6- Masal

98 12 1
                                    

Merdivenlerden o kadar hızlı iniyordum ki herkes dönüp bana bakıyordu. Kapıya geldiğimde hızla bahçeye çıkıp Burak'ın yanına doğru ilerledim. Hala kavga ediyorlardı. Tam olarak kavga değil Burak sinirle yumrukluyordu çocukları.
Etraf kalabalıklaşmaya başlamıştı. Burak o çocukla ve birkaç kişiyle kavga ediyordu. Hocaların geldiğini görünce korktum.
'Burak yeter!' diye bağırdığımda Burak bana gözlerini çevirince sinirinin biraz geçtiğini gördüm. Bana bakarken yüzüne yumruk yiyince çığlık attım. Burak elini dudağına götürüp ağzındaki kanı sildi. Sonra yere tükürerek sırıttı.
Hocalar gelip kalabalığı dağıtırken beden eğitimi hocamız o çocuğu tutup sürüklemeye başladı. Çocuk arkasına dönüp bağırarak 'BİTTİN SEN!' diye tısladı. Burak gülümseyerek el salladı. Çocuk birkaç küfür savururken Burak eliyle ensesini ovarak bana yaklaşırken korkuyla ona bakıyordum. Onun yanına hızla koşup
'Burak iyi misin?' Lütfen iyi ol. Suçlu hissetmekten nefret ediyorum.
'İyiydim aslında. Sen gelene kadar.' İşaret parmağıyla dudağını göstererek 'Senin eserin prenses.' dedi.
Dalga mı geçiyordu anlayamıyordum. Üzgün şekilde ona bakarken
'Borcunu nasıl ödemek istersin.' dedi sırıtınca acıdan yüzünü buruşturdu. Gülümsedim.
'Önce revire gitmeye ne dersin.' dedim soru değildi bu. Hayır anlamında kafasını sallayınca kaşlarımı çattım.
'Soru sormamıştım. Revire gidiyoruz.' dedim ve kolundan sürüklemeye çalışırken elini benden kurtararak 'Bence gitmemeliyiz.' dedi oflayarak 'İyide neden?' dedim. Ellerimi göğsümde birleştirdim.
'Hemşire...' dedi ve sustu.
'Hadi gidiyoruz Burak' dedim ve okula doğru ilerledim. İyide revir nerde? Hiçbir fikrim yoktu. Burak arkamdan seslendiğinde ona doğru döndüm. 'Revir arka tarafta.' dedi ve ilerleyince usulca onu takip ettim.
Üstünde REVİR yazan yere girince kapıyı tıklatarak içeri girdim. Kafamı uzattığımda kimse yoktu. İçeri girdiğimizde Burak koltuğa yayılırken ben revirin içindeki 2. kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda küçük bahçeye çıktığını görünce biraz şaşırdım. Burası harikaydı.
'Masal gibi.' diye bağırarak Burak'a döndüm. 'Masal mı?' dedi şaşkınca evet anlamında kafamı sallayınca Burak'ı öksürük krizi tuttu.'İyi misin?' diye seslendiğimde evet anlamında kafasını salladı. Beklerken içeri çok güzel bir kadın girdi. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
Kısacık etek ve askılı tişört giymişti. Üstündeki beyaz ceketten onun hemşire olduğunu anladım. Gerçektende güzel kadındı. Kadın bizi gördüğünde ilk önce bana sonra Burak'a baktı ve bakışlarını Burakta sabitledi tek kaşını kaldırarak 'Burak' dedi ve gülümsedi. Burak boğazını temizleyip rahatsızca kıpırdanınca ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
'Buraya bir daha gelmezsin sanıyordum yakışıklı.' dedi pis pis sırıtarak. Kaşlarımı çatıp kadında sabitledim.
'Sanada merhaba Masal.' dedi Burak oflayarak. Masal mı? Bu yüzden mi öksürük krizi tutmuştu. Kadın masal gibiydi gerçekten. Sinirlerim bozuldu yine. Yılışık yılışık Burak'a yaklaşıp çenesini kavradı. 'Dudağın için geldin anlaşılan benim için değil.' dedi kırgın ses tonuyla.
'Tedavi eder misiniz artık derse geç kaldık!' dedim kaşlarımı çatarak.
Benden tarafa hiç dönmeden 'Sen gidebilirsin Burak burda kalacak.' dedi.
'Anlamadım.' dedim imalı sesle. 'Tabiikide gitmiyorum.' diyede ekledim. Burak'a döndüğümde bana bakıp sırıttı ve 'Sen git ben geliyorum.' dedi ve bu bana çok koymuştu. Hızla koltuktan kalkıp kapıyı çarpıp sınıfa doğru gittim. Kapıyı tıklatıp girdiğimde sınıfta Fizikçiyi gördüm. Of ya bu adamdan 3 günde nefret etmeyi nasıl başarmıştım acaba?
'Özür dilerim.' dedim ve yerime doğrulurken 'Bu yeni nesil hiç olmamış.' dedi.
Sen çok güzel olmuşsun hocam. İyi yapmışlar seni.
Hiç cevap vermeden sırama yayıldım. Ceren gelmeyecek günü mü buldun ya?!
Sırama oturup dışarıyı izledim. Burak geliyorum demişti ama hala gelmemişti zaten dersin yarısını revirde geçirmiştik. Zil çalınca Burak'ın hala gelmediğini görünce sinir krizi geçirebilirdim. Kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım. Tabiiki beceremeyince yavaşça sınıftan çıkıp revirin önüne geldim ve kapıyı dinledim hiçbir ses gelmiyordu. İçerde ne yapıyorlardı acaba? Bence girmeliyim sonuçta Burak'ın dudağı patladı.
İçeri girdiğimde kimse yoktu. Bahçeyede baktım. Hiçbir yerde yoklardı. Güvenliğe sorduğumda Burak'ın okuldan çıktığını söyledi aynı şekilde hemşireninde arabasıyla okuldan ayrıldığını öğrendiğimde hayal kırıklığına uğradım. Ayrı ayrı çıkmışlardı ama dışarda mı buluşucaklardı acaba?
Ayakta bahçeye baktığımda çocuğun hala basketbol oynadığını gördüm. Yorulmadı mı acaba? Ona baktığımı görünce arkadaşlarına gidin anlamında hareket yapıp bana topu attı. Topu tuttuğumda şaşkın şaşkın ona baktım.
'Oynamak ister misin?' diye sordu muzip bir tavırla. Hayır demem için bir neden yoktu.
Peki anlamında kafamı sallayınca sırıttı.
Topu alıp potaya attım ve girince çığlık atıp aptalca hareketler yapıp etrafımda döndüm. Şaşkın şaşkın bana baktı. Hiç uğraşamam top potaya girdi! Kocaman sırıtarak 'Girdi gördün değil mi?' dedim ve koskocaman bir kahkaha patlattım. Bu halimi görünce kendisini gülmek için zorladığını gördüm. Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırıyordu iyide neden gülmemek için kendini tutuyordu?
'Neden gülmemek için uğraşıyorsun?' diye sorduğumda birden ciddileşti ve 'Çünkü sana sinirliyim.' dedi umursamaz bir sesle. Topu ona attım ve onu izledim. Her açıdan topu çembere sokabiliyordu. Gerçekten yetenekliydi. Neden sinirli olduğunuda sormayacaktım.
'Derslere neden girmedin?' diye sordum. Bana hiç bakma gereği duymadan topu tekrar çembere attı ve 'Gerek duymadım.' dedi sakince. Üstüne gitmemem gerektiğini anladığımda sustum. Topu bana atıp 'Neden başkalarının fotoğrafını çekiyorsun?' dedi. Anlaşılan topu alan soruları cevaplıyordu oyun mu oynuyorduk?
'Çünkü ben bir fotoğrafçıyım.' dedim kararlı bir sesle. Kafasını iki yanına salladı.
Bu aralar herkes sana bu hareketi yapıyor Rüya. 3 günde umutsuz vaka olduğunu anladılar.
Umutsuz değilim!
Topu potaya attım ama girmedi. Topu tekrar ona atarak 'Burak neden senden nefret ediyor?' diye sordum.
'Seni ilgilendirmez.' dedi.
'Cevaplamak zorundasın!' diye tısladım.
'Neden cevaplamak zorundayım?' diye sorunca 'Çünkü topu alan soruları cevaplar.' dedim kararla.
'Anayasanın hangi maddesinde?' dedi.
'Dalga geçme oyun oynamıyor muyduk topu alan soruları cevaplıyor.' dedim
'Saçmalama Rüya! Öyle birşey yok.' dedi. Anlaşılan yanlış anlamıştım.
'Aaaaa' diye bağırdım. 'Adın ne bu arada?' dedim merakla.
'Adımı öğrenemedin mi daha?' dedi üzgünce.
'Kendini tanıtmazsan öğrenemem.' dedim.
'Herneyse ATEŞ ben.' dedi onun yanına yaklaşıp elimi uzattım tek kaşını kaldırarak havadaki elime baktı. Uzanıp elini zorla tutup 'Rüya ben düzgünce tanışamamıştık.' dedim ve gülümsedim. Elini sıktığımda oda gülümsedi.

ObjeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin