24

5.9K 597 109
                                    

Kızım ile ilgilenemediğim için kendimi o kadar kötü hissediyordum ki bedenimi ele geçiren pişmanlık beni ikinci hamileliğim için çok erken olduğuna kolaylıkla ikna etmişti.

Kimse bana öyle hissettirmese de biliyordum. Lia daha iki yaşındaydı. Bu herhangi bir çocuk için küçük bir yaştı. Ne kadar Dahlia hızlı öğrenen bir bebek olsa da onun da kardeş sahibi olmasıyla kıskançlık içine girip girmeyeceğine emin olamıyordum. Bu defa Taehyung'un yardımına iki kat ihtiyacım olacaktı ve ben bundan da nefret ediyordum.

Onu meşgul etmek bambaşka bir suçluluk hissine sebep oluyordu. Defalarca kez bana öyle bir şey olnadığını anlatmasına rağmen böyle düşünmeden edemiyordum. Tek başıma bebek bakamayan beceriksiz omeganın tekiydim.

"Beğendin mi bebeğim?" diye mırıldandırken elimde tuttuğum peluş civcivi alan Lia küçük kollarıyla ona sarıldı. Bir yandan da "Yumuşacııık!" demişti.

Gülümseyerek onun yeni oyuncağıyla ilgilenmesini izledim. Taehyung'un evde olmadığı saatler içinde onunla yalnız vakit geçirmek ikimiz için de eğlence doluydu. Babası gelince genellikle onu dışarı çıkarıyordu. Eğer ben götürmediysem parka götürüyor ve günlük hava almasını sağlıyordu.

Dahlia da bunu çok seviyordu. Artık kurmaya çalıştığımız düzene alışmıştı. Günün belirli saatinde uyuyor, belirli saatinde boyama yapıyor ve iki günde bir banyo yapıyordu. Ona olabildiğince öğretici oyunlar gösteriyordum. Çoğunu da çok seviyordu. En sevdiği şey meyve ve sebze kartlarıyla oynamaktı.

Artık dört aylık hamileydim. İştahsız ve mide bulantısı dolu geçirdiğim süreç hâlâ tam anlamıyla sona ermiş değildi. Kokulara karşı çok hassastım. Ancak iştahım yavaş yavaş düzeliyordu. En azından canım bir şey çektiğinde kokusu midemi bulandırsa da yiyebiliyordum.

Taehyung beşinci aydan sonra hastaneye ara vereceğini söylemişti. Bunu ona bir kez daha yaşatmanın bana ne denli yük olduğunu bilmiyordu sanırım. Dün bu konu yüzünden neredeyse kavga ettiğimizi hatırladıkça ağlamak istiyordum.

Bana aldığı kararlara karışmamamı söylemişti. Benim iyiliğimi istediğini biliyordum fakat işine ara vermesine sebep olmak beni çok üzüyordu.

"Anni~" diyerek bana seslenen Lia'ya döndüm. Yere koyduğu kendi boyundaki civcivin üzerine uzanmıştı. Kıkırdayarak onun karnını gıdıklamaya başladım.

"Artık iki civciv oldu!"

"İki cikcik!"

Mis kokulu tenine öpücükler bırakıp yanımda dahi olsa ona duyduğum özlemimi gidermeye çalıştım. Dahlia benim bir tanemdi. Zor geçirdiğim hamileliğim sürecinde defalarca kez onu kaybetme noktasına gelmiştim ve tüm zorluklara rağmen kızımı kollarıma almıştım. O benim mucizemdi. Hayata tutunma sebebimdi.

Lia bir şarkı söylemeye başladığında kısık bir sesle ona eşlik ederek söylemesi için teşvik ettim. Evin içinde koşuşturup çeşitli dans hareketlerini sergilemeye başladı.

Bu ufak gösteri kapı zili çalana kadar devam etti. Babasının geldiğini bilen kızım heyecanla kapıya doğru koştuğunda bana düşen görev onun arkasından ilerlemekti.

Boyu kapı kulbuna yetiştiği için önlem amaçlı çoğu zaman bu kapıyı kilitli tutuyorduk. Bahçe kapısı kapalı olsa da Lia kendi başına dışarı çıkmaya alışmamalıydı.

Kapının kilidini açtığımda Lia heyecanla kollarını kaldırdı. Taehyung görüş açıma girerken gülümsedim. İçeri adımını attığı an eğilip tek koluyla kızımızı kucağına aldı ve diğer kolunu bedenime sararak beni kendine yaklaştırdı.

one more hour ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin