Partileri severdim. Özellikle de tanıdığım insanların evindeysek ve istemediğim kişiler beni rahatsız etmiyorsa çok keyifli olurdum. Tabii bunlara ekstra olarak Taehyung'un varlığı ve onun kolunun altında olmam da harika bir etkendi otuz iki diş sırıtmam için.
Gelen geçen ikimize bakıyor, sohbet içinde olduğumuz arkadaş grubumuz bile tuhaf mimiklerini gizleyemiyordu bizden.
Böyle bir jest beklemediğimi söyleyemezdim. Yakın zamanda sohbet etmeyi, belki de bir kahve içme teklifi almayı bekliyordum ancak o bundan da ileri giderek bir partide beni yanına çekmiş, kolunu omzuma atarak yanında oturmamı sağlamıştı. Karşılaştığımız andaki göz kırpışından bahsetmek bile istemiyordum. O kısım kalbimi tamamen mahvetmişti.
"Jungkook da çok hırslı bu sene." Bana sırıtarak bakarken alaylı ses tonuyla konuşan Lalisa'ya gözlerimi devirdim. Ne zaman laf atacaklarını merak ediyordum tam da.
"Ortak derslerinizde Jungkook sınıf birincisi olsa sinirlenir miydin?"
Jimin'in hafif sarhoşluğun etkisiyle kızarmış yanaklarını ısırmak istiyordum. Kafasını eğerek arkadaşı olan alfaya bakması benim de bakışlarımı yanımdaki büyük bedene çevirmeme neden oldu. Feromonlarını bu kadar yakından hissetmek cennet gibiydi.
Taehyung umursamazca omuz silkti. "Birinci olmasını sağlarım. Bu noktada başarı takıntım işlemiyor."
Sırıttım. Saçma bir konuydu ama yine de beni heyecanlandırmıştı. İlgi duyduğum kişinin de bana karşı boş olmaması harika bir histi. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyordum.
"Geldim!"
Önümüzde duran masanın üzerine zıplayan Hoseok'a beraber hafifçe geriledim. Partinin sahibi olduğundan yaptığı hiçbir hareketi sorgulamıyordum. Elindeki içki şişesini sallamaya başladı.
"Cennette yedi dakika oynuyoruz. Hemen herkes yerini değiştirsin ve çember oluşturun. Hadi, kaldırın kıçınızı."
Hızlı bir hamleyle Taehyung'un kolunun altından çıktım ve tam da onun karşısına geçtim. Bu yaptığıma sırıttı ancak fazla istekli göründüğüm için biraz bakışlarımı kaçırmaya karar vermiştim.
Benim de yüzsüzlüğümün bir sınırı vardı. Şu ana kadar fazlasıyla aşmıştım o sınırı. Utanıyordum artık.
Birkaç kişi daha yerini değiştirdi. Ardından şişeyi çeviren ilk kişi ben oldum. Lalisa ve tanımadığım bir alfa arasında durdu. Hoseok onları bulunduğumuz odanın içindeki kapıya yönlendirdi. Kaşlarımı çatarak orada ne olduğuna baktım. Bir kıyafet odasıydı sanırım.
İkisi odaya girdikten sonra süre tuttuk. Yedi dakika geçene kadar da içki içip sohbet etmeye devam etmiştik.
Aslında bu oyunu daha önce de oynamıştım ama beraber yedi dakika geçirdiğim kişiyle yalnızca sohbet etmiştim. Herhangi bir şekilde yakınlaşma söz konusu olmamıştı. Fakat bu defa çok daha fazlasını istiyordum. İstediğime kavuşacaktım da. Hissediyordum.
Lalisa ve alfa döndüklerinde ikisi de sırıtıyordu ancak arkadaşımın dudaklarındaki kırmızı ruj hâlâ yerli yerinde olduğuna göre herhangi bir şey yaşanmamıştı.
Bu defa şişeyi Jimin çevirdi. Yutkunarak masada dönen cam şişeyi izledim. Döndü, döndü, döndü... Sonunda Taehyung ve benim aramda durdu. Tam da beklediğim gibi.
Jimin "Sihirli ellerim bir kez daha işe yaradı." derken diğerlerinden gelen tezahürata benzer sesleri duymazdaj geliyordum.
Taehyung ayağa kalktı. Ardından elini bana uzattı. Odada oyun oynadığımız kişiler dışında da birçok insan vardı ve artık tamamen bakışlar ikimizdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one more hour ✓
FanfictionKim Taehyung ve Jeon Jungkook beraber oldukları partinin ardından dikkatsizlikleri sonucu başlarına açtıkları belanın sorumluluğunu almak zorundalardı. |omegaverse| |alfatae&omegajeon| |mpreg|