Partners in Crime 🍂

1K 66 206
                                    

1X10 

Not; Bu bölüm diğer bölümlere oranla bir tık daha uzun ve arkadaşlar bir kaç yorum yaparsanız, düşüncelerinizi, fikirlerinizi belirtirseniz benim için mutluluk sebebi olur. Sadece okuyup geçmeyelim lütfen zaten uzun bir hikaye olmayacak yolu yarıladık diyelim..

🍂

-ERTESİ GÜN-

-ZEYNO-

Evet, aklım Ege idi. Dünden beri düşünebildiğim tek şey maalesef oydu. Çağrı saat başı mesaj atarak durum bildirmesi yapsa da Ege'yi görmeden rahat edemeyecektim. Benimle uğraşmadan, beni sinirlendirmeden benden kronik dayağını yemeden rahat bir nefes alamayacak gibiydim. Ama bu kadar merak bu kadar onu düşünmek.. beni daha büyük bir düşünceye hapsediyordu adeta; Ege ne zaman ve nasıl hayatımda bu kadar yer edinivermişti?

Saat sabahın daha altısıydı, kargalar bokunu yememişti bile diyebilirdim. Ama gözüme bir gram uyku girmediği için üzerime formamı geçerek evden sessizce çıkmıştım. Annem uyanmadan gidip gelebilirdim. Bahçeden bisikletimi çıt çıkarmadan çıkarıp hızla binerek sürmeye başladım. Rüzgarın hafif esintisi saçlarımı savururken nedense beynimin içinde Ege'nin son söylediği cümle yankılanıp duruyordu ' Saçların çok güzel kokuyor.' Dudaklarımda minik tebessüm kocaman bir sırıtışa dönerken saçlarım da rüzgarla beraber dans etmeye başlamıştı sanki.

Sonun da hastane bahçesine girdiğim de hızla bisikletimi park edip danışmaya doğru yürüdüm. Sonuç da bunlar zengin bebesiydi ayrıca doktorlardan biri Kenan amcanın arkadaşıydı Ege'yi odaya aldıklarına kalıbımı basar ve ispat da ederdim ki haklı da çıktım. Arkamda ki asansöre bindiğim zaman ise yeniden terlemeye başladığımı hissediverdim sanki, elim ayağım birbirine dolanmıştı yeniden. Ne diyecektim? Okula gelmeni bekleyemeyecek kadar seni görmem gerekti mi diyecektim? Şimdi düşününce bu yaptığım aptallıktan başka bir şey değildi. Asansör durduğun da hızla kendimi dışarı attım. Şimdi önümde iki yol vardı ya sağ tarafa girecek ve hastaneden çıkacaktım ya da sol tarafa girecek ve Ege'yi görecektim.

''Çağrı ve Berk daha kendine bakamıyor belki..bir şeye ihtiyacı vardır..'' diyerek kendimi telkin ettikten sonra gitmemek için çabalayan ayaklarıma rağmen bedenimi adeta sürüklemeye başladım. Ve şimdi tam kapının önündeydim. Geri gitmekle içeri girmek arasında sadece bir adım hakkım vardı ve ben bu hakkımı içeri girmek olarak seçtim. Fakat kapıyı hafif araladığım anda içimde ki merak yerini.. bilmediğim daha önce hiç tanımadığım bir sıkışmaya bırakmıştı.

''Seni özledim...'' dedi Nora hüzünle. Ege'nin yanında diz çökmüş ellerini tutuyordu. Sesinde ki özlem ise benim.. ruhumu yakıyordu. Gitmem gerektiğini biliyordum eski.. sevgilileri başbaşa bırakmam gerektiğini biliyordum ama az önce gelmek istemeyen ayaklarım şimdi gitmek istemiyordu '' Berk'i, Çağrı'yı..'' dedi daha sonra. '' Ben dördümüzün dost olduğu zamanları çok özledim be bro..'' dedi gözünden akan yaşı silerken. Ben ise.. derin bir nefes alıverdim. Az önce ciğerlerimi şişiren o havayı dışarı salıverdim '' Keşke.. beni affetmenizin bir yolu olsa..''

''Özür dilemeyi denedin mi?'' dedim bir anda kapıyı açıp içeri girerken. Nora hızla elini çekerken yüzünde saliselik bir şaşırma olsa da.. daha sonra anlayamadığım bir şekilde tebessüm oluşuvermişti. Sanki beni bekliyormuşçasına '' Dinlemiyordum bu arada geldiğim sırada duydum..''

''Ben olsam net dinlerdim..'' dedi gülerek yüzünde ki yaşları elinin tersiyle silerken '' Nora ben..'' dedi elini uzatırken. Dün Sarp'ın gözlerinde nasıl karanlık gördüysem Nora'nın gözlerinde ise parlaklık vardı güven verici bir parlaklık '' Sende meşhur Zeyno olmalısın?''

Bir Tek Ben Anlarım 🍂🍂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin