ALINTI

181 7 0
                                    

Londra'ya döneli yaklaşık bir ay gibi bir süre geçmişti. Hala Türkiye'ye döndüğümde olanları düşündükçe sinirlenmeden edemiyordum. Önce Alp ile ilgili duyduklarım ve sonrasında ise Sarp ile ilgili duyduklarım. Şimdi hala bana ulaşmaya çalışıyor Sarp ama ben buna fırsat vermeyeceğim. Defalarca araya Aydan'ı bile sokmaya çalışmıştı ancak Aydan'da en az benim kadar kızgındı ona. Telefonum çalmaya başlayınca önümdeki notlarımı bir kenara bırakıp iç çektim. Ekrana bakıp kızımın fotoğrafını görünce gülümsedim. Melek ona aldığım telefonuyla beni arıyordu. "Bebeğim!",

"Anne seni çok özledim.",

"Bende seni çok özledim aşkım benim.",

"Ne zaman bitecek? Ne zaman geleceksin sen?" O böyle konuştukça kendime çok kızıyordum. Dudaklarımı ıslatmış konuşacaktım ki, arkadan Alp'in sesi geldi kulağıma.

"Anneni üzme kızım.",

"Ama özledim." İç çektim. Onu bırakıp gitmenin ne kadar doğru bir karar olduğu konusunda kendimi sorguluyordum bir yandan da.

"Daha iki ay daha var değil mi?" Dedi gitgide mahzun çıkan sesiyle bebeğim. Bu hali gerçekten benim içimi paramparça ediyordu.

"Maalesef bebeğim ama emin ol göz açıp kapayıncaya kadar geçecek.",

"Of! Babamda aynı şeyi diyor ama bir türlü geçmek bilmiyor." Yanımda olsaydı da şimdi sıkıca sarılsaydım ona. Bende çok özlemiştim ama bazı şeyler için ne yazık ki sabretmek zorundaydık.

"Babana verir misin telefonu?",

"Olur." İç çekerek konuştuktan sonra Alp'e verdi telefonu.

"Efendim Selin?",

"Melek'i üzmüyorsun değil mi? Üzgünken benim üstüme çok düşer o.",

"Saçmalama Selin gözüm gibi bakıyorum ben kızımıza." Bezgince gözlerimi havaya diktikten sonra derin bir nefes alarak dudaklarımı ıslattım.

"Peki onu benim için bol bol öp."

Yıllar Sonra  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin