- Böyle bir şeyi nasıl saklarsın Eylül?!
- B-baba-
- Şimdi değil! Şimdi değil, en başta konuşacaktın Eylül. En başta paylaşacaktın derdini babanla!
- Baba g-gerçekten anlatacaktım.
- Ne zaman Eylül? Ne zaman?!Elini kalbine götürmesiyle korktuğumun tam olarak şuanda başıma geldiğini anladım. Kalktığı yatağa geri yığılırken yanına koştum.
- Baba! Baba nolur kendine gel. Baba nolursun.Hıçkırıklarım arasından babamı uyandırmaya çalışıyordum. Böyle olmayacağına karar verince koşarak karşı daireye gittim. Kapıyı açan yengem halimi görünce daha ne olduğunu bilmeden telaşlanmıştı.
- Yavrum noldu sana?
- Y-yenge babam...
- Noldu kızım babana?!
- Yenge b-babam yığıldı k-kaldı.Annemler de sesi duymuş ve kapıya gelmişlerdi. Dediklerimi duyan eve koşuyordu. Sonrası mı? Sonrası yoktu benim için. Babamı öyle gördükten sonrası yoktu bende. Ambulansın gelmesi, babamın evden çıkarılması ve hastaneye gelişimiz. Hepsi birer kabusun parçası gibiydi. Kaç saat geçti bilmiyorum. Abimler, Yağızlar ne ara geldiler? Annem bir köşede ağlarken dayanamamış ve bayılmıştı. Yengemler onun yanındayken kızlar benimle kalmışlardı.
- Kuzum nolur ağlama artık.
- Evet bak baban sapasağlam çıkacak. Böyle mi görsün seni?
- Aslı haklı. Hadi canım.Kızlar tek tek cümleler sıralarken hiçbirini algılayamıyordum.
- Eylül.Koridorun başından gelen sesle kalkarak Emre abime sarıldım. Şimdi daha rahat ağlıyordum.
- Güzelim benim.
- Abi gözümün önünde yığıldı kaldı. Benim yüzümden b-bir şey olursa-
- Şşşt sakın Eylül. Hiçbir şey olmayacak.
- Emir abim nerde?Gözlerini kaçırmasıyla anladım ki artık Emir abim de biliyordu. O da mı çok kızmıştı bana? Abim yönlendirerek kalktığım sandalyeye geri oturttu. İşte şimdi bir ölüden farkım yoktu.
- Abicim yapma böyle.
- Ne yapmıyım abi sen söyle?! Babam benim yüzümden hastanede. Emir abim nasıl kızmışsa artık buraya bile gelmedi. Ne yapmamı bekliyorsun?!Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Abim de önümden kalkarak anneme bakacağını söyleyip gitmişti.
Kaldık mı yine biz bize? Hah! Çok güzel. Bir iç ses eksikti başımda!~~~~~~~
Aradan geçen zaman sonrası babamın iyi olduğu söylenerek odaya alınmıştı. Herkes rahatlarken ben asıl şimdi ne yapacağımı düşünüyordum.
- Eylül hadi.
- Ben gelmesem abi.
- Ne demek gelmesem? Geleceksin tabi ki de. Babamı bilmiyormuş gibi konuşma. Kızım nerde diye yıkar şimdi ortalığı.Sonunu zoraki bir gülümseme ile tamamlamıştı. O da biliyordu durumun bu sefer böyle olmadığını. Yine de abimin zoruyla girdim odaya. Çok şükür ki iyiydi babam. Gözleri bana kayınca gördüm bana olan kırgınlığını.
- Emre söyle eve gitsin.
- Ba-
- Emre eve gitsin dedim!Abim yine konuşacakken durdurup çıktım odadan. Koridorda gözümdeki yaşlarla beraber hızla ilerlerken Yağız da arkamdan sesleniyordu. Durmayarak devam ettim. Hastane çıkışında yetişerek kolumdan tuttu. Bunu yapması yetmişti. Yüzümü göğsüne gizleyerek doyasıya ağladım.
- Çok kırgın bana Yağız.
- Şuan kırgın olabilir fakat olay çok taze olduğu için. Eminim sana dayanamaz.
- Babamı ilk kez böyle görüyorum ben. Affetmeyecek beni.
- Biricik kızına dayanamaz ki.
- Abim de çok kırgın kesin.
- O da affedecek.
- Affetsinler. Yoksa dayanamam.Kollarını belime sarmış ve bir süre daha böyle kalmıştık.
ASLI
Odadan çıkan Eylül'ün ardından hepimiz üzüntüyle bakmıştık. Güzel arkadaşımın bir türlü yüzü gülmemişti.
- Mehmet ağır olmadı mı?
- Ne ağırı Sinem?! Kızım bunca zaman neler yaşamış da haberim yok. Babası değil miyim ben bu kızın?!
- Yine de-
- Daha fazla konuşup da kalbini kırmak istemiyorum Sinem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gülümse Ben Severim ( Bir Mahalle Hikayesi )
Chick-Lit( Wattpad'de bu isimle yayımlanan ilk kitaptır. ) Seviyordu usulca, kimseye belli etmeden. Alışmıştı artık onun kendisinden hep bir adım uzakta olmasına. Hayat bu, geçiyordu nasılsa. Belki unuturdu kalbi zamanla. Belki de her şey bitti derken kader...