"Ben gidiyorum ve Melek'e dört ay sen bakacaksın." Selin'in ettiği birkaç kelimenin ardından yıllar sonra aynı hikâyenin kapağı yeniden aralandı. Alp, Selin ve Melek'i yeni bir hayat bekliyordu bundan böyle. Büyük sözler etmek kolaydı ya da kırıcı h...
Oy verip yorum bırakmayı ihmal etmezseniz sevinirim.
Okuyan herkese teşekkürler, bölümleri olabildiğince hızlı yazmaya çalışacağım bundan sonra görüşmek üzere.
Sizi seviyorum. 🫶🏻
Tekrar iyi okumalar. ❤️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Alp'in beni yeniden kazanması gibi bir durum asla olamaz." Dedim kati bir ses tonuyla. Bunu kendime saygısızlık sayardım bir kere. Sarp'ın sözü canımı yakmıştı. Alp böyle bir şeyi düşünmüş olsa bile - ki asla öyle bir durum yok - ben fırsat vermezdim zaten.
"Peki o zaman... Sen Londra'ya dönmeden seninle baş başa yemek yemek istiyorum Selin. Orada seninle konuşmak istediğim bir mevzu var." İç çektim kesinlikle bana ettiği evlenme teklifini yineleyecekti tıpkı annemin dediği gibi. Onun bu teklifini nereye kadar yok sayacaktım ki? Düşüneceğim demiştim demesine ama adam benden nereye kadar sessiz bir şekilde yanıt beklemeye devam edecekti?
"Tamam o zaman ama yarın gündüz akşama uçağım var." Dediğimde iç çekip bana yaklaştı ve sarıldı.
"Sayende veda etmekten çok daha nefret eder bir hal aldım Selin." Bende pek hazzetmezdim vedalardan ama hayat ne yazık ki vedalarla doluydu ve insan bu vedalarla yüzleşmek zorunda kalıyordu.
"En çok ben nefret ediyorum. Tüm sevdiklerimi ardımda bırakıp gidiyorum." Dedim kollarımı onun beline sararken. Sarp saçıma öpücük kondurduğunda devam ettim konuşmaya.
"En çok da burnumda Melek tütüyor. Ben yokken sana ve Aydan'a emanet o tamam mı?",
"Merak etme ben ara ara gider kontrol ederim. Hatta ara sıra birlikte bir şeyler yaparız Melek ile." Gülümsedim. Melek'ten hiçbir zaman ilgisini esirgemiyordu ve bu işe benim prensesim son derece mutlu oluyordu. Böyle düşününce sadece Melek için bile kabul edebilirdim aslında Sarp'ın bana yaptığı evlenme teklifini. Kızıma huzurlu, güzel bir ortam verebilirdim hem bu şekilde. Koltukta yan yana oturmuş sohbet ederken bir yandan da elimizdeki şarap kadehlerinden birkaç yudum alıyorduk. Bir pakette cips açmayı ihmal etmemiştim yanında. Sarp kolunu omzuma attıktan sonra televizyonu açıp gözlerini bana çevirdi.
"Bir film izlemeye ne dersin hayatım?" Gözlerimi kırparak onay verdim Sarp'a. Uzun zamandır beraber bir şeyler yapıyor sayılmazdık.
"Mutlaka bir film vardır.",
"İnternetten açalım istersen." Dedikten sonra bir tane cips alıp ağzıma attım. Sarp'ta bu sırada gereken ayarlamayı yaparak güzel, romantik bir film açmıştı.
"Bu filmi bence seveceksin." Dedi sanırım daha önce izlemişti. Gözlerimi kısarak ona baktığımda dudaklarını ıslatıp konuşmaya koyuldu.
"Eski karımla izlemiştik" sözünü duyduğumda kadehten içtiğim şarabı püskürtmek üzereydim. Eski karım? Sarp bana daha önce evli olduğundan falan bahsetmemişti. Kaşlarımı çatmış kendimi toparlamaya çalışırken kahkaha atmaya başladığında bana şaka yaptığını anladım.
