Sabah yine mal gibi erkenden kalkmıştım. Aileme bir hayır işlemek amacıyla mutfağa inip kahvaltı hazırlamaya başladım. Bugün dersim yoktu. Keşke olsaydı diyorum çünkü bugün altın günü vardı. Hem de Melek teyzelerde. Resmen yeni gelin havalarına girmiştim. Ay komşular bunlar da mı gelecekti başıma. Yeni gelin ne Allah aşkına?
Saat gerçekten de çok erken olduğu için kahvaltıya börek yapmaya karar verdim. Çay suyunu koyup böreği yapmaya başladım.
- Günaydın babasının prensesi.
- Günaydın babacım.Saçımdan öpüp sandalyeye oturdu.
- Sabah sabah hayırdır?
- Uyku tutmadı. Ben de kahvaltıya börek yapayım dedim.
- Yağız geliyor diye değil yani?
- Yağız mı geliyor?
- Haberin yok mu kızım?
- Yoo.
- Dün akşam söyledi bana.Vay anasını bakışlarımı atarak börekle olan işimi bitirdim. Kaleyi içten fethetmiş kalleş. Babamla dün akşam her ne konuştuysa, babam bu konu hakkında tek kelime etmemişti. Korkmalı mıyım?
Son hazırlıkları da yaparken annem geldi.
- Günaydın ana kraliçem.
- Günaydın kızım. Hadi sen git üzerini değiştir. Gerisini ben hallederim.
- Ayol bir şey mi kaldı geriye? İşini biliyon sen hee.
- Eylüül.
- Ben üzerimi değiştirmeye gideyim.Annemin yanağını hızla öperek odama çıktım. Normalde pijamalarımla dururdum sonuçta Yağız beni böyle görmeye alışık fakat börek yaptığım için değiştirmeliydim.
Hızlıca rahat bir takım giyip aşağıya indim. Salona girmek üzere olan abime arkadan atladım.
- Taşı beni pikaçuu.
- Ağzına sıçtırtma da in tepemden Eylül.
- Al al ğırdın.Trip moduyla sırtından inip Efe'nin yanına oturdum.
- Günaydın yanak çocuk.
- Günaydın abla.
- Baba abim yengemi ne zaman bırakırmış?
- İşe gitmeden bırakır herhalde.Kafa sallayıp Efe'nin yanağıyla oynamaya başladım. Çocuk artık sesini dahi çıkarmıyordu. Bazen üzülüyorum bu çocuğa hee. Ama napalım ablası bir yanak hastası.
Çalan kapıya bakmak için ayaklandım. Kapıyı açtığımda karşımda Mert ve Yağız vardı.
- Hoş geldiniz.
- Hoş bulduk yenge.
- Mert sen her yenge dediğinde ağzının ortasına çarpasım geliyor. Yaşlı hissediyorum ya.
- Merak etme Eylül abla fıstık gibisin.Yağız kafasına vurunca gülerek içeriye girdi.
- Hoş geldin.
- Kapıyı güzelim açmış. Nasıl hoş bulmam?Saçlarım arasına öpücük kondururken içeriye girmişti.
- Neden geleceğinizi haber vermedin?
- Akşam babana söyledim. Sana söyler diye düşünmüştüm.
- Börek yaparken gelip Yağız için mi yapıyorsun demek haber vermekse eğer evet haber verdi.
- Börek mi yaptın?
- Evet. On parmağımda on marifet maşallah.
- Neye yarar bir parmağında yüzüğümüz olmadıkça.
- Yağız sabah sabah iyi misin sen?
- Evlenelim mi?
- Tövbe estağfurullah. Noluyo be?!
- Sabah yüzünü görünce evlenesim geldi. Ne güzel olur her sabah güne seninle aymak. Neyse birtanem, her şeyin bir zamanı var. Önce okulun bitecek.
- Yağız az önce kendin çalıp kendin oynadığının farkında mısın canım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gülümse Ben Severim ( Bir Mahalle Hikayesi )
Literatura Feminina( Wattpad'de bu isimle yayımlanan ilk kitaptır. ) Seviyordu usulca, kimseye belli etmeden. Alışmıştı artık onun kendisinden hep bir adım uzakta olmasına. Hayat bu, geçiyordu nasılsa. Belki unuturdu kalbi zamanla. Belki de her şey bitti derken kader...