14. Bölüm

43 3 6
                                    

Hatamı dansa kaldırdım.🍃

Soğuk önce bedenime işledi sonra içime. İçim soğudu. Kaynar sular soğudu. Zihnim dur durak bilmeden bir şeyler fısıldıyordu fakat karmakarışıktı. Benim artık tahammül edemediğim şeyler vardı. Hep vardı. Ben kendimi, bu evi, onları, olanları ve en çokta geçmişi sindiremiyordum. Ve zihnim... Düşüncelerim... Onlar bana düşmandı. Alakasız bir ânda bile peşimi bırakmayan geçmiş... Önümde duran dimdik beden bana geçmişimi hatırlatacak kadar güçlü müydü yoksa geçmişim mi kendini hatırlatacak kadar güçsüzdü? Yoksa güçsüz olan ben miydim?..

Batu dakikalardır önümüzde duran pencerenin önünde sert ayaza karşı duruyordu. Sanırım ayılmak için camı açmıştı fakat onun aksine bana hiç iyi gelmiyordu. Bir iki adım daha geri çekildiğimde o elleri cebinde hâlâ aynı pozisyondaydı. Yüzünü göremiyordum. "Seni odana götüreyim?" dedim sorarcasına. Cevap vermedi. Derin bir nefes aldım ve ona doğru yaklaşmaya başladım. Kolunu tuttuğumda hiçbir tepki vermedi fakat saniyeler sonra kolunu elimden çekip odasına doğru yürümeye başladı. Arada sırada yürürken sarsıldığı ve düşecek gibi olduğu belliydi fakat sarhoşken bile inattı! Bunu asla belli etmemeye ve kendi başına inebilecekmiş gibi davranıyordu. Merdivenlerden düşerdi filan şimdi sonra kesin benim başıma patlardı! "Dur!" dedim. Hızla yanına gidip kolunu omzuma atıp onu yönlermeye çalıştığımda uzun bir zamandan ilk kez bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Kendim giderim." dedi soğuk bir sesle.

"Tamam merdivenlerden sonra bırakacağım. Meraklısı değilim!" dedim diklenerek.

"İstemiyorum." dedi kendini hafifçe geri çekerken. Sarhoş olduğunu şimdi sesinin tınısından daha net anlayabiliyordum. Gözlerine baktım. Hâlâ uyumamak için kendini zor tutuyordu ki fazlasıyla kısıktı gözleri. Kaşlarını çattı. "Ne işin var senin burada?" diye sordu.

"Sen kaçırdın." dedim çok doğal bir şeyden bahsediyormuş gibi. Güldü. Gülümsemesi histerik kahkahalara dönüştü. "Komik bir şey mi?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Değil." dediğinde göz devirdim fakat o bunu neyse ki görmemişti. Onunla sarhoş kafaylayken uğraşmak istemiyordum. Kahkahalarının sesi gitgide kesildiğinde bana arkasını döndü ve sendeleyerek merdivenlere yöneldi.

"Batu sadece yardım edip gideceğim." dedim yeniden kolunu tutarken. Arkasını dönüp kısık gözleriyle bir kolunu tutan elime bir gözlerime baktı.

"Tabi... Ahu istediği zaman yardım eder istediği zaman etmez. Hatta iter kendisinden. O ya ister ya istemez. Ben de o nereye sürüklerse ona göre davranırım değil mi?" elim hafifçe gevşediğinde bu sefer o benim kolumu tuttu ve öfkeyle yüzlerimizi yaklaştırdı. Gözleri biraz daha açılmış fakat kaşları hâlâ çatıktı. "Onun gibi yaparsın değil mi?" kaşlarım çatıldı. Kimden bahsediyordu?

"O derken ondan mı bahsediyorsun?" diye sordum yutkunurken. Tepki vermedi. Sadece gözlerime baktı.

"Neyse... Önemi yok." dediğinde kolumu bıraktı ve merdivenlerden inmeye başladı. Ağır adımlarla, ne olur ne olmaz, en az onun kadar karışık bir kafayla takip ettim önümdeki gardını indirmiş ve bir o kadar tetikte duran bedeni. İner inmez direkt karşımızdaki duvara gömülü dolaba ilerledi. Açtığında dolabın boydan boya içki dolu olduğunu fark ettim. İçinden bir şişe alıp havuza ilerlediğinde ben hâlâ merdivenlerin bir ucunda onu izliyordum. Havuz kenarındaki şezlonglardan birine oturduğunda sıkıntılı bir nefes verdim. Arkası bana dönüktü ve arada bir şişeyi diklediğini görebiliyordum. Merdivenlere oturdum. Buradaki varlığımdan haberdar mıydı? Bilmiyordum. Sadece hareketlerini izliyordum. O ise arada bir kafasını kaldırıp sanırım içine derin derin nefesler çekmeye çalışıyordu. Biraz sonra cebinde bir şeyler aramaya başladı. Aradığı sigara paketini bulduğunda içinden üç tane çıkarıp masaya koydu. Birini eline alıp masada hâli hazırda duran çakmakla yaktığında havayı kaplayan dumana baktım. Bu defalarca böyle sürdü. İkinciyi de yaktı. Ve üçüncüyü yakana kadar izledim onu.

Aysız GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin