyacı kalmadığını görünce oradan uzaklaştı. Son olarak tavukları da içeri alan genç kız dışarının işlerinin bittiğini anlayıp eve gitti. Esvaplarını değiştiren kız elindeki güğümle dışarı çıktı. Elini yüzünü ayaklarını yıkayıp temizledi ve içeri girip akşam yemeğini koyduğu sobadan tencereyi kaldırdı.

Sobayı gece soğuk olur diye her gün yakıyorlardı. Sabahtan kapının önünde hazır olan tezekleri içeri alıp sobanın içine attı. Ardından tezeklerin arasına çıra koyup üçüncü denemesinde sobayı yaktı ve üzerine çaydanlığı koydu suyun kaynaması için.

Kayıp YazmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin