On Beş

7.7K 291 115
                                    

Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın!
Keyifli okumalar. ❤️

⭒⭒⭒

Neden çabaladıkça en derine batıyordum? Barlas bataklık mıydı da gittikçe en derine gömülüyordum? Pişmanlıklarımdan kaçmaya çalıştıkça en başa dönüyordum.

Şimdi karşımdaki kadının nefretin en has haliyle bakan gözlerine bakıyordum. Barlas bile bana böyle bakmamıştı. Ona ne yapmış olabilirdim de bana böyle nefretle bakabilirdi?

"Sen.. Senin ne işin var burada?" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım.

Onu tanımıyordum ama onun beni yakından tanıdığı belliydi. Ağzımı açtım ama tek kelime edemeden geri kapattım. Sertçe yutkundum.

"Sen hangi yüzle buraya gelebiliyorsun?" derken bana doğru iki adım attı. "Utanmadan buraya gelip onun yüzüne mi bakıyorsun? Nasıl bir yüzsüzsün!" diye bağırdığında irkildim.

Bütün bedenim titremeye başladı. Tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım, derince yutkundum. Koridorun diğer tarafından gelen Barlas'ı ancak konuştuğunda fark ettim.

"Anne.. Siz neden geldiniz?" diye sordu şaşkınlıkla.

Kadın kaşlarını çatarak ona döndü ama ben Barlas'a bakamıyordum. Kadına odaklanmıştım. Biliyordu, Barlas'a yaptıklarımı biliyordu.

"Asıl bu kızın burada ne işi var?! Onu nasıl evine alabilirsin? Bu kadar mı gurursuzsun?" diye bağırdığında gözlerim doldu.

Barlas'a dönüp baktığımda onun kaskatı kesildiğini gördüm. Ağzını açıp bir şey diyemeden kadın tekrar konuştu.

"Onun sana yaptıklarını ne çabuk unutursun?!"

"Unutmadım! Hiç birini unuttuğum falan yok. Sadece.. Sadece yardıma ihtiyacı vardı. Yardım etmese miydim?" dediğinde sol gözümden bir damla yaş düştü.

Bedenim soğukta kalmış gibi tir tir titriyordu.

"Etmeseydin! O sana bir kez olsun el uzattı mı? Bir kez olsun seni düşündü mü? Sana acı vermekten başka ne yaptı?"

Bu sefer yüzünü bana çevirdi, akan göz yaşımı gördüğünde alayla güldü. Utançtan yüzüne bakamıyordum.

"Ağlıyor musun gerçekten? Senin bir kalbin var mıymış ki? Ona gelince kalpsizdin, kendine gelince mi duygusal oldun?"

"Anne.." diyen Barlas'ı umursamadı bile. Kolunu tutan elini çekip bana doğru bir adım daha attı.

"Neye ağlıyorsun?! Pişman mı oldun yoksa? Bak bakalım son pişmanlık bir işe yarıyor mu? Yaramıyor! Kırdığın kalp iyileşmiyor. O benim oğlum! Sen onun canını yaktığını düşündün ama en çok benim canım yandı! Onu öyle gördükçe ben ağladım. Sen değil!"

Söyledikleriyle yutkunamadım bile. Boğazıma bir yumru oturmuş geçmiyordu. Pişmanlıklarım sel olup gözlerimden aktı. Titreyen dudaklarımı zorlukla araladım.

"Ben.. Ben özür dilerim." derken sesim de titriyordu.

"Seviyor musun onu?" dediğinde dolu gözlerimle önce ona sonra Barlas'a baktım. "Senin onu sevmeye hakkın bile yok!"

"Anne yeter!" diye bağıran bu sefer Barlasdı. Genç kız da kadının kolundan tutmuş onu çekiştirmeye çalışıyordu.

Haklıydı. Benim onu sevmeye bile hakkım yoktu ama kalbime söz geçiremiyordum. Barlas'a gurursuz diyordu ama asıl ben gurursuzdum. Hiç sevgi görmeyeceğim kalpten aşk dileniyordum. Kırdığım kalbinin parçalarını birleştirmeye çalışıyordum. İmkansızı bekliyordum.

𝑆𝑎𝑢𝑑𝑎𝑑𝑒 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin