19. Bölüm

2K 100 8
                                    

Abimin Büşra ile barışması üzerine bu akşam bize tanışmaya geliyordu. Ayol ben bile heyecanlıydım. Allah'tan ben Melek teyzeleri zaten tanıyordum da bizim tanışma gibi bir sorunumuz olmamıştı.

Uzun zaman sonra pantolonlu bir kombin yapıp giymiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun zaman sonra pantolonlu bir kombin yapıp giymiştim. Hızlıca hazırlığımı tamamlayıp aşağıya indim. Yengem iyice şişmiş karnıyla Burak'a yemek yedirmeye çalışıyordu.
- Anne doydum ben doydum.
- Ne yedin de doydun oğlum?
- Biy tabak çoyba içiydi ya babaannem.
- Onu ne zaman içtin sen ya?
- Öylen içtim anne.
- Burak! Çıldırtma beni. Kalkmış kaç saat önce yediği yemeği söylüyor sıpa. Bu tabak bitecek hemen.
- Ama annişiim.
- Bitiyor dedim.
- Tamam ya.

Burak yenilgiyle yemeğini yemeye başladı. Biz de yengemle salona geçtik. Biraz sonra kapı çalmıştı ve abimle yeni yengem gelmişti. Kapıyı açtığımda önce abimi sonra da bir afeti devran gördüm. Abin sevgilisi olsun diye para mı verdi kız buna? Olabilir. Yoksa bu kız bizim davara nasıl baksın? Tamam yani şimdi hakkını yemeyelim abim de taşgillerden olabilir. Ama bu davar olduğu gerçeğini değiştirmez.
- Hoş geldiniz.
- Hoş bulduk.
- Ay oğlum kaldınız kapıda gelsenize.

Annemin lafıyla abimler içeriye girmişlerdi. Tam kapıyı kapatacakken karşı kapı açıldı. Selin, Selim ve Kerem abim kapıdaydı.
- Kız cadı canlı yayın açsana.
- Oldu Kerem abi.
- Olur tabi.
- Ya bi git işine.
- Tamam canlı yayın açma ama gelişmeleri anlat Eylül.
- Tamam civciv tamam.
- Yalnız kız taş.
- Dime dime?
- Emre abim nerden bulmuş bunu?
- Dünya ahiret yengem olan hakkında düzgün konuş Selim.
- Peki cadı.
- Abisi kılıklı muşmula surat.

Kapıyı kapatarak ben de salona geçtim. Annem, yengem ve yeni yengem çoktan sohbet etmeye başlamışlardı bile. Yok artık! Ne ara? Yengemin yanına oturarak ben de sohbete dahil oldum.
- Demek öğretmensin güzel kızım.
- Evet efendim. Anaokulu öğretmeniyim.
- Ay seneye inşallah meslektaş oluyoruz o zaman.
- Yaa ne güzel.
- Kaç yaşındasın kızım?
- 24.
- Maşallah maşallah.
- Anne kızı sıkmasan mı acaba?
- Sen sus Eylül.
- Peki.
- Aaaa amcamın gelini gelmiiiş.

Odaya bildiğiniz dalan Burak ve ardından Efe gelmişti. Bana gelmesiyle kucağıma aldım yakışıklımı.
- Meyhaba amcamın gelini. Ben Buyak.
- Merhaba Burak. Ben de Büşra.
- Ayyy hala duydun mu onun da adı b ile başlıyo.
- Evet canım duydum.
- Hala yanlış anlama ama o da çok güzelmiş.
- Sorma sorma hâlâ nasıl abimin sevgilisi anlamış değilim.
- Eylül seni duyabiliyorum.
- Aaaa abi sen de mi buradaydın?

Bizi bilen aile üyelerim yine bunlar olmamış bakışları atarken Büşra abla yenge alttan alttan gülüyordu.
- Eylül hadi sofrayı hazırla kızım. Efe ablana yardım et.
- Tamam anne.

Efe ile mutfağa girip masaya götürülecekleri hazırladık. Sonra birlikte salondaki masaya taşıdık. Yengemler yardım etmek istese de annem ikisine de izin vermemişti. Kadın resmen ben bunları niye yetiştirdim yapsınlar dedi ya! Bu kadar gelinci bir kaynana dünyada yok bence. Melek teyze annecim aynı performansı senden de bekliyoruz.
- Sofra hazır. Buyrun.
- Anne ben oyun oynamaya gidiyoyum.
- Tamam oğlum. Fazla dağıtma halanın odasını.
- Tamaam.

Sen Gülümse Ben Severim ( Bir Mahalle Hikayesi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin