18. Bölüm

2.3K 106 9
                                    

Boynuma değen şeyle rahatsız olarak diğer tarafa döndüm. Bu sefer de ellerimde iğne batar gibi bir his vardı. Oflayarak gözümü açtım ve ellerime baktım. Lan harbiden iğne! Arkamdan kafasını uzatan abimi görmemle saçına yapıştım.
- Ahhh! Lan bıraksana!
- Bok bırakırım! Uyurken elime toplu iğne sokmak ne lan?!
- T-tamam bırak valla açıklayacağım.
- Seni kim alıcak elimden abi?!
- Eben. Ahhh!
- Hâlâ konuşuyor salak!
- Bensiz mi?

Kapıdan bize bakan Efe partiyi kaçırdığı için mutsuzdu.
- Lan Efe alsana şunu saçlarımdan!
- Yoo. Ben kahvaltıya iniyorum.
- Vay it.
- İt deme lan kardeşime!
- Sen abinle nasıl konuşuyorsun lan?!
- Ortada abi göremiyorum. Zira beş yaşında gibisin de!
- Tamam hadi bırak saçımı söz çıkıcam odadan.

Sanki demin saçını yolan ben değilmişim gibi sakince bıraktım saçlarını. Kapıdan çıkarken dil çıkarmış ve sonra kaçmıştı. Gerizekalı.

Elimin haline bak ya! İtinayla toplu iğneyi derime geçirerek derimi kaldırmıştı. Bok beyinli!

Sinirle elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Mutfağa girmemle abimle aramızda sessiz bir bakışma oldu. Ona bakarak oturdum yerime.
- Noldu yine sabah sabah?
- Ne olucak? Senin bu salak oğlun her yerimi deşti anne.
- Nolur biraz daha abart.
- Sen hâlâ konuşuyor musun?!
- Emre bir gün fena dayak yiyeceksin benden. Kızımla uğraşma diye kaç kez söyleceğim?!
- Kızın da saçımı yoldu baba.
- Gerizekalı! Sen iğneyle deşince yanağını mı öpseydim?!
- Evet.

Ellerimi kaldırarak dua etmeye başladım.
- Allah'ım sen abime akıl fikir, bana da bolca sabır ver. Aminn.
- Allah'ım sen benim evlatlarımın beyin yaşlarının bir an önce büyümesini nasip et. Aminn.

Üçümüz de anneme hayretle bakıyorduk. Babamsa bıyık altından gülüyordu.
- Gücendim, darıldım anam kadın.
- Kes sesini Eylül!
- Peki.
- Noldu kız korktun mu?
- De siktir lo.

Yediğim cimcikle anneme döndüm. Dönmez olaydım. Kadın resmen gözleriyle cenaze namazımı kıldırdı lan. Sela sesini duyuyor musunuz?
- İkiniz de sessizce kahvaltınızı yapıyorsunuz hemen. Bir gün ya, sadece bir gün. Sakince kahvaltı edemeyecek miyim ben?!
- Sakin ol hanım. Boşver sen bunları.
- Baba çocuklarına bak dikkatini çekerim kendi çocuklarına bunlar dediğinin farkında mısın acaba? Hele ki bana?!
- Prensesim kahvaltını yap. Yoksa anneni tutamam.
- Tamam baba tamam biz sustuk. Değil mi kardeşim?

Az önce korktun mu diyerek dalga geçen buydu değiş mi? Abime tip tip bakıp kahvaltıma döndüm.
- Kızım o parmağındaki ne öyle?
- Yüzük baba.
- Hmm. Güzel değil o ya çıkar sen onu. Ben sana daha güzellerini alırım.
- Hıhı tamam yakışıklım.
- Beni geçiştirme prensesim.
- Ne diyim babacım?
- Bana değil Yağız'a de. Yüzüğü beğenmedim ayrılalım de. Ahh! Hanım napıyorsun ya?
- Sen de düzgün konuş Mehmet.
- Napayım? İş ciddiye binince vazgeçtim ben.
- Hayatım seni evlendirmiyoruz zaten.
- Kızımı da evlendirmiyorum.
- SİZ BENİM SABRIMI MI SINIYORSUNUZ SABAH SABAH?!
- Y-yok canım karım. Aaa bak beni Sinan çağırmıştı. Hadi gidiyorum ben.

Babam hızla kalkıp giderken bana döndü.
- Bak hâlâ geç değil kızım.
- MEHMETTT!
- Gittim been.

Babam koşarak çıkarken arkasından kahkahalarla gülüyorduk. Kesinlikle normal bir aile değildik.

~~~~~
- Abla bugün bir şeyler mi yapsak ya?
- Üzgünüm yanak çocuk kızlara sözüm var. Birazdan Aslı ablan gelicek.
- Of ya. Ablamı özledim ben.
- Oy oy ablan yesin seni.

Yanaklarını sıkarken zorlukla kurtuldu elimden.
- Vazgeçtim. O kadar da özlememişim meğer.
- Vay dingil vaay.
- Neyse abla bari Mert'i ariyim de onunla çıkalım.
- Aman git.

Sen Gülümse Ben Severim ( Bir Mahalle Hikayesi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin