↓⁵✅

57 17 26
                                    


Alex karargahın kapısından çıktığında, atını getiren yardımcıya gülümsedi, dizgini eline aldı, üzengiye basıp atın eyerini oturdu.
Tam yol alacağı sırada karargahın kapısından, birini çıkıp ona doğru yürüdüğünü gören Alex, bekledi. Yanına geldiğinde " Haklı olabilirsin. Aramızdan bir casus göndermek makul ama ustalar buna karşı çıkıyor. " demişti. Alex farkındaydı neden bu kadar tepki gösterdiklerini.
" İzin vermezlerse onlara karşı çıkmak istemem,işimiz kanunlara saygısız gösterenleri yok etmek! " demiş ata yön verip kasabanın içinden ilerledi. Etrafa bakarak yavaş yavaş yürüttü. Ormana adım atmak istemese de tek giriş yolu olan ormanın içine giden patika yolunda at yürüttü.
Ben bu yolu hiç sevmiyorum, nerede o yeşil huzur dolu orman, yolum üstü olmasa girmek tercih değil. İçinden demişti istemediğini. Ağaçlardan gelen hırıltı sesleri tüyleri diken diken etmişti. Korkmayan biri olsa da ürpertici hissi, kanında hissetti.
Çıtırtı seslerini kulak kesildi. Bakışlarını, gelen sese çevirdiğin de burada bir tavşan bulunacağını, düşünmezdi.
Acaba sığınağa giderken ormanın içinde zehirsiz mantarlar var mı diye düşündü. Attan inip yürüttü, dizgini tutup ağacın kuru dalına bağladı. Ne kadar sağlam olabilir ki.
" Sen beni burada bekle. " atla konuştu. Atın kişnemesini olumlu cevap olarak algılayan Alex. Akşam yemeği için eyerin cebinden küçük bir torba çıkarıp ağaçların dibinde biten mantarları, inceleyerek yerden çıkan otları koklayıp ayırt ederek yemek için malzeme toplamaya başladı.
Meyve bulmayı hedefledi. Böğürtlen ya da yaban mersini, kurumuş çalıların içinde hayatlarını devam edenler olabilir mi diye.
Telsizden ses duydu . Alex'i çağıran, ekip arkadaşları bulduklarına dair elinde olan bilgileri taslak geçtiler.
Alex " Tamam orada olacağım, akşam yemek için ormandan bir şeyler alıyorum, vio bu iş senin zehrini ayırma işi. " demişti. Violetta kabul etmişti.
Alex buraya yakın bir yerde dere görmüştü, orada balık var mı kafasından geçirdi ama zamanı yoktu. Topladıklarını bakıp gülümseyip ata doğru ilerleyip eyerin kemerini bağlayıp bindi. Patika yolunda takip etti. Eskiden burada seslerin varlığını hatta burada dolaşan insanları görürdü. Gölge ormanına gitti aklı. Orası bu kasvet dolu ormandan bin kat daha iyi.
İç çekti. Kasvetli ormandan çok çıkmak istiyordu. Açıklığa doğru at sürerken ustalarını anlamıştı, neden karşı çıktıkları ama ellerinde ne vardı ki. Bir kaç işi yaramaz bilgiden başka. Belki kızın yerine bir kimliksiz girerse sarayın haritasını çıkarırdı. Bir sonraki plan ilgili aşamalar tamamlama şansları olabilirdi. Güvenlik sorunu için çözümü bile vardı. Cadının anlamayacağı bir dilde gölgelerin alfabesinin bir sırrı ise eğer gizli olacaksa harflerin yerlerini değiştirip haberleşme olabilirdi.
Göğe baktı. Hareket eden bulutlar pek iyi değildi. Yolu fazla uzatmadan ormanlık araziden çıkmayı çalıştı. Arkada gelen sesler bir hayvan olacağını düşündü. Dizgini iki kez vurdu. Kuru yapraklardan çıkan ses, tüm ormanı yankı yaptı. Bir an önce çıkmalıyım diye düşündü. Düz gitti, sola döndü. Patikayı takip ederek evleri görüş açısına girdi, içinden şükretti çıktığı için. Şimdi kaldı en karanlık sokaklardan geçip sığınağa doğru yol almak ama burada yakında masmavi bir dere bulduğu için biraz geç kalsa ne olurdu. Yok olmuş bir ormanın içinde, yaşayan bir dere bulduğunu şaşkındı. Atın eyerinden aşağıya inip yürüttü. Atı, kuru ağacın kuru dalının sağlamlığını güvenmedi bile.
Atını bıraktı. Ayakkabılarını çıkarıp dereye doğru ilerledi. Ayakları suya değdi soğukluğu hissetti. Bir arkasını baktı bir önüne, farklılığı o kadar net ki.

Biraz sakin kafayla düşünmesi gereken şeyler vardı. Kimse yokken belki akşam yemeği için balık bulurum düşüncesiyle dere yatağına oturmuş bacaklarını bağdaş kurup avuç içlerine su doldurdu. Başından aşağıya suyu döktü. Gölge halkında öğrendiği diğer ders ise huzurun sesini dinlemek ama burada ne mümkün kraliçe sinirini, gökyüzünden çıkarıyor. Alex burada huzuru bulacak mı bilemedi. Gölge ile ilgili hiçbir kitap bulamadı. Gölge Lordu ise hakkında hiçbir şey anımsadı. Bu Alex'in canını çok sıkıyordu. Ne kendisi hakkında gerçeği ne de gölgenin kim olduğunu bulamadığı için. Birde kraliçenin planı ne olduğu hakkında. Tüm bunları anlam veremiyordu. Küreyi eline getirdi. Kızıl renkte olan küre ile göz göze geldi. Gökten yağan yağmur, şiddetli esen rüzgarı hissetti. Kürenin üstünde su damlalarını fark etti. Küreyi havada tuttu, ellerini kürenin üstüne koydu. Gözlerini yumdu. İçinde akan kırmızı enerjiyi hissetti. Damarların içinde gezen rengi kucak açtı. Ölmüş bile olsa orman ve adada bir hayat enerjisi olduğunu o kadar emindi. O kadar güveniyordu bu ormanı, yaşadığını. Ellerini kürenin üstünde gezdirdi. İçine çekti. Etrafta bulunan her türlü canlıyı hissetti. Avuçların içinde olan küreyi döndürdü. Gölgeyle bağlantı kurdu. Onun ve kendi hakkında bir şeyler hatırlamayı çalıştı. Tek bulabildiği bir boşluk. Eli boş dönmeyi istemedi. Balıkları göl yatağından çıkarıp çuvalın içine bıraktı.
Küreyi yolladı " İkimiz hakkında gerçek bir sır olarak kalacak. " demişti Alex.
Gölge Alex'in dediğine katıldı. Alex devam etti " Eğer lordlardan biri isen en eskiye doğru yolumuz var ama orada seninle ilgili bir şey yazmıyor silinmiş olma ihtimali beni şüphelendirdi yani anlayacağın bir yolculuk yapma zamanı " demişti atına doğru yürüyüp atladı. Ormanın içinden açığa doğru ilerleyip kasabaya ulaşmıştı. Güney kapısından içeriye adım attığında ahırcıya atını bıraktı " Atıma göz kulak ol ahırcı " demişti. Ahırcı baş salladı. Eyerin içinde olan çuvalı eline alıp ahırın kapısından çıktı ve kayboldu.

KIZIL - Gölge 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin