Güzeller güzeli kızım rahmime düştüğü ilk an onu tüm içtenliğimle kabul etmem ve her şeyimi ona adamaya dair sözler vermem yalnızca birkaç gün sürmüştü. Hayatımda ilk defa birisini bu denli korumak ve sevmek istiyordum. Onu kucağıma alacağım günü düşündüğüm her an içime tuhaf bir sıcaklık yayılıyordu. Hem kurdumun annelik iç güdüsü hem de Taehyung'un mükemmel bir baba olacağına dair hiçbir endişem olmaması da bunun kanıtıydı.
Şimdi ikisini izlerken her şeyin farkına varıyordum. Uzun zamandır hiçbir şey düşünmüyordum ve aniden beynime bu anılar dolunca duygulanmıştım.
Taehyung geçen yıl sahiplendiğimiz Bam ve Lia ile evin bahçesinde koşuştururken öyle sevimli bir görüntü oluşuyordu ki... İstemsizce dolan gözlerimi çabucak sildim. İkisine de böyle görünmek istemezdim.
Dahlia neredeyse iki yaşındaydı. Yürümeyi öğrenmek onun için çok zor olsa da artık koşmayı bile başarıyordu. Bizimle tuhaf bir iletişim şekli vardı. Bazı kelimeleri tam anlamıyla söyleyebiliyordu. Şarkı söylemeye bayılıyordu. Günün en sevdiği saati dans ettiğimiz saatti.
Onunla olabildiğince çok vakit geçirmeye çalışıyorduk. Üniversiteyi bitirme fikrinden vazgeçmiştim çünkü Dahlia'yı herhangi bir bakıcıya emanet edebileceğimi sanmıyordum. Kızımın benim için ne kadar hassas ve önemli olduğunu kimse bilemezdi. Tahmin bile edemezlerdi.
Taehyung özel bir hastanede doktorluk yapıyordu. Onu çok seven profesör öğretmenlerinden biri mezun olur olmaz ona iş teklifinde bulunmuştu.
"Biz çooook susadık!"
"Şu!"
Kucağında kızımızla beraber bana doğru gelen alfaya gülümseyerek baktım. Onlara hazırladığım serin meyve suyunu vermek için bahçeye çıkmıştım zaten.
Sürahideki meyve suyunu bardaklara doldurdum. Taehyung Lia'yı masaya oturttu ve uzanıp bana kocaman bir öpücük veren kızım ona uzattığım kırmızı bardağını tuttu tombul elleriyle.
Alfam eğilip onun görmemesini fırsat bilerek dudaklarımızı birleştirdi. Gözlerimi kapatıp sımsıcak öpücüğün tadını çıkardım birkaç saniye.
Lia bizi çok kıskanıyordu. Özellikle Taehyung'u paylaşma konusunda çok bencil bir bebekti ve bizi öpüşürken ya da sarılırken görünce hemen ayırma çabası içine giriyordu. Birkaç defa o parmaklarla saçlarıma yapıştığında artık yanımızda o varken kocama yaklaşmaya korkar olmuştum.
Dudaklarımdan ayrılan Taehyung burnumun ucuna da bir öpücük bıraktı. "Dün gece hiç uyumadın sanki?" dediğinde hafifçe kafamı salladım onaylar anlamda.
"Biraz karnım ağrıdı. Kızgınlığımız yaklaşıyor."
Kaşlarını kaldırıp indirerek "Doğru." deyişini duydum. Büyük yudumlarla meyve suyunu içip bitiren Lia bir bardak daha istediğini belli etmek için boş bardağını bana uzattı.
Ona biraz daha meyve suyu verdim. Giydiği beyaz elbise az önceki koşuşturmalı oyun yüzünden lekelerle kaplanmıştı. Şimdi buna bir de meyve suyu damlaları ekleniyordu.
"Kim bu akşam Jim ve Joon ile kalmak ister bakalım?"
Bardağını tamamen unutup iki elini birden kaldıran Dahlia "Baba!" demeye başladığında kıkırdadım. Taehyung onu nasıl kandıracağını çok iyi biliyordu. Kızımız Namjoon ve Jimin'e çok düşkündü. İkilinin yanı sıra Yugyeom ve Lalisa ile de vakit geçirmeyi çok seviyordu çünkü ona sürekli oyuncak ve abur cubur alıyor, yaramazlık yapmasına da izin veriyorlardı.
Taehyung Lia'yı kucağına alıp onun yanaklarını öptükten sonra bana da havadan bir öpücük atıp arka bahçe kapısından eve girdi. Onun için bir çanta hazırlamaya gittiklerini biliyordum. Sormama gerek bile yoktu. Lia bir yaşını geçtikten sonra kızgınlıklarımızı ertelemeye daha fazla dayanamayacak hâle gelmiştik. Bu nedenle arkadaşlarımızdan yardım istiyor ve bir geceliğine de olsa yalnız kalıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one more hour ✓
FanfictionKim Taehyung ve Jeon Jungkook beraber oldukları partinin ardından dikkatsizlikleri sonucu başlarına açtıkları belanın sorumluluğunu almak zorundalardı. |omegaverse| |alfatae&omegajeon| |mpreg|