Her insan hata yapardı. Önemli olan o hatalardan ders alabilmekti. Hatalarımdan ders almıştım ama geç kalmıştım. Ben Barlasa geç kalmıştım.
Kalbimin üzerinde öyle bir ağırlık vardı ki nefesim kesiliyordu.
Gözlerimden düşen yaşları sildim hızlıca, kimsenin beni böyle görmesini istemiyordum. Sena koluma dokunduğunda irkildim. Bar tezgahından ayrılmış yanıma gelmişti.
"İyi misin sen?" dediğinde sesi şüpheliydi.
"İyiyim" dedim her zamanki yalanımı söylerken.
"Emin misin? Sana seslendim ama duymadın."
Gözlerimi ondan ayırıp Barlasla ablama çevirdiğimde gözlerim tekrar doldu. Dayanamıyormuş gibi gözlerimi geri Senaya çevirdim.
"Sena ben Barlası seviyorum, çok seviyorum." dedim burnumun ucu sızlarken.
Sena kocaman gözlerini açmış, bana bakakalmıştı. Bu kadar mı imkansızdı onu sevmem?
"Işık sen ne diyorsun? Şaka?"
Gözleri bir bana bir de Barlaslara doğru gidip geliyordu. Başımı olumsuzca salladım.
"Değil."
"İnanmıyorum. Nasıl?"
Gözlerim dolu dolu olurken Barlas'ın buraya baktığını gördüm. Sonunda dikkatini çekebilmiş miydim? Yönümü ondan çevirip bar tezgahına döndüm. Acınası halimi görmesin istedim.
Sena da tekrar tezgahın arkasına geçtiğinde bana doğru eğildi.
"Işık sen ona bakmadın bile. Onu umursamadın. Aşkına sırt çevirdin, şimdi ise.." dili varamıyormuş gibi sustu. "o senden vazgeçmişken aşık mı oldun?"
Onun söyledikleriyle daha çok dolan gözlerimi sildim elimin tersiyle. Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçmasın diye dudaklarımı ısırdım.
Aşkın hiç böyle can yakacağını düşünmemiştim.
Sena ağzını açıp bir şey diyecekti ki adım sesleri duyuldu, ardından da onun sesi.
"Sena bir sorun mu var?" diyen ruhsuz sesi canımı acıttı. Son zamanlarda çok değişmişti. Kabullenemesem de değişmesi benim yüzümdendi. Artık gözleri boş, sesi ruhsuz çıkıyordu. Oysa eskiden gözlerini içi parlardı bana bakarken.
Gözlerindeki yıldızları söndürmüştüm. Sesindeki neşeyi çalmıştım. Yüzündeki gülümsemeyi silmiştim.
Sena bana bakarken ne diyeceğini bilemedi. Yutkundum, umarım yanlış bir şey söylemezdi.
"Hayır bir şey yok."
"Öyleyse neden bardakları silmeye devam etmiyorsun? Akşam müşterilere tozlu bardaktan içki ikram etmeyi düşünmüyorsundur umarım." dedi kinayeli bir sesle.
Sena bardakları silmeye devam ederken Barlasa göz devirdi. Sonra yanımdaki tabure çekildi ve bir beden yanıma oturdu. Yanıma oturan ablama ters bir bakış attım. Normalde buraya asla bu saatlerde gelmezdi. Şimdi neden geldiği ise açıkça barizdi.
İçimdeki kırıkların üstünü sahte gülümsememle kapladım.
"Oo Helin hanım siz buraya bu satte gelir miydiniz?" dediğimde kafasını bana çevirdi. Kaşlarını çattı. Gözlerini bar tezgahının diğer ucuna geçen Barlasa çevirdi. Aramızda biraz mesafe vardı ama sesimizi duyduğuna emindim.
"Sen niye geldiysen ben de o yüzden geldim canım kardeşim." dedi yüzündeki bin kilometre öteden belli olan sahte gülümsemeyle.
"Ben Sena için geldim. Sende mi Sena için geldin canım ablam?" dedim canım ablamı bastırarak. Benimle savaşmak istiyorsa savaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑎𝑢𝑑𝑎𝑑𝑒
Teen FictionBaşım Barlas'ın göğsüne düştü. Soğuktan donmuş burnumu sıcacık göğsüne sürttüm. Burası yuva gibi hissettiriyordu. Derin bir nefes aldım. Kokusu ciğerlerime doldu. Gözlerim kapandı. Son kez fısıldadım. ❝ Yangın düşmüş kor kor. Yanmış gönlüm yer yer...