Selam bebeklerim! Önceki bölüm biraz gerildik ama halledeceğiz, yani umarım.🫢
Yıldızı parlatmayı unutmayın. ✨
Keyifli okumalar. 💞⭒⭒⭒
Sanki zaman durmuştu da ben orada kalmıştım. Oysa yerde tuzla buz olan bardak gibi tuzla buz olmuştu kalbim.
Bu acı nasıl anlatılırdı bilmiyorum ama nefesim kesiliyordu. Göz yaşlarım yanaklarıma döküldüğünde sadece ona bakıyordum. Yerimden milim kıpırdayamadım, gözlerimi kırpıştıramadım. Bana doğru bir adım attığında kendime geldim ve iki adım geri çekildim.
Geri çekildiğimde dursa da tekrar adım attığında ona arkamı döndüm. Önümdeki kişileri ittirdim ve koşarak içeri girdim. Göz yaşlarım durmaksızın akıyordu. Arkamdan sesleniyorlardı ama algılayamıyordum bile. Mekanın ön kapısından da çıktığımda sokakta koşmaya başladım. Zaten nefes alamazken koşmamla hiç nefes alamaz oldum. Yağmur yağmaya başladığında bile durmadım.
Derin derin nefes almaya çalışırken yavaşladım. Yavaşlamamla bedeni önümde belirdi. Çarpışıyorduk ki ona dokunmadan geri çekildim hızla.
"Dinle beni bir. Yemin ederim gördüğün gibi değil." dedi soluk soluğa.
"Defol! Yüzünü bile görmek istemiyorum." diye bağırdım.
"Dinlemek zorundasın beni! Göründüğü gibi değil." dediğinde omzuna vurarak ittirdim.
"Ne gördüğü gibi değil?! Ne? Ne?! Gördüm, öpüşüyordunuz." dedim zorlukla. Dudaklarımdan hıçkırık kaçtı.
"Ben öpmedim! Bir anda öptü beni, bende anlamadım. Hissetmedim bile, yemin ederim hiçbir şey hissetmedim."
"Bana açıklamak zorunda değilsin! Ben senin hiçbir şeyin değilim! Gelme yanıma, rahat bırak beni! Ona git." dediğimde kaşlarını çatarak baktı bana.
Yağmur öyle yağıyordu ki göz yaşlarımı saklamıştı. Şimdi canım yanmıyor sanardı değil mi?
Bütün bedenimiz ıslanmıştı. Yanından geçip gitmek istiyordum ama izin vermiyordu.
"Gitmiyorum! Senden başka hiçbir yere gitmiyorum! Anlamak zorundasın. Öpmedim onu." dediğinde ona inanmak isteyen tarafım çığlık çığlığa ağlıyordu.
"Rahat bırak beni! Bak ben seni rahat bıraktım. İstediğin oldu! Şimdi sen de çekil yolumdan." diyerek yanından geçmeye çalıştığımda kollarımdan tuttu.
"Dokunma!" diyerek geri çekildim. "Ona dokunduğun ellerinle bana dokunma." dediğimde kısık gözleriyle baktı bana.
Kalbim, kaburgalarıma saplanmışcasına acıyordu.
"Dokunmadım ona! Öpmedim de, beni dinlemek zorundasın!" dediğinde ittirdim onu ama yerinden kıpırdamadı bile.
"Ben senin hiçbir şeyin değilim! Unuttun mu? Hayatında fazladan bir detayım sadece. O yüzden bana açıklama yapma, çekil yolumdan!" diyerek bağırdım.
Sözlerimle öyle sarsıldı ki gözlerinde kaç bina yıkıldı sayamadım. Oysa enkaz altında kalan ben değil miydim?
Yanından geçip gidiyordum ki sözleriyle durdum.
"Senden başkasına göz ucuyla bile bakmadım. Sana baktığım gibi kimseye bakmadım."
Beni sevmiyordu. Peki ama neden şimdi böyle konuşuyordu? Yine aynısını yapıyordu. Beni kendine çekip sonra itmek istiyordu. Ona muhtaç olduğumu görmek istiyordu. Bu sefer ona kanmadım. Onu ardımda bırakarak sokağın sonuna koşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑎𝑢𝑑𝑎𝑑𝑒
Teen FictionBaşım Barlas'ın göğsüne düştü. Soğuktan donmuş burnumu sıcacık göğsüne sürttüm. Burası yuva gibi hissettiriyordu. Derin bir nefes aldım. Kokusu ciğerlerime doldu. Gözlerim kapandı. Son kez fısıldadım. ❝ Yangın düşmüş kor kor. Yanmış gönlüm yer yer...