31. Bölüm

23.6K 1.2K 192
                                    

Merhaba canlarım,

Sözde dün yayınlanacaktım bölümü ama yine yoğunluk yine ben. Neyse bu sefer sözü çok uzatmayacağım. 650 oy sınırıdır. Sınır geçilmeyince de atıyorum ama bir hafta falan geç atıyorum arkadaşlar. Bilginiz olsun.

Keyifli okumalar dilerim. 🌸

***
1964-1965

Nazlı indiği arabadan yavaş adımlarla her zaman ilerlediği yoldan yürümeye başlarken o zaman da yaşayan kızların aksine başı dikti. Öyle aman biriyle göz göze gelirsem beni yanlış anlar da sonra adım çıkar tasası yoktu. Yanlış anlayan içinin fesatlığından anlardı zaten göz göze gelmeye hacet yoktu. Annesi hala daha kızın bu özelliğini törpülemeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Annesine göre kadın dediğin çıtı pıtı, narin, hanım hanımcık olmalıydı yani çevresindeki herkesin benimsediği gibi. Babası ise... Ah o parasını verip eğitimiyle ilgilenmek dışında çok karışmazdı kızına ya da belli etmezdi.

Elindeki okul çantasını sıkıca kavrarken duraksamadan babasının odasına doğru adımlarını hızlandırdı. Annesinin sabah söylediklerini babasına söylemeyi unuttuğu için babasının yolladığı aracı kullanan şoföre karargaha gitmesini söylediğinde kendini çok geçmeden burada bulmuştu. Kendine bakmadan yanından başı önünde geçen askerlere güldü. Hepsi babasının korkusundan göz ucuyla genç kıza bakamıyordu bile. Aslında on dört yaşında olduğu içinde olabilirdi pek tabii.

Aklındaki düşüncelerle babasının odasına doğru giden kız hışımla kapıyı açmıştı. "Hayırlı günler babacım." Her zamanki neşesiyle giren her zamandan farklı olarak babasını yalnız bulamamıştı. Yanında biri asker diğeri sivil kendine dönen iki bakış vardı. Babasının kınar bakışları kendinde dururken onun bu umrunda bile değildi zira kendine ifadesiz bakan yeşil gözlere kitlenmiş sanki kör bir kuyuda gibi düştükçe düşüyor gibiydi. Gözlerini çekmek aklına dahi gelmiyordu adam çekene kadar da gelmeyecekti. Çok yeşil göz görmüştü de bu adam gibi derin bakanı ilk defa görüyordu. Göğüs kafesini döver gibi atan kalbinin sesi artık kızın kulaklarına yansımış ve o an anlamıştı genç kız sınıfındaki çıkma delisi sevgi manyağı kızların meler çektiğini. Meğer bir bakışla başlıyormuş her şey.

Gözlerini kendinden çeken adam onu büyük yoksulluktan habersiz babasıyla konuşmasına devam ederken genç kız karşısındaki sarışın adamı daha dikkatli incelemişti. Sinekkaydı tıraşı, siyah takımı ve babasıyla konuşurken ki ses tonu ayrı bir cazip gelmişti genç kıza. Onu dikkatle dinleyen kız yarı hülyalı bir şekilde gülümsedi. Öğretmen olduğunu öğrenmişti. Belli ki aralarında yaş farkı vardı ama o an kız için hiç önemli değildi o an için.

***
Günler geçti aradan hergün bahanelerle karargaha gelen kızın en büyük neşesi oluverdi Kenan bilmeden. Gözüne hiç takılmayan küçük kız onu görmek için uzaktan uzağa takip ediyordu onu. Öylesine dikkatli izliyordu ki adamı yüzündeki ifadeleri ezberler olmuştu. Güldüğünde ortaya çıkan gamzesinin yerini, sinirlendiğinde iki kaşı arasındaki çizginin belirmesini, bir şeyler anlattığında ciddi ortamdan kopmak istemeyişini kopsa bile koparan kişiye sinirlenip kendini zor tutarak kötü laf etmemek için dilini ısırıp dudaklarını yalayıp sonra gülerek muhabbete devam edişini, elinde sürekli taşıdığı kitaplardan psikolojik kitap sevdiğini, laf arasında askeriyedeki birine takım giymek mecburi olmazsa tüm takımları yakıp yırtarım, deyişinden takım sevmediğini gibi onunla ilgili bir sürü şey öğrenmiş ama karşısına çıkmaya bir türlü cesaret edemeyen kız o zaman için bunun en hayırlısı olduğunu bilmiyordu zira o zaman Kenan için seni seviyorum, diye karşısına çıkan on dört yaşındaki genç kız sadece alay konusu olurdu.

Kayıp YazmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin