20

8.6K 869 124
                                    

"Taehyung ben duşa gireceğim. Lia'yı uyutur musun?"

Odanın kapısından kafamı uzatarak içeri baktığımda kucağındaki bebeğimizi hafif hafif sallayan Taehyung'u görmek beni gülümsetti. "Uyudu bile." diye fısıldadı sessizce. Onu beşiğine yatırışını izledim.

Hastaneden çıkalı iki hafta oluyordu. Orada kaldığımız iki haftayı da içine katınca Dahlia bir aylık olmuştu. Tüm günümüzü onunla dolu dolu geçiriyorduk. Bazı akşamlar misafirlerimiz oluyordu. Artık çoğu kişi bize değil de Lia'ya geliyordu.

Sessiz olmaya özen göstererek odadan çıkmadan önce Taehyung'un bebek telsizini ayarladığını gördüm. Sanırım o da yatak odasına geçecekti.

Odamıza girdiğim an banyoya yöneldim. Kendimi çok iyi hissediyordum. Sanki Lia'yı kucağıma aldığım an hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başlamıştım. Kızım sağlıklı bir şekilde kucağımdaydı, Taehyung sağlıklı bir şekilde yanımdaydı. Başka ne isteyecektim ki?

"Uyuyacak mısın?" diye sordum kıyafet dolabına ilerlediğini görünce. Kafasını iki yana salladı.

"Biraz işim var. Çalışma odamdayım."

"Tamam. Kolay gelsin yakışıklı."

Ona havadan bir öpücük attığımda gülümsedi. Bebek telsizinin diğerini yanına alarak odadan çıktı. Ardından küveti suyla doldurdum ve vakit kaybetmeden kendimi sıcak suya bıraktım.

Duşumu alıp çıkmam neredeyse yarım saat sürmüştü. Altıma bir kareli pijama giydim ancak hava sıcak olduğundan üstüme bir şey giymedim. Taehyung'un yanına gitmeden önce alt kattaki mutfağa inip ikimize birer kadeh şarap koydum.

Doktorum alkol konusunda hafif şeyler tercih edeceksem sorun olmayacağını söylemişti. İçtikten yaklaşık üç saat sonra emzirebilirdim. Eğer Lia acıkırsa zaten önceden ayarlamış olduğum sütler vardı. Onlardan ısıtıp verebilirdim.

Odaya girdiğimde çalışma masasındaki Taehyung'un bakışları bana döndü. Anında gülümseyişi bana da bulaştı.

"Nasıl gidiyor?" diye mırıldandım tek elimdeki kadehi ona uzatırken. Teşekkür ederek aldı.

"İyi diyelim. Her zamanki şeyler işte."

Sandalyesini hafifçe geriye itip elini uyluğuna vurdu hafifçe. Yani beni davet etti kucağına. Birkaç adımda masanın diğer tarafına geçtim. Kadehimi elimden alıp masaya koyarken diğer eliyle kalçamı kavradı.

Tam da istediği gibi kucağına yerleştim. Üstümün çıplak oluşundan yararlanarak belimi ve sırtımı okşamaya başladı. Bir kedi gibi onun göğsüne sürtündüm. Burada oturmayı çok özlemiştim.

Kollarımı onun boynuna sarıp mis kokusunu içime çektim birkaç saniye. Başka hiçbir şeye ihtiyacım yoktu. Kızımız odasında uyuyor, sevgilim bana sarılıyor ve tenime öpücükler konduruyordu. Sonunda aylardır süren gerginliğim ve stresim tamamen uçup gitmişti işte.

Tüm bunlara değmişti.

"Baksana bana." diye fısıldadı kulağıma doğru. Hafifçe ger çekilip burnumu onun burnuna bastırdığımda ikimiz de güldük. Ancak o dudaklarını yalayarak bakışlarını benim dudaklarıma indirirken konuşmayı sürdürdü.

"Bence güzel bir tatili hak ettik."

Parmaklarımla ensesindeki saçları okşarken "Lia henüz çok küçük." diye mırıldandım. İstemediğimden değildi. Baş başa vakit geçirmek ikimize de çok iyi gelirdi, buna emindim ama kızımın sağlığı ve gelişimi bundan çok çok daha önemliydi.

one more hour ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin