'Ya bakın açıklamama izin vermiyorsunuz ki!' diye bağırdım yine beni sürükleyen güvenlik görevlilerine.
'Ya tamam insanlar gibi yürüyebiliyorum. Hem neden sadece beni sürüklüyorsunuz! Neden arkamdan gelen şu insan görünümlü hayvanı sürüklemiyorsunuz?' kendi kendimemi konuşuyordum.
'Hastanede bağıramazsınız küçük hanım.' dedi diğerinden yaşça büyük olan adam. Sonunda benimle konuşmayı akıl edebilmişti.
'Kafama bir şey attı. Yoksa niye bağırıyım deli miyim ben?' dedim. İkiside durup düşünür gibi bana baktı.
'Saçmalamayın lütfen şimdide deli olduğunu düşünmüyorsunuzdur umarım.' dedim. İkisi daha dikkatli bakarak 'Psikolojik tedavi bölümünden kaçmış olamaz değil mi?' sonunda biri aklındakini ifade edince şaşkınca bakındım.
'Bırakın eve gideceğim.' dedim ve kendimi kurtararak kapıdan dışarıya çıktım.
Resmen 3. kattan buraya kadar sürüklemişlerdi beni. Sinirle arkama bakış attığımda dudağını birbirine bastırarak gülümsemesini engellemeye çalışan bir Ateş ile karşılaştım.
'Böyle daha bir çirkin oldun!' dedim. En sonunda kendini tutamayarak kahkaha attınca gergin olan sinirlerim daha çok gerildi.
'Pislik herif ne diye kafama bir şey atıyorsun. Kızım ben kız! Kızlara böyle mi davranıyorsun! Kızı bırak insan var karşında GERİZEKALI!' dedim. Ateş gülmeye devam ederken ' Ne kızıyorsun be çikolata attım açsın diye.' dedi.Sinirle soluyarak önüme döndüm.
Ateş sessiz sessiz yürürken ben kendi kendime saydırıyordum.
Taksi çağırırken Ateş beni durdurarak 'Ne yapıyorsun arabamla geldim.' dediğinde şaşırdım. Sahi kimsede gelmemişti hastaneye.
'Hastaneye seni getirebilecek biri yok muydu?' dedim sesimdeki şaşkınlığı ve üzüntüyü saklayamadan. Cevap vermeden arabaya doğru ilerledi. Bende koltuğuma yerleşirken 'Seni evine bırakayım.' dedi.
'Ev mi? Açım ben aç!' diye bağırdım.
'Seni doyurmak mümkün mü?' dedi gülümseyerek. Gözlerimi devirerek 'Kafama çikolata atman beni doyurmuyor biliyorsun değil mi?' dedim.
Tabiiki de cevap vermedi. Sıkılarak önüme döndüm.
Ateş müzik çalardan bir şarkı açtığında gülümsedim. İki gündür şarkı dinlemiyordum. İki!
Kulağıma The Fray- Heartless şarkısının sözleri dolduğunda sevinç çığlığımı bastırdım.In the night I hear 'em talk, the coldest story ever told
Somewhere far along this road he lost his soul
To a woman so heartless
How could you be so heartless?
How could you be so heartless?Ateş ile beraber şarkıyı söylemeye başladığımızda gülümsedim.
How could you be so cold?
As the winter wind when it breeze yo
Just remember that you talkin' to me though
You need to watch the way you talkin' to me thoughI mean after all the things that we've been through
I mean after all the things we got into
Yo, I know of some things that you ain't told me
Yo, I did some things but that's the old meNow you wanna get me back and you gon' show me
So you walk around like you don't know me
You got a new friend, I got homies
In the end it's still so lonelyŞarkının sonuna geldiğimizde ikimizde sesimizi kıstık.
Hear 'em talk, the coldest story ever told
Somewhere far along this road he lost his soul
To a woman so heartless
How could you be so heartless?
How could you be so heartless?Şarkı sonlandığında 'Ateş' dedim fısıltı şeklinde çıkan sesimle. Gözünü yoldan ayırmadan 'Hııı.' diye bir ses çıkarınca konuşmamı istediğini anladım.
'Hastaneye bir daha geldiğimde benimle gelir misin?' dedim ve 'Onları bir daha görmek istiyorum. Benden güçlüler ama bana ihtiyaçları var gibiydi. Emin değilim yani bilmiyorum. Şuana kadar kimsenin bana ihtiyacı olduğunu hissetmedim. Hem benimde onlara ihtiyacım var. Onları görmek istiyorum. Sadece onların saf sevgisine inanıyorum.' çok konuşmuştum sanırım ama Ateş'in ilgisini üstüme çekmiştim. Bana bakarken 'Saf sevgi... Anladım. Seninle gelirim çocuk ama arasıra bana iyilikler yapman gerekebilir.' dedi kocaman sırıtarak kafamı salladım.
'Önüne bak gerizekalı.' dedim gülümseyerek. Ateş önüne döndüğünde günlerdir merak ettiğim soruyu sordum.'Neden bana çocuk diyorsun?' dedim sadece gülümsedi ve önüne odaklandı. Dudağımı yana kıvırarak şımarık çocuklar gibi trip attım.
Ateş arabayı durdurduğunda nereye geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.
'Pizzaaaaaa' diye bağırıp kendimi arabadan dışarı attım. Ateş yanıma gelip
'Savaştan mı çıktın? Nerden geliyor bu açlık duygusu?!' diye alay edercesine konuştu. Bende bilmiyorum nerden geliyor o yüzden kırılmadım.
İçeriye girip yerimize kurulduğumuzda çalışanlardan biri gelip siparişlerimizi aldı.
'Büyük boy pizza ne Rüya?' deyince kaşlarımı çattım.
'İki kişiyiz Ateş sen olmasan bana orta boyda yetiyor.' dedim.
'Nasıl kızsın sen ya.' dedi. Hala dalga geçiyordu.Etrafa göz gezdirdiğimde okulun hemşiresi ile göz göze geldim. Masal mı neyse artık!
Kadın bana gülümseyince bende yapmacık bir gülümsemeyle ona baktım.
Ateş bakışlarımı yakalamıştı ki benim baktığım yöne bakıyordu.
'Tanıştınız mı hemen?' dedi umursamaz bir tavırla.
'Hemşire işte ne önemi var.' dedim garip bir sesle. Ateş tek kaşını kaldırarak bana baktı.
Gelen pizzaya büyük bir iştahla bakıp gülümsedim. Beni kurtarmıştı bir yandan da Ateş'in bakışlarından.
Pizzaya gömüldüğümde ilk dilimimi büyük bir iştahla yedim. İkinci dilimimin ortasında doyduğumu hissettim. Pizzayı sekiz dilim kestirmiştik. İkinci dilimimi bitirdiğimde 'Doydum.' diye seslendim Ateş'e.
'İyi çünkü doymadıysan bir tane daha et diyecektim.' dedi sırıtarak. Pizzaya baktığımda ki pizza diyemiyorum çünkü sadece kenarlarını bırakmıştı Ateş. Altı dilimi nasıl yedi bu?
'Seni fare kemirmişsin resmen! Birde bana laf ediyor!' dedim sinirle alay karışımı sesimle.
'Dalmışım.' dedi.
'Dalma sönersin.' dedim. Anlamayarak aptalca bana baktı.
Açıklama yapma gereği duyarak ' Hani dalma boğulursun derler ya ama sen Ateşsin işte dalma suya sönersin. Anladın mı?' dedim tek kaşımı kaldırarak.'Hesappp' diye bağırdı Ateş gözlerini benden ayırmadan. Kızdı mı bu bana şimdi?
Hesabı ödeyip masadan kalktık. Hesabın ayağına gelen ve pizzayı kaça bölelim diye soran pizzacı. Burayı sevdim.Ateş arabayı sessizce kullandı. Hiç konuşmadı bile. Ne oldu böyle?
Evime yetiştiğimde teşekkür edip arabadan inecekken elimi hızla tutup beni kendine doğru çevirdi. İyice yaklaştı. Nefesim kesilmişti.
'Özür dile.' dedi. Anlamayarak 'Neden?' dedim.
'Yaptığın espri için seni aptal.' dedi.
Normal şartlarda asla özür dilemezdim ama şuan nefes alamıyordum ve benden uzaklaşması gerekiyordu.
'Özür dilerim.' dedim kedi gibi çıkan sesimle.
Sırıtarak geri çekildi bende hızla arabadan inip evimin kapısını açıp kendimi içeri attım. Aptal! Espri için özür diletilir mi?
Sinirle koltuğa tekme attığımda acıdan çığlık attım. Kendimi koltuğa atarak ayağımla bakıştım. Normal insanlar ayağını ovardı ama ben ayağımla iyi anlaşamıyorum.Odama çıkıp kıyafetlerimi hazırladım. Banyoda suyumu açtığımda annemin beni iki gündür aramadığını hatırladım.
Sinirle telefonumu yatağımdan alıp annemi aramak istedim ama şarjım bitmişti. Ağlamaklı bağırışlar atarak yatakta tepinmeye başladım.
Hızla telefonumu şarja takıp bekledim. Telefonumun açılma sesini duyunca sesli bir şekilde yutkundum.
Telefonum açılır açılmaz aramalar ve mesajlar gelmeye başladı.
Annem kaç defa aramıştı böyle?!
Ya mesajlar?
Bir anda annem arayınca korkudan ağlayabilirdim. Telefonu kulağımdan uzak tutarak açtım.
'Madam.' dedim korkulu sesimle.
'Rüyacığım.' dedi annem sakin sesiyle.
Abarttığımı düşünerek rahatladım. Telefonu kulağıma getirdim.
Annem biranda bağırmaya başladığında korkudan sıçrayıp telefonu yatağa fırlattım. Beş dakika havlumu aradıktan sonra telefona doğru ilerledim. İki metreden hala bağırma sesleri geliyordu.
Telefonu elime alarak anneme yağ çekmeye başladım.
'Annelerin en güzeli arkadaşım hastaneye kaldırıldı onun yanında kaldım. Hem küçücük arkadaşlarım oldu. Biri lösemi diğeride sağır sanırım. Onlar için çok üzüldüm. En yakın dostlarım onlar olacak sanırım. Yani kötü bir şey olmadı Madam. Hadi ben kapatıyorum duştan çıkınca sana fotoğraflarımı atarım. Öptüm. Bayyyy..' diyerek annemin konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım.Güzelce duşumu aldıktan sonra uzun süre uyumak istiyordum. Bugün cumaydı sanırım. Cumartesi mi? Artık günleri saymayı bıraktım. Cuma okulada gitmemiştim zaten.
Anneme fotoğrafları atma işlemini bitirdiğimde kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapadım.
Güzel şeyler düşünmek istiyordum. Hayaller kurdum. Fotoğraflarımın hayallerini.
Yatmadan önce kendime yarın Burak ile görüşmem gerektiğini hatırlattım. Bu çocuğun yanlış anlamaları beni deli ediyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obje
Teen Fiction'Bunu ondan saklamalıyız.' dedi gözlerimin içine bakarak. Bunu yapmamı nasıl isterdi. Ona söylememiz gerekiyordu. Yinede ben gözlerimi bile kırpmadan 'Peki.' dedim. 'Gülümse hadi. Fotoğrafımızı çekecek.' 'Yapamam. O beni korkutuyor.' dedim. 'Yanınd...