Destek verirseniz çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler. 🧡🌼
Bu gece hiç uyumamıştım. Önümdeki pencere gibi kilitlenmiş ve kısıtlanmış hissettiğim hayallerimin içinde boğuluyordum. Sâhi hâlâ hayal kurabiliyor olmam da delilik değil miydi? Cidden geleceği bu kadar umursuyor muydum? Umudum var mıydı hâlâ?
Düşüncelerimle baş başa kalmıştım. Ara sıra anlamsızca gülümsüyor ve gerçekten artık akıl sağlığımdan şüphe ediyordum. Saatlerdir yeşilini kaybetmiş ormanı seyrediyordum. Yaslanmış olduğum pencereden ayrıldım ve o çok mânidar saate baktım. Sabahın altısı... Tekrar pencerenin pervazlarına yaslandım. Işık demetleri ince ince süzülüyordu şimdi yaprakların arasından. Siyah takım elbiseli adamlar sürekli görev teslimi yapıyordu. Tanıdık bir simâyla saatlerdir karşılaşmamıştım.
Ayaklarım benden bağımsızmışçasına banyoya doğru ilerlemeye başladı. İlk olarak karşıma çıkan ayna karşısında hazırlıksız yakalanmıştım. Rimelim akmıştı. Saçlarım dağılmıştı. Üzerimde dün geceden kalma siyah elbise vardı hâlâ. Elbiseyi iki yanından tuttum ve yavaşça indirdim. Elbise ayaklarımın altına serildiğinde arkamı döndüm. Sırtımdaki yara izleri bana bir gerçeği hatırlatıyordu: Onu... Ağır ağır önüme dönüp saçlarımı özgür bıraktım. Başım oldukça şiddetli bir biçimde ağrıyordu. Şakaklarımı ovaladım bir süre. Hemen yan tarafımda bulunan küvete doğru ilerledim. Suyu açtığımda ayarlamama neyseki gerek kalmamıştı. Sadece bir süre dolmasını bekleyip bedenimi küvete doğru yavaşça bıraktım. Yan tarafımda bulunan köpük ve sabunlardan ekledim. İhtiyacım olan huzuru bulmuş muydum? Bu kadar kolay mıydı? Hayır.
"Ahu?" dedi birisi odanın kapısına tıklatırken. Sesi boğuk geliyordu. Neden sürekli ben tam yapacak bir şeyler bulduğumda bu kapı tıklatılıyordu?!
"Uyuyor musun? Uyumuyorsan ses ver." dedi başka bir ses.
"Ateş uyuyorsa ses veremeyeceğine göre?!" dedi bu sefer bir kadın sesi.
"Ne bileyim anasını satayım?! Mantık mı yarıştıracağız?" dedi Ateş olduğunu anladığım adam. Sanırım yanında Batu ve Mine vardı.
"Ahu!" dedi Batu. Cevap vermek istemiyordum. "Hatırlıyorsun değil mi?" neyi hatırlamam gerekiyordu? "Kendimi tekrar etmekten hoşlanmıyorum." düşündüm. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. "Kırayım mı yoksa biraz zahmet edip kapıyı kendi rızanla açmayı mı tercih edersin?" diye sordu. Sıkıntılı bir nefes verdim.
"Bu tarz güç gösterilerine gerek yok. Kapı açık." diye bağırdım yerimde doğrulup. Birkaç saniye sonra oda kapısının açılma sesi geldi kulaklarıma. Adım sesleri banyoya doğru ilerlemeye başladı. Zaten yeterince boğuk olan sesler fısıltılı bir şekilde gelmeye başlamıştı. Yine birkaç saniye sonra odadan uzaklaşan adım sesleri gelmeye başladı.
"Ben böyle işin gelmişini geçmişini var ya!.. Neden her buraya geldiğimizde odadan uzaklaştırılma kararı veriliyor lan bize?! Bıktım ha! Ha sen durmuşsun ha hepi-"
"Ateş kes!" diye bağırdı Batu. Bense bunu gayet normal karşıladım. Köpüklü sudan biraz elime alıp havaya doğru üfledim. Endişelenecek ne vardı ki?
"Ahu hemen çıkıyorsun." dedi Batu buyurgan bir ses tonuyla.
"Banyo yapıyorum." dedim sakin bir sesle.
"Ahu dedim! Çık!" sabrı tükeniyor gibiydi.
"Banyo kapısı da açı-" duraksadım. Banyo kapısı... Kilitlemeyi unutmuştum!
"Ne?" sesi güler gibi gelmişti. Eline bir koz vermiştim ve bunu elbette kullanacaktı. "Ahu çıkmazsan olacaklardan haberdar etmem gerekmiyor herhalde." dedi sakinleşen sesiyle. Bunu yapmaktan o kadar keyif alıyordu ki... Ve bu beni o kadar sinir ediyordu ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aysız Gece
Fiksi UmumBir şehir... Sekiz kişi... Geçmiş ve gelecek arasındaki çatışma. Aksiyona karışan tutku ve aşk!.. Yenilgiler ve zaferler... Bu hikâye başta Batu Demirbaş ve Ahu Korkmaz olmak üzere; Ateş, Duru, Alya, Emir Kıvanç ve Mine'nin de hikayesi... Bize katı...