10

9.9K 973 257
                                    

"Sen iyi misin?" derken üzerine sinmiş olan sigara kokusunu görmezden gelmeye çalışarak ona sokuldum. Taehyung koluyla belimi sardı ve "Niye sordun?" diye mırıldandı. Sesinden bile anlaşılıyordu, bugün hiç iyi değildi.

Hastaneden çıkalı iki hafta oluyordu ve Taehyung artık hastanede çalışmaya başladığı için okula gitmek benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Zaten iyice bunalmıştım. Son zamanlarda aniden kilo verip aldığım için vücudumun dengesi değişmişti. En iyisinin bu olduğunu düşünerek okulumu dondurmuştum.

"Kokudan rahatsız mı oldun?"

Kafamı iki yana sallayarak cevap verdim. Onu özlediğim için hastaneye gelmiştim. Neredeyse akşam oluyordu. Sanırım tüm gün ayakta kalıp oradan oraya gitmiş olmalıydı. Yorgun olması çok normaldi.

"Karnın aç mı? Yemek alıp eve gidelim ya da eve sipariş ederiz. Film de izleriz. Sonra birazcık, çok minik şarap içeriz belki."

Ben mutlu mutlu ona planlarımı anlatırken bir yandan da hastanenin otoparkına ilerliyorduk. Taehyung'un eli belimdeydi ve bu şekilde yürümek içimi ısıtıyordu.

Arabasına ulaştığımızda benim için kapımı açtı. "Aslında..." dediğinde duraksadım. "Yiyecek bir şeyler alıp seni eve bıraksam iyi olur. Gitmem gereken bir yer var."

"Beraber gidemez miyiz?"

"Hastaneden yeni çıktın sayılır. Uzun bir yola hazır değilsin bence."

"Ne kadar uzun?" diye sorarken bakışlarımı dışarıya çevirdim. Taehyung arabayı çalıştırdı. Park ettiği yerden çıkarken "Üç saat falan." demişti.

Bir şey söylemedim. Israr edersem beni yanında götürmeyi kabul edeceğine adım kadar emindim ancak ses tonuna bakılırsa bunu hiç istemiyordu. Onu zorlayacak halim yoktu. Taehyung zaten ikimiz için de en iyi şekilde karar verip öyle hareket eden bir insandı.

Yolun yarısındayken "Beni Yugyeom'u bırakır mısın?" dediğimde kafasını salladı. Güneş batmaya başladığı için gökyüzü kırmızı bir renge bürünmüştü.

Bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Durgundu. Sadece yola odaklanmıştı. Belki de başka şeyler düşünüyordu.

"Yarın sabah mı geleceksin?"

"İşim bittiği an geri döneceğim. Gece yarısı ya da sabaha karşı olabilir."

Bir şey söylemedim. Zaten onu bekleyeceğimi biliyordum. Taehyung gerekirse benden bir hafta uzaklaşsın, gözümü kırpmadan onu beklerdim ben.

Yugyeom'un evine ulaştığımızda arabayı durdurdu. Emniyet kemerini çözdüm ve kapıyı açmak üzereyken Taehyung'un ensemi kavramasıyla duraksadım. Ona dönmemi sağladı. Dudaklarımız birleştiğinde gözlerimi kapatıp hemen karşılık verdim yumuşak öpüşüne.

Geri çekildiğimde gözlerime bakarak tebessüm etti. Aynı şekilde gülümsedim. "Dikkatli git." dedikten sonra arabadan indim. Ben apartmana girene kadar orada bekledi. Kapıyı kapatırken arabanın uzaklaştığını duydum.

Yugyeom'un üçüncü kattaki evine ulaştığımda şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Sürpriz." diye mırıldandım sessizce.

"Haber vermeden gelince bir şey oldu sandım Jungkook. N'aber?"

"İyiyim. Sen?"

Ayakkabılarımı çıkarıp eve girdiğimde "Ben de iyiyim." derken montumu almak için elini uzatıyordu. Bana misafir muamelesi yapmasını sevmiyordum. Montumu kendim asabilirdim.

"Müsait miydin bilmiyorum ama Taehyung'un bir yere gitmesi gerekiyormuş. Ben de senin yanında durmak istedim. Evde sıkılıyorum."

"İyi yapmışsın yavrum. Ben her zaman müsaitim zaten."

one more hour ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin