"Ben gidiyorum ve Melek'e dört ay sen bakacaksın." Selin'in ettiği birkaç kelimenin ardından yıllar sonra aynı hikâyenin kapağı yeniden aralandı. Alp, Selin ve Melek'i yeni bir hayat bekliyordu bundan böyle. Büyük sözler etmek kolaydı ya da kırıcı h...
Aniden ilham gelince yazıverdim bölümü. Umarım severek okursunuz. :)
Keyifli okumalar. ♥️
Oy verip yorum bırakmayı ihmal etmek yok ona göre. 🤪
Görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaçmak istediğim o görüntünün tam da ortasında, odak noktasındaydım şimdi! Annem gözlerini bir bende birde Alp'te gezdirirken gözlerinden adeta ateşler fışkırıyor gibiydi. Birkaç saniye sonra derin bir nefes aldı ve dudaklarını ıslattı. Ardından bana doğru bir iki adım atıp kulağıma eğildi. "Bu kımıl zararlısının burada ne işi var ha? Üstelik yarı çıplak!"
Annem... Ah içindeki o öfkeyi hala diri tutmaya devam eden kadın şimdi bu halde kapıda karşılanınca verdiği tepki bundan daha az olacak değil herhalde! Alp tişörtünü nasıl giydiğini dahi bilemeden giydikten sonra konuşmaya başladı. "Şey bana müsaade o zaman!",
"İsabet olur." Annemin elaya çalan gözlerinden ateşler çıkarken Alp yutkunup başını salladı. Melek'i kucağına alıp yanaklarından öptü. "Görüşürüz prenses.",
"Ya baba gitme." Alp onu bir kere daha öptükten sonra kucağından yere indirdi. Peşinden de el sallayıp çıktı gitti. Onun apar topar nasıl çıktığını dahi bilemediği anlarda Melek ise babasının gitmesinden dolayı çok mutsuzdu.
"Anneanneye sarılmak yok mu?" Diyerek kollarını kızıma doğru açtı annem. Küçüğüm normalde anneannesine çok düşkündü ve onun geleceği zamanları dört gözle beklerdi ancak şimdi küsmüştü. Dudaklarını büküp küskün bir şekilde omzunu silkti Melek.
"Ama ben senin için geldim." Bir kere daha omzunu silktikten sonra homurdandı. "Gelmeseydin.",
"Üzülürüm ama." Dedikten sonra belindeki fıtığa gram aldırış etmeden Melek'i kucağına aldı annem. Banada "az önce ki konuyu seninle daha sonra çok uzun konuşacağız" demeden edemedi. Sesindeki tondan cinlerinin hala tepesinde olduğunu anlayabiliyordum. Hep beraber içeriye geçerken bende annemin bavulunu aldım.
"Size sürpriz yapmak istedim ama siz bana daha büyük sürpriz yaptınız." Annem konuşmaya devam ederken kucağındaki kızımla beraber koltuğa oturdu. Bende bavulu bir kenara bırakıp, "hoş geldin anne" dedim. Bu konu kolay kolay kapanmayacaktı belli ki.
"Asıl sen hoş geldin kızım gerçi gurbet sana yaramış mı çözemedim! Evine o adamı alır olmuşsun." Anneme gözlerimi belerterek baktıktan hemen sonra gözlerimle Melek'i işaret ettim. Psikolojisinin etkilenmesini istemiyordum lakin annemin çenesi de bir türlü durmuyordu ki! Üstelik Melek babasına bu kadar düşkünken böyle şeyler duysun istemiyordum.
"Ben kızıma bebek aldım. Annesi bavuldan çıkarsana prensesim oynasın." Beni sonunda anlamış olacak ki konuyu değiştirmeye karar verdi annem. Ayağa kalkıp bavulu açtıktan sonra bavulu açar açmaz karşıma çıkan bebeği elime aldım. Tam da Melek'in seveceği gibi çok güzel bir oyuncak bebek almıştı annem ona.
