Merhabalar sevgili okuyucularım!
Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.❤️
Ne ara 25 bölüm oldu hikayem cidden şaşırıyorum. 😄
Hikayenin birinci bölümünden beri hayalim olan anne-kız konuşması büyük bir yer kapladı bu bölümde.
Umarım herkes anlatılanları anlamış, kırgınlıkları görmüştür. 💔
Bütün oy atan, yorum yapan, okuyan herkese binlerce kez teşekkür ederim.🙏🥰
Sizleri seviyorum biliyorsunuz. İyi okumalar dilerim. 🎉
Oy atmayı, yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍
----
Başım annemin kucağındaydı. Saçlarımı okşuyordu. İkimiz de sessizdik.
Kafamda, dün gece Yiğit ile öpüşmemizi yeniden yeniden canlandırıyorum saatlerdir.
Öpüşmeden sonra hızla kovmuştum onu odamdan.
Sanki ben başlatmamışım gibi, sapık muamelesi yapmıştım adama.
Yüzünde şimdiye kadar hiç görmediğim gülüşü vardı Yiğit 'in gitmeden önce.
Çok anlam çıkarmıştım bu gülüşten ama o anlamları söylemeye pek dilim varmıyordu.
Olmuyordu. Utanmadan, cesaretime şaşırmadan edemiyordum.
Hele ki onun da bana verdiği karşılık..
Ellerimle yüzümü kapattım annemi umursamadan.
Annem, "Sana bir şey olmuş." dedi imayla.
Ellerimi yüzümden çekip gözlerimi yukarıdaki gülen yüzüne diktim. "Ne olmuş anlamadım."
Omuz silkti. "Yüzün, halin, tavrın bir değişik. Yiğit ile bir şey mi oldu?"
Gözlerimi tavana diktim bu sefer."Hayır."
İnanmamıştı ve eminim ileride yine sorgulayabilirdi.
Nasıl söylerdim ki?
'Anne dün gece Yiğit odama balkondan girdi, ben de üstüne atlayıp öptüm.'
Mükemmel. Söyleyeyim de balkondan aşağı sallandırılayım değil mi?
"Yiğit ile gelecek hakkında konuşmuş babam galiba. Onu düşünüyordum."
Annem dediğimle saçımı okşamayı kesti. "Öyle mi?" dedi kaşlarını çatarak.
"Bana bahsetmedi Mustafa. Neyse ne güzel işte. Ciddisiniz yani."
"Bilmiyorum." dedim gözlerimi kaçırarak. "Yani biz 3 aydır tanışıyoruz daha ve hiç böyle şeyler konuşmadık."
Annem saçımı okşamaya devam etti. "Konuşursunuz. Yiğit oğluma güveniyorum."
Dün gece pek uyuyamadığımdan annemin saçımdaki eli biraz uykumu getirdi.
Gözlerimi kapatacakken, "Ben küçükken," dedi annem.
Derin bir nefes aldı bekledi.Aniden böyle giriş yapması ile şaşırsam da yavaşça doğruldum merakla.
Bana döndü. "Annem hep farklı olmanın zarar verdiğini söylerdi."
Kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl yani?"
Gözlerini benden çekmeden gülümsedi. "Yaşadığımız yer küçüktü. Köyden farkı yoktu. Eski kafa insanlar bütün genç kızları aynı yetiştirirdi. Hanım hanımcık, oturaklı, saygılı, nazik olurdu hepsi. 6 yaşımdan itibaren farklı olduğum, insanların gözüne batmaya başladı. Evlerin camlarına taş atar kırar, azarlamalarını umursamadan evin yolunu tutardım gülerek. Kendi kendime eğlenirdim çünkü benimle aynı şekilde eğlenen kız çocuğu yoktu hiç. Hepsi oturur evcilik oynar, oyuncak bebeğe bakardı. Bana çok sıkıcı gelirdi hareketleri. Erkek çocukları ile tek oynamaya çalışan yanlarında duran bendim köyde. Büyüdüm değişmedim belki ama annemin tüm uyarıları, tüm dayakları biraz olsun kızlar ile oynamamı sağladı.Erkeklerin yanında dura dura senin gibi yani ağzım da bozuktu. Bir gün annem oturdu yanıma ağlıyordum Narin. Ben hayatımda ilk kez hıçkıra hıçkıra ağlıyordum dizlerime bakarak. Yara bere içindeydim.Nedenini öyle kazıdım ki beynime. O gün sabah çocuksu heyecanla maç yapan erkeklerin yanına gitmiştim. Genç kızlar beni hiç sevmezdi. Beğendiğim bir çocuk vardı. Sırf onunla oynamak ona kendimi göstermekti niyetim. Kızlar beni rezil ettiğinde sözleriyle, yere düşürdüğünde, ben acıdan kıvranırken gülmüştü herkes. O beğendiğim çocuk ta dahil. Dizimin kanaması umurumda olmadı yemin ederim ki. 16 yaşında bir genç kız emin ol o duruma düşünce fark eder bazı şeyleri. Annem dizimi sardı, temizledi.Sanki yıllardır büyürken yaptığı uyarıları dikkate almadığım gibi o günde almam sandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVDE KALMIŞ
RomanceBizim mahallede 30 yaşında ve bekar olan tek benim olmam, teyzelerin bana "evde kalmış" diye seslenmesini sağlamıştı. Sadece arada olsa sorun yoktu. Ama onlar benim ismimi unuttu. Bana ismim yerine 'evde kalmış' lakabını uygun gördü. -Hikaye başl...