Altı

8.3K 280 79
                                    

Oy vermeyi unutmayın!
Keyifli okumalar. ❤️

⭒⭒⭒

Ellerim Barlas'ın yüzünde, bütün dünya avcumun içinde sanki. Benim dünyam bu adamdan ibaretti.

Barlas gözlerini kırpıştırarak yüzümün her ayrıntısını izledi. En sonunda kaşlarını çattığında, hiç istemesemde elimi yüzünden çektim ve uzaklaştım.

Biliyordum çünkü çekmesem bir ton laf söyleyip kalbimi kıracaktı.

Barlas'da doğruluğunda ellerini saçlarına attı. Gülümsedim. Uyanır uyanmaz yaptığı ilk şey hep saçını karıştırmak oluyordu. Boğazını temizleyip bana baktığında, suratımı astım. Kötü kötü bakıyordu. Ben ne yapmıştım ki? O gelip yanımda uyuyordu.

Onun konuşmasını beklemeden ben konuştum.

"Yine getirmişsin beni buraya. Öncekinden tatmin olmayıp tekrar kovmak için mi?"

Kaşlarını çattı ama ağzını açıp tek kelime edemedi. Yataktan kalktığımda açık olan bağcıklarını umursamadan yerde duran botlarımı giydim. Kendimi hala çok halsiz hissediyordum. Üstelik acıkmıştım, en son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum.

Barlasa tekrar döndüğümde o da ayağa kalmış, yukarı sıyrılan sweatini düzeltiyordu. Karnına kısa bir bakış atsam da gözlerimi tekrar yüzüne çevirdim.

"Sen beni kovmadan ben gitsem iyi olacak."

Uyuşuk adımlarla ilerleyerek salona telefonumu ve montumu almak için girdim. Salonda beni koltukta uyuyan Sena karşıladı. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken Barlas'ın arkamdan gelen adım seslerini duydum.

Tam arkamda durmuştu bunu enseme çarpan sıcak nefesinden anlıyordum. Arkamı dönmedim. O güzel yüzünü daha fazla görüp kalbimi ağrıtmak istemiyordum. En sonunda aramızdaki sessizliği bozdu.

"Senin için bekledi. Nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama insanlar seni nasıl bu kadar koşulsuz seviyor anlamıyorum. Üstelik bir kere bile gerçekten kalbini açıp bakmadığın halde." Sanki söyledikleri ağır geliyormuş gibi derin nefes aldı. "Kötü yüzünü gösterdiğin halde."

Mahrur sesine rağmen sesindeki kırgınlığı, kızgınlığı hissettim. Yüzümü ona çevirdim. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Sanırım yüzünü yıkamıştı yüzü hâlâ ıslak duruyordu. Belli ki kurulama gereği duymamıştı. Kumral teni suyun sayesinde daha çok parlıyordu.

"Ne garip? Oysa en çok senin anlaman gerekirdi." dedim acımazsızca. Sanki beni hiç sevmemiş gibi davranıyordu. Kırgınlığımı, kızgınlığımla kapatmaya çalışıyordum.

Bana doğru bir adım daha attı. İşte şimdi dip dibeydik. Az önce teninden kokladığım kokusunu duydum. Kokusu başımı döndürüyordu. Eskiden de bu kadar güzel kokuyor muydu? Yoksa ben şimdi mi fark etmiştim?

"Merak etme en çok ben biliyorum," Kafasını sağ omzuna yatırdı. "nasıl bir kalpsiz olduğunu." dedi acımasız bir sesle.

Bir adım geri gittim. Yutkunmaya çalıştım. Ağzımı açıp tek kelime edecek gücüm yoktu. Açsam ne diyecektim ki? Baştan sonuna kadar haklıydı ve ben haklı olmasından nefret ediyordum.

Arkamda bir hareketlilik olduğunda sırtımı Barlasa döndüm ve Senaya baktım. Uykudan uyanmış dudaklarını aralamış bizi izliyordu. Yüzümde tatlı bir tebessüm oluştu. Az önce olanlar hiç olmamış gibi gülümsedim.

En iyi bildiğim şeyi yaptım. Kalp kırıklarımı gülümsememle kapattım.

"Günaydın." dediğimde Sena gözlerini kırpıştırdı ve ayağa kalktı.

𝑆𝑎𝑢𝑑𝑎𝑑𝑒 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin