Haşmet Ağa geri döndüğünde evdeki herkes uyumuş sadece karısı Seher onu bekliyordu. Karısı yeri geldiğinde onu çok sinirlendirse de yeri geldiğinde ağzından çıkana dikkat etmese de neredeyse tüm ömrünü onunla geçirmişti. On altı yaşındaydı onu aldığında karısı da on dört yaşındaydı. Anasının babasının çilesini az çekmemişti kadın o küçük yaşında. İki yıl askerdeyken Seher ev işleri yetmezmiş gibi kardeşlerinin de kahrını çekmişti. Allah vardı, tek bir şikayetini duymamıştı Seher'in. Hepsini büyük kız kardeşinden öğrenmişti. Öğrendiği gibi üç oğluyla beraber karısına yeni ev yaptırıp ertesi yıl çıkmışlardı ailesinin yanından. Seviyordu karısını. Başta görücü usulü olan evlilikleri otuz iki yılda güçlü bir sevgiye dönüşmüştü.
Yere serilen döşeğe oturup iç çekti adam. Üç kızı vardı üçünü de gözünden sakınırdı. Nereden bilecekti piçin biri gelip kızına göz dikecek alacaktı elinden.
Onu yatağın içinden izleyen Seher Hanım yatağın başındaki tahta sandığa sırtını yaslamıştı. Adamı dertli görünce içinden bir parçanın söküldüğünü hissediyordu.
"Haşmet üzme kendini daha. Ali iyi çocuktur. Hem gözümüzün önünde olması iyidir. Kıza kötü bir şey edemez."
Sinirlenen Haşmet Ağa karısına bir hışımla dönüp dişlerini sıkarak konuştu. "Hele bir etsin it oğlu it ağzına sıçarım onun. Küçük benim kızım daha, vermeyecem." Kadın yorganı üstünden atarak dizlerinin üzerinde emekleyerek Haşmet Ağa'nın arkasına geldi. Giydiği tiril tiril gecelik adamın önüne bedenini sunsa da normalde kayıtsız kalmayacağı bu görüntüye aklı fikri kızı olan adam arkasını döndü.
Bu durumu ilk defa yaşayan Seher Hanım her ne kadar bozulsa da çok fazla düşünmedi ve adamın üzerindeki ceketi dikkatle açmaya başlayınca adamda ona uyup karısına yardım etti. İnce gömleğin üzerinden kocasının omuzlarına masaj yapmaya başlaması adamı rahatlatırken o da dikkatle elinin altında az önceye göre gevşeyen bedene masaj yapmaya devam etti.
Kadının aklında kızı vermek vardı. Vermeyip ne yapacaktı milletin ağzına sakız mı yapacaktı kızı? "Ben onun yaşında üçüncü bebeğe gebeydim. Hem ben konuştum kızla o da istiyor. Senden çekindiği için laf edemiyor." Sabah duyduklarına inanmıyordu kadın. Ona göre kız başta isteyip sonra yaptığından pişman olmuş ve vazgeçmişti. Bu yüzden adamı ikna etmek için yalan söyleyecekti.
Adamın gerilen bedenini gevşetmek için ellerini biraz yumuşattı. "O daha küçük kafası karışmıştır. Eşşek kadar herif kim bilir nasıl çeldi aklını?" Kadının dudakları adamın kulağının arkasının buldu. Orayı öptükten sonra nefesini oraya vererek konuşmaya başladı. "Olan oldu. Bak hem gözümüzün önünde. Ben biliyom, Ali, erkeğim ne işim var, demeden anasının işlerine yardıma gider. Onu yapan adam Feride'nin elini sıcak sudan soğuk suya sokmaz. İyi bakar kızımıza."
Aklı kulağının ardındaki sıcak nefese kayan Haşmet Ağa. Derin bir soluk aldı içine. Bu kadın onun dengesini şaşırtıyordu.
"Öyle mi diyon?" Adamın şüpheci sesiyle zafer kazanan kadın gülümsedi genişçe. "Öyle ya. Kız istemese ben de olmasın derim ama istiyor."
"Ey," Adam üzerindeki gömleğin düğmelerini açarken konuşmasına devam etti. "O vakit şart koyarım İlyas'ın yanında yaşamaz. Ben arazi veririm. Gitsin ev diksin."
"Arazi nereden çıktı?" Duraksayan kadın bu hamleyi beklemiyordu. Var yok iki tane arazisi vardı onu da elin adamına mı yedireceklerdi? Kendi oğulları ne olacaktı? "Elin adamına mı yedirecen araziyi?"
Haşmet Ağa gözlerini kısıp başını kadının boynuna soktu ve boynunu öpmeye başlarken karısını yavaşça yatırdı. Hep o baştan çıkaracak değildi ya biraz da kendi yapsaydı. "Elin adamı nereden oluyormuş? Kendi kızıma yedirecem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Yazma
RomantizmEski bir gelenekle evlenmek zorunda kalan iki gencin hikayesi. Gerçek hikayeden alıntıdır. 1968-1972 arasında geçen hikayedir. Yetişkin içerik içerir. 31.03.2022