Merhaba sevgili okuyucularım.
Hoş geldiniz, sefalar getirdinizz!🤩
Finalden önceki bölümle karşınızdayım. :(
İyi okumalar dilerim. Benim bakış açımdan da yazacağım bu bölümde.🤭
Final bölümünde görüşmek üzere! 🙏🥺
Sizleri seviyorum biliyorsunuz.❤️
Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.🤍
------
Sadece 4 aydır tanıdığım birine nasıl bu kadar alışabilmiştim?
Nasıl bu kadar ; ona kendimi yakın hissetmiş,onu bu kadar sevebilmiştim bilmiyorum.
Ne zamandı ona karşı hislerimin başladığı zaman onu bile hatırlayamıyorum.
Sanki sadece birkaç aydır yoktu hayatımda Yiğit, onu doğduğumdan beri tanıyormuş hissi vardı kalbimde.
Dönecekti,biliyorum. Söz vermişti. Tutacaktı. Ona olan güvenim çok fazlaydı.
Belki başka biri bu düşüncelerimi okusa; nasıl bu kadar çok güveniyorsun diye sorardı.
Sonuçta en yakın arkadaşım ilk aşkımla beraber olmuştu.
En güvendiğim yerden en büyük darbeyi yemiştim.
Güven insanın içinden gelen bir duyguydu benim için.
Her ne yaşarsam yaşayayım güvenimi yitirmemiş, hak etmeyenlerden alıp hak ettiğini düşündüğüm kişiye aktarmıştım.
Yani hayatıma 30 yaşımda giren güzel ela gözlü avukata.
Bana karşı defalarca kez hata yapmıştı.
Affetmiştim. Affederdim. Onu affetmeyi istiyordu çünkü benliğim.
Ona küs kalmaya, uzak kalmaya dayanamıyorum ya da.
Büyük bir çukura düşmüşüm ben, aşk çukuruna, yeniden 12 yıl sonra.
Şimdi anlıyorum ki Can ilk aşkım olsa bile çocukluk duygularımdan başka bir şey değildi.
Yiğit'e hissettiklerimin yanından geçmezdi ona karşı hissettiklerim.
"Narin nereden çıktı ki bu taşınma işi? Ne güzel yaşıyoruz baban, sen ve ben. Sen de gidersen ev iyice sessizleşir kızım."
Annemin sesiyle elimdeki kıyafetleri bavula koymayı bıraktım.
Bir hafta olmuştu Yiğit gideli.
Ufak bir depresyon haline girip çıkmıştım. Çünkü iş teklifi gelmişti.Hem de başvuru gönderdiğim çok iyi bir şirketten. Galiba şansım dönüyordu.
İş teklifini kabul etmiş görüşmeye de gitmiştim. Eski asabi hallerimi bir kenara bırakıp, elimden geldiğince uyumsal olup işi kapmıştım.
2 gün olmuştu başlayalı. Banka hesabıma yatan sekreterlik maaşımı da çekmiş bir ev tutmuştum dün.
Dün sabahtan annemlerle küçük bir konuşma yapmıştım. Kabullenmeleri zor olmuştu hâla da beni göndermek istemiyorlardı.
Evimin biraz bu nahalleye uzak kalması da olabilirdi bunun sebebi.
Şirkete yakın bir yerde tutmuştum evi. Babamdan da yardım almıştım ilk kiram ve depozitom için.
2+1 tatlı ve küçük bir evdi. İstanbul olduğu için küçük olması etkisiz olmuştu tabi. Kirası yüksekti.
Neyse ki çalışmaya başladığım şirket maaşımı her şeyime yetecek kadar verecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVDE KALMIŞ
RomanceBizim mahallede 30 yaşında ve bekar olan tek benim olmam, teyzelerin bana "evde kalmış" diye seslenmesini sağlamıştı. Sadece arada olsa sorun yoktu. Ama onlar benim ismimi unuttu. Bana ismim yerine 'evde kalmış' lakabını uygun gördü. -Hikaye başl...