Az önce seslerden dolayı çıktığı odaya giren Feride donuk bir halde oturdu yerdeki daha iki gün önce kardeşiyle yaptığı mindere. Umutluydu önceden Feride, babası onu erken yaşta evlendirmezdi biliyordu. O yüzden rahattı gönlüne göre birini bulmadan evlenmek istemiyordu. Şimdi ise eli kolu bağlı sadece arada bir denk gelip gördüğü adama varacaktı. Suçu neydi? Yazmasına sahip çıkamamak mı? Nasıl yapmıştı bu hatayı? Nasıl fark edememişti? Nasıl birinin geldiğini görememişti? Boynuna binen yük suçlulukla karışmıştı.
"Abla," Kardeşi açık kapıdan yavaşça girdi içeri. Fısıltıyla sordu yanına gidip. "Sen Ali ağabeyi mi istiyordun?" Kendini suçlu hisseden kız başını iki yanına salladı. Onun konuşmayacağını düşünen kardeşi devam etti konuşmaya. "Babama söyleyelim. O vermez seni. Ali ağabeye de söyleriz istemediğini. Belki o da istemez." İçine umut dolan Feride bir anlık kızın dediklerini düşündü. Konuşsa onu anlar mıydı gerçekten?
Ağzını açacağı sırada Seher Hanım girdi içeri. Ardından kapıyı kapattı. "Bir kere yetti ikinci kez mi rezil edeceksiniz babanızı?"
Sinirle Feride'ye parmak sallayan kadın "Adını çıkarırlar Feride o zaman şu evde kurur kalırsın ya da dul bir adamla evlenirsin."dedi.
Yavaşça yanlarına gidip iki kızının arasına oturdu. Feride'yi göğsüne yatırıp yazmasının üzerinden başını okşamaya başladı. "Kızım ben sizin kötülüğünüzü ister miyim? Ali iyi çocuktur. Sana gözü gibi bakar korur kollar seni ama sen yok dersen ona değil sana olur olan." Feride annesinin söyledikleriyle içi rahatlamamış tam tersine korkmuştu. Başta susmasının nedeni ailesinin kızmasından korkmasıydı şimdi ise ailesine söz getirmekten korkar olmuştu. Annesinin kızını Ali'ye vermek için döktüğü sözler aslında Feride için Ali'den uzaklaşmasının başlangıcı olmuştu.
Diğer taraftan İlyas Ağa ise istediğini almanın keyfiyle kasıla kasıla arkasında oğullarıyla eve doğru yürüyordu. Kapıdaki olayı anlamayan oğlanlar merak ediyorlardı ancak hiçbiri dile getirip de soramıyordu. İbrahim de Musa da Ali'nin böyle bir şeyi yapmayacağını biliyordu ki o yıllar önce sevdiği kızı bile telli duvaklı gelin etme peşindeydi. Eğer kaçırsaydı onu kaçırırdı. Feride nereden çıkmıştı? Bu daha çok olaydan haberi olmayan Musa'nın sorusuydu.
İbrahim babasının Feride'yi istediğini biliyordu. Tabii haliyle bu işte onun parmağı olduğunu da biliyordu. Ancak bunu nasıl yapmıştı? Merak ediyordu.
Musa yolda onlardan ayrılırken hala kafasında sorular vardı ancak Ali'nin çenesini kasarak sinirle yürümesi ve babasının keyfi yerinde bir şekilde anlatma gereği duymamasını anlayarak kafasında soru işaretleriyle kendi evine doğru yürümeye başladı.
Evlerine gittiklerinde Ali içeriye giren babasının ardından kardeşi İbrahim'e döndü. "İbrahim sen burada dur!" Ağabeyinin sinirli halini gören adam bir an duraksadı. "Tamam ağabey." Kapıdan giren ağabeyine bakıp o girdikten sonra kapının önüne oturdu, ne olur ne olmaz diye. Ağabeyinin babasına bir şey yapmayacağını biliyordu ama bir anlık sinir insana cinnet bile geçirtirdi Allah muhafaza.
İçeriye hışımla girdi Ali. Ne dese ne etse azdı, azdı da babası anlamazdı. "Baba ne ettin sen?!"
Ona sinirle bağıran oğluna sinirle döndü adam. "Sesinin tonuna dikkat et Ali, almayayım ayağımın altına!" Siniri geçmeyen adam hala onunla rahat konuşan babasına hayretle baktı. Üste mi çıkmaya çalışıyordu?
"Baba ben sana demedim mi o kız küçük olmaz diye?! Sen ne demeye aldın kızın yazmasını?!"
"Sana kalsa gidip evli kadını alacaktın. Ey ettim de yaptım." Sinirle sekiye yerleşen adam ayağını kaldırıp dizinin üzerine elini koydu ve yavaşça tespihini çevirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Yazma
RomanceEski bir gelenekle evlenmek zorunda kalan iki gencin hikayesi. Gerçek hikayeden alıntıdır. 1968-1972 arasında geçen hikayedir. Yetişkin içerik içerir. 31.03.2022