24. Bölüm

1.8K 88 7
                                    

Zaman hızla akıyordu. Elif ablalarla olan yemeğimizin üzerinden aylar geçmişti. Selim ve Merve'nin, abim ve Büşra ablanın nişanlarını yapmıştık. Furkan bu süreçte Selin'in ailesi ile tanışmaya gelmişti. Amcam bir süre Selin'e çocuk gibi trip atsa da sonunda Furkan'ı beğendiğini itiraf etmişti. Şimdi ise biz mezun olmuştuk. Evet, sonunda bir anaokulu öğretmeniydim! Mutluluğum tarifsizdi. Bu akşam ise bizim mezun oluşumuzun şerefine gençler olarak takılacaktık. Sahile gidip piknik yapacaktık. Sabaha karşı da dönmeyi planlıyorduk.
- Abla hadi ya! Hâlâ hazır değil misin?
- Geliyoruum.

Aynada kendime son bir kez bakıp aşağıya indim.

Abimler hazır bir şekilde beni bekliyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Abimler hazır bir şekilde beni bekliyorlardı. Büşra yengem de buradaydı. Abim sabah alıp gelmişti ve birlikte kahvaltı yapmıştık. Biz kapıdan çıkarken annem yine klasik konuşmalarını yapıyordu.
- Aman dikkat edin yavrum.
- Ya aney tamam. Çocuk muyuz biz?
- Bana bak Emre döverim seni.

Emre abim arkasına bakmadan kaçarken biz de peşinden aşağıya inmiştik. Selinler zaten aşağıda bizi bekliyorlardı. Her zaman ki gibi en sona biz kalmıştık. Hayır asla benim on saate hazırlanmamdan kaynaklı değil!
- Kanka hiç gelmeseydiniz ya.
- Eylül hanım hadi cevap ver kankana ve bekleyen diğer herkese.
- Napiyim canım güzel olmak kolay değil.
- Ben ikna oldum.

Doğru tarafı seçen Mert'e öpücük attım. Attığım gibi de ağzıma vuruldu. Baktığımda ne ara yanıma geldiğini bilmediğim Yağız'dı.
- İlla Mert'i bu dünyadan silmemi mi istiyorsun güzelim?
- Öpücük atan yengem. Niye beni siliyorsun ya?!
- Ona kıyamam ama sana kıyarım.
- Vay anası-
- Kaybol Mert!
- Ben arabadayııım.

Koşarak arabaya gitmişti. Tabi arkasından da Efe. Biz de daha fazla oyalanmayıp binmiştik arabalara. Mert ve Efe bizim arabadaydı. Muhtemel yolculuk gözünüzde canlanmıştır diye düşünüyorum.
- Enişte sana bir tavsiye vereyim. Ablamla bir yere gideceğinizde ona dört saat falan önceden haber ver. Anca yetişir.
- Onco yotoşor. Hahaha çok komik gerizekalı.

Üçü de kahkaha atarken sinirlerim iyice bozulmuştu.
- Ben seni nikâh masasında terk edeyim de sen gör Yağız.
- Kesin lan gülmeyi! Üzmeyin benim güzelimi.
- Hıı yemezler bayım.
- Hiç mi?
- Hiç.
- E madem öyle gülün o zaman.

Zaten hiç kesmedikleri gülmelerine devam ederlerken Yağız da yeniden gülmüştü. Çok rica ediyorum beni bir daha bunlarla aynı arabaya koymayın!

Sonunda geldiğimizde kendimi arabadan bildiğiniz attım. Arabada uyuyan Burak belli ki uyanmış ve şuan bana doğru koşuyordu.
- Halaaa.
- Yakışıklıım.

Kucağıma atlamasıyla biraz zor tutmuştum. Neyse ki kazasız belasız kucağıma almıştım.
- Ben seni çok özledim.
- Ben de özledim kuzum. Naptın bakalım bensiz?
- Napiyim Yavza ile uğyaştım. Süyekli ağlıyo. Başım ağyıdı hala.
- Bak sen şu cadıya.
- Dime aynı halası.
- Abii!
- Efendim cadı.

Sen Gülümse Ben Severim ( Bir Mahalle Hikayesi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin