Alex'i kütükten alıp yine çatı katında aç susuz bırakmıştı ama dayanmıştı tüm acıları.
Sırtı kolu bilekleri cam kesiği gibi sızlamıştı. Mavi alev iyileştirdiği gibi laneti beslemişti. Alex mavi alevin ne olduğunu ameliusta öğrenmişti. Yine biri bir alev yalanı kanmıştı.
Kraliçenin neden prensesi istediği yavaş yavaş anlamıştı, içindeki gücü kullanmak istediğini. Lanet ile ilgili bir şey bilmediği için tek tahmini onun emrine gireceği ihtimali düşük olduğunu.
Lanetin kim olduğunu merak etti, ya da ona ne çektirdiklerini, neden Gölge Lordun içine hapsolduğunu bunların sırasıyla öğreneceği çok iyi biliyordu.
Pencereye doğru dışarıya gökyüzüne bakarken kapının açılma sesiyle yine iyi niyetli şekilde elinde gizli gizli giren yemekle soytarı, Alex'in önüne bırakıp ondan cevap almak için beklemişti ağzını bile açmadı. Elini kollarından birini tutmuş sıkmıştı tüm cesaretini konuşturup ağzını açtı.
" Kalmana ihtiyacım vardı." Alex bir düşündü neden burada olmasını gerektirecek bir ihtiyaç duymasını ihtiyacı vardı, cadı ile mutlu değil miydi.
" Neden kalmama ihtiyacın vardı söyle," dedi Alex gözleri gökyüzüne bakarken.
Gözleri yere bakan soytarı " Tamamen yalnızım şimdi," demişti. Alex yalnız olduğunu düşünmüyordu onun açısından ama yalnızlığın sebebini merak daim etmediğini dile getirmişti.
" Yalnız olman umrumda değil." demişti onu burada zorla tutmaları işkence etmelerini geçti bunu kendisi istemişti ama kimsenin yalnızlığını hatta yaptığı şeyleri duymak bile istemişti.
Soytarı inadıyla Alex ile konuşmak istediğini dile getirmişti " beni duyuyor musun ?" diyerek Alex'in başını ağrıttı. Duymak istemediğini dile getirdiği halde devam etmeye başladı. Alex'in içindeki lanet güç topluyordu konuşanlardan yakında Alexin kolu yerine gelecek hatta bilmediği bir küre tarafından sol tarafına ele geçirecekti eğer Alex o gücü ters tepmesini sağlayıp Mavi gölgeyi çıkarabilir ise rehine olacaktı. Zorlanacaktı çok çabalayacaktı iki güçle uğraşmak yorulmasına sebep olacaktı.
" Görünümlü camın içinde geriye baktığını görüyorum." söylenmeye başladı Alex cevap bile vermedi, soytarı söylenmeye devam ettirdi " boş bir iz olarak taş gibi batıyorsun." alexin kulaklarına duyduğu laflar boş bir saçmalıktan başka bir anlam veremiyordu ama tek dediği yalnız olmadığını dile getirmişti " hayır ben yalnız değilim." demişti soytarıya dik dik baktı. Soytarı bu anı fırsat bilerek yine beni duyuyor musun dediğinde Alex ona hep istediği soruyu yöneltti " Gölgenin geri getirmek ister misin" teklif sundu.
O da hep istediği bir teklif sunmuştu " Dışarıya çıkmak ister misin ?" Alex buruk bir gülümsemeyle cevap vermişti. " Cadıdan bende bıktım!" demişti.
Alex neden bu kadar bıkmış olduğunu çözemedi. Sarayın içindekileri bilmiyordu, soytarının zor durumlarını görmemişti " ben hepinizden bıktım ama ellerim bağlı" demişti soytarının cevabına karşılık vermişti.
Soytarı gölgesini kavuşmak için can atıyordu Alex ise can attığını görüyordu.
" Gölgen hep senin yanında ve hiç bakmıyorsun, gölgeler en yakın ve en güvenli olduğu yerde durur hiç gitmedi sadece görmedin ama bunu yapmam için kılıcımı kullanmam lazım."
" Hiç fark etmedim peki kılıcını getirebilirim." demişti soytarı. Ama kimse bilmiyordu gerçek gölge nerede olduğunu.
" Bana yardım etmek istiyorsun bana anlatsana nasıl bu hale geldiğini,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL - Gölge 1
FantasyKüçük prenses olduğu zamanlarda teyzesinin kıskançlık yüzünden her şeyini kaybeden Alexxa( Aleksa). Kendini bir mağaranın içinde kanunsuz olarak bulur. Küçük bir hafıza kaybı sebebiyle anılarını kaybeder, kimliğini ve hakkı olan her şeyi elinden al...