14. Bölüm

25.6K 1.5K 160
                                    

3 Ay Sonra

Feride ocağın üzerindeki çayı alıp karşılıklı duran çay bardaklarını doldurdu. Çok beklemeden her zamanki saatte gelen adam besmeleyle yer sofrasına otururken Feride sobaya attığı közlenmiş kartopularını getirip oturdu karşısına. Aralarındaki muhabbet git gide artmıştı. Ali yaptığı her işi genelde gelip Feride'ye anlatır Feride ise onu dikkatle dinleyip kendi fikirlerini söylerdi.

Feride Ali'nin ilgisinden çok memnundu. Ali'nin yaptıkları aklındaydı elbet ama onunla konuşunca çok farklıydı. Ali küçücük bir şey yapacak olsa hemen sen ne dersin Feride, der onunla konuşur ortak bir çözüm yolu bulurlardı. Öyle ki sanki Feride on sekiz yıldır ilk defa var olmuş gibi hissediyordu kendini.

Ali ise üç aydır uğraştığı işi yapmıştı. Bir iki hafta içinde babasından alacağı malları satıp gidip ev almaları bir de o evi düzüp oturulacak bir ev yapmaları gerekiyordu. Bu evi kardeşi ile annesi yapmıştı ama diğer evi Feride'nin istediği gibi olması daha iyi olurdu. Zaten evi de kızın üzerine yapmayı düşünüyordu. Kendisi bir şekilde başının çaresine bakardı. Onu düşüncelerinden çıkaran Feride'nin sesi olmuştu.

"Epeydir anamlara uğramıyorum. Bugün gitsem olur mu?"
Gülümsedi adam. "Tabii git Feride. Benden izin almana gerek yok. Ben sadece ne yaptığını nerede olduğunu bileyim yeter."

Kendine gülümseyerek anlayışla bakan adama sakince gülümsedi genç kız. Hala o güldükçe içinde oluşan kıpırtıyı anlayabilmiş değildi. Ali'nin ondan kaçtığının farkındaydı ancak çok ses etmiyor aralarındaki iletişimin bitmesinden ister istemez korkuyordu. Hayatında ilk defa biri tarafından böyle değerli hissettiriliyordu.

Ali kahvaltısını yapıp şükrederek kalktı oturduğu sofradan. Bugün babasından sözünü aldığı malları alıp eve getirecek bir aydır tamiriyle uğraştığı ahıra bağlayacaktı.

"Feride ben çıkıyorum. Bahsettiğim şu danalı inekleri getireyim." Feride ayağı kalkan adamla beraber ayağı kalktı.

"Tamam." Diyen kız kafasında kurmuştu bile evi temizleyip anasında bir saat oturur sonra dönerdi.

Genç kız kocasını kapıya kadar yolcu ettikten sonra evi sildi. Ardından kendisine düğün alışverişinde görümcesinin aldığı uzun basma elbiseyi giydi ve baba evinin yolunu tuttu.

Annesinin onu kucaklayarak karşılamasına şaşıran genç kız annesine karşılık vererek belki bir elin parmağını geçmeyen sarılmalarına yenisini eklemişti. Demek ayrılık gerekiyordu bu kadar sevgi görmesi için. Buruk bir şekilde gülümseyen kız içeri girdi. Evde annesi ve kız kardeşleri dışında kimse yoktu. Babası ve ağabeyleri bugün pazar olduğu için şehire gitmişlerdi. Kız bu duruma üzülse de annesinden bekarken görmediği ilgiyi görmesi ona üzüntüsünü unutturmuştu. Annesi kız kardeşleni iş için dışarı gönderirken kızına yanaştı sessizce. Dirseğiyle kızını hafifçe dürtüp "Hele de, bebek var mı?" dedi.

Duyduğu sözle rahatsız olan genç kız pot kırmamak için biraz kıpırdandı yerinde. "Ne bebeği ana? Daha gencim ben. Hem Ali de istemiyor sonra olsun diyor." Burada genelde evlediğinin üçüncü ayı gebe kalırdı kadınlar. Anası kendince haklıydı sormakta.

Seher Hanım garip bir şekilde kızının yüzüne baktı. Bu sefer sert şekilde dürttü kızın kolunu. "O ne kız? Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz?" Bıkkınca nefes verdi kadın. Kendisi bu kadar kurnazken hiç bir evladı kendine çekmemişti. "Bana bak kızım erkek kısmı nefsine düşkündür. Cilveli olacaksın, çok geçmeden ellerine bebek vereceksin ki kendine bağlayabilesin yoksa başka kadına gider sen de arkasından bakarsın öyle." Anasını dikkatle dinleyen genç kızın aklına yine Sevim gelmesiyle kaşları derince çatıldı. Evliydi kadın ancak ar edep dinlemeden kocasının olduğu odaya girmişti Allah bilir ne olmuştu orada?

Kayıp YazmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin