Can sıkıntısıyla avucuna yüzünü yaslayan Feride evden dışarıyı izliyordu. Aradan bir hafta geçmişti. Bir hafta boyunca sabah erkenden kalkıp biraz oyalanıp kahvaltı hazırlıyor, Ali ile birlikte yiyip biraz konuşuyorlar, Ali gittikten sonra uzata uzata öğleye kadar iş yapıyor, öğle yemeğini hazırlıyor, Ali gelince öğle yemeği yiyorlar sonrada akşam yemeği hazırlığına kadar boş boş oturuyordu.
Bugün Ali şehre erken gidince bütün işlerini erken bitiren kız hepten boş kalmış el elde el başta öylece pencerenin önünde kukumav kuşu gibi oturur olmuştu. İkindi vaktine kadar öylece oturan Feride Ali'yi evin biraz ilerisinde görüp sonunda sıkılan canına çare çıktı diye sevinirken hemen koşup içinde köz kalan sobaya tezek ve odunları atıp sobanın ateşinin harlamasını sağlarken Ali girdi içeri. "Hoş geldin."
Her geldiğinde suskun ve dalgın olan kızın güler yüzü Ali'ye garip gelse de gülümseyerek karşılık verdi. "Hoş buldum."
Yanan sobanın üzerine yemekleri koydu. Eline ısınmış güğümü alıp elini yıkayıp tekrar içeri girdiğinde Ali'nin getirdiği poşetleri tek tek açtığını gördü.
Açılan kapıdan kadının içeri girdiğini anlayan adam kıza doğru dönüp güler yüzle baktı. "Gel Feride." Yanına çekingen bir şekilde gitti kız.
Elindeki beyaz kutulu kremi gösterdi. "Uzat ellerini." Kızın şaşkınlıktan açılan gözlerine bakan adam güven vermek için gülümsedi kıza.
Ellerini ona doğru uzatsa da içten içe tedirgindi Feride.
Ali kızın önce sağ elini avucuna aldı. Kendi nasırlı ellerinde ufacık kalıyordu genç kızın elleri. Gözleri hala nasıl olduğunu merak ettiği derin çatlakların üzerinde geziniyordu. Hastanedeki hemşire kadına söylediğinde çok hassas bir teni olabileceğini ve bu yüzden normalden daha çok etkilenebileceğini söyleyip bu ilacı vermişti.
Eline dikkatle krem süren adamı incelemeye başladı Feride. Sanki dokunmaya korkuyor gibi yavaş yavaş ellerinin her yerine özenerek süren adam diğer eline de aynı işlemi uygularken ona merakla bakan Feride'nin içinde hayranlık vardı. Kimseden böyle ilgi görmemişti. Herkese normal gelen çatlakları Ali'nin gözüne batması onun Ali'ye karşı değişik bir şeyler hissetmesini sağlamıştı. Kendisi de anlamlandıramıyor adını koyamıyordu.
Özenle sürdüğü kremle işi bitince "Tamamdır." Diye gülerek kafasını kaldırınca kendine bakan hayran bakışlarla afallayan Ali aceleyle bakışlarını kaçırdı. Elindeki kremi kıza verip bir adım geri attı. "Bir işler bitince bir de akşam yatarken sürersen bir şeyin kalmaz."
Kız başını salladı. Ali'nin ondan kaçtığını fark etmişti ancak ses etmedi. Adam zaten gerçek bir evlilik olmadığını en başından söylemişti bu yüzden susmuştu.
"Şimdi sen dur ben sofrayı kurayım."
Şaşkınlıkla adamın yüzüne baktı kız. Yatak toplamak badana yapmak neyse de yemeğe er kişinin karıştığı nerede görülmüştü? "Yok ben yaparım."
"Daha yeni ilaç sürdük ellerine biraz ellerinde dursun. Ben kurarım sofrayı."
"Yok nerede görülmüş er kişinin sofra hazırladığı."
Ali güldü. Kızın dilinin altındaki bakla çıkmıştı sonunda. "Bak bakalım benziyor muyum tanıdığın er kişilere?" Gülerek konuşan adam tahta yuvarlak sofrayı eline almadan önce sofra bezini sardı.
Feride ise onun söylediklerini düşünüyordu hiç benzemiyordu çevresindeki adamlara çevresindeki adamlar kadın kısmı onu yapar bunu yapmaz derken Ali kadın erkek demeden onun işlerini hafifletmek için ya yardım ediyor ya da bir bahane bulup yaptırmıyordu şimdi olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Yazma
RomanceEski bir gelenekle evlenmek zorunda kalan iki gencin hikayesi. Gerçek hikayeden alıntıdır. 1968-1972 arasında geçen hikayedir. Yetişkin içerik içerir. 31.03.2022