ufacık tanıtım

27.5K 1.5K 925
                                    

"Jungkook geliyor!"

Ağzımdaki lolipopu dişlerim arasında kırdıktan sonra boş kalan çubuğu elime aldım ve ağzımdaki çilek tadının keyfini sürmeye başladım. Kampüse adımımı attığım an kenarda köşede pineklenen alfalar uyanmış, kendilerince beni etkileme çabaları içine girişmişlerdi. Onlara bunu nasıl anlatabileceğimi bilmiyordum ama hiçbiriyle işim yoktu.

Benim zaten hoşlandığım birisi vardı. Yalnızca bunu dile getirmiyordum. İnsanların onu benim hassas noktam olarak görmesi hoşuma gitmezdi. Öyle değildi. Sadece beğeniyordum onu. Henüz hoşlantı aşamasından bir adım ileri gidebilmiş değildim.

Parmaklarım arasında duran çubuğu yanından geçtiğim çöp kutusuna attıktan sonra ağrıyan kaslarımı esnetmek için kollarımı kaldırdım.

Üzerimdeki bakışların beni tatmin edemediğini söylemem gerek. Bana bakan kişi kim olursa olsun, salyaları da aksa egomu okşamaya yetmiyordu. Bana karşı duyulan haz hiçbir zaman hoşuma gitmiyordu. Beni yatağa atmak için çabalamak dışında bir şey yaptıkları yoktu. Belki de bu yüzden ilgimi çekmiyorlardı.

Kendime uygun, sakin bir köşeyi gözüme kestirdim. O tarafa yürürken yanından geçtiğim bir kız "Taehyung." diye seslendiğinde bakışlarım büyük binanın kapısına kaydı.

İşte Kim Taehyung.

Parası ve babasının ünü yerine zekası ve ağırbaşlılığı ile anılan güçlü alfa. Tam da benim tipim. Nerede nasıl konuşulması veya davranılması gerektiğini bilen, olgun, sorumluluk sahibi ve fazlasıyla libido arttırıcı bir tip.

Benim libidomun varlığının sebebi.

Alt dudağımı dişleyerek kıyafetlerini inceledim. Altındaki koyu kahverengi renkli pantolonun üzerine krem rengi bir kazak giymişti. Gri, uzun paltosunu kolunda tutuyordu. Diğer elinde de çantası vardı. Gözlükleri kafasında duruyordu.

Bakışlarımı ondan çekmeme neden olan şey birine çarpmam oldu. Pekala, bir yandan Taehyung'a bakarken diğer yandan yürümeye devam etmek tam bir aptallıktı.

"Yedin bitirdin yine." diye bana sataştı Yugyeom. Onun yanında Lalisa'yı görmeme şaşırmadım.

Çok sevgili arkadaşlarım adımımı attığım her yerden çıkıyorlardı. Zaten okulda dönen her türlü olay ve dedikodu ikisinden bilindiği için bu kadar aktif bir hayat yaşamalarına da şaşırmıyordum doğrusu.

Neyse ki bazen işime geliyordu onların bu dedikodu eğlenceleri. Taehyung'un derslerini öğreniyor, katılacağı partileri adım gibi biliyor ve karşılaşma ihtimalimizi artırıyordum.

O da benimle ilgileniyordu. Çok sık göz göze geliyorduk. Bir defasında çıkış saatinde yağmur altında kaldığımda şemsiyesini ikimizin üzerine tutmuş, onu almaya gelen adamla beni evime bırakmıştı. Onunla sohbet etmek çok zevkliydi.

O tıp okuyordu, ben ise diş hekimliği. Ortak olan derslerimiz olduğu için mutluydum. Gerçi Taehyung ikinci dönem staja başladığında onu fazla göremeyecek olmak canımı sıkıyordu ama onunla aynı yerde staj yapmak istiyordum. Bunun için de çok çalışıyordum.

"Kahve içmeye gideceğiz, gelir misin Ggukkie~"

Lalisa özenle bağladığım saçlarıma dokunduğunda ondan kaçındım. Bir yandan da "Yok, kalsın." demiştim cevap olarak.

"Hadi ama! Hem de bu akşam partiye gidiyoruz. Biraz kritik yaparız, kim ne giyecek, kiminle gelecek..."

Parti kelimesini duyunca beynimde yanan ampulü hissettim. Bir şey unuttuğumu biliyordum işte. İki haftadır bugünü bekliyordum ben.

one more hour ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin