Yaz gelmeye başlamış soğuk hava ülkeyi terk etmişken onsuz geçirdiğim her bir gün ayazdan farksızdı.Okulun son günleriydi.Bir salı sabahı ben yine onsuz geçen her sabah da olduğu gibi kıyafetlerimi giyinip evden çıkmıştım.Artık saçlarımı onun sevdiği gibi açık bırakmıyordum.O gittiğinden beri bir kez olsun bile gülmemiştim.Onsuz geçen günleri saymamıştım çünkü her bir saniyesi bile bana bir ömür gibi geliyordu.Günler,haftalar,aylardır gözlerini görmemiştim.Artık kalbim hızlı atmıyordu.Her günüm zehir oluyor her gün gecenin gelmesini isteyip rüyalarımda onu görmeyi bekliyordum.Her sabah okul kapısından girdiğimde aklıma o geliyordu.
Hep olduğu gibi başım öne eğik ve depresif bir şekilde okul kapısından içeri girdim.Arkadaşlarım beni her gün bıkmadan usanmadan eğlendirmeye çalışsalar da ben en küçük bir yaşam belirtisi göstermiyordum.Gülüp eğlenmenin kendimce ona karşı bir ihanet olduğunu düşünüyordum.Çünkü bir zamanlar birlikte eğlendiğim,aşkından öldüğüm,en önemlisi de uğruna romanlar yazılacak,içlerinde kaybolduğum gözlerini bana ne kadar ihanet etmiş olursa olsun asla unutamıyordum.
Ders başlamış biz sınıflara gitmiştik.Aslında tek konsantre olduğum şey buydu.Ne olursa olsun derslerime odaklanmalıydım.Bir kaç saatlik bile olsa onu düşünmeyi bıraktığım tek an buydu.Tüm hüznümü taşıyormuş gibi ağırlaşmış bedenim o eski enerjik beni almış dipsiz bir kuyuya fırlatmıştı sanki.Yerine ruhsuz ve hayattan bezmiş birini koymuştu.Okul bitmişti.Ben eve gidecektim biraz okulda arkadaşlarımla sohbet etmeye karar verdim.Havadan sudan konuştuktan sonra okuldan ayrıldım.
Eve doğru yürüyordum.Tam sokağa bükmek için köşeyi dönmüşken arkası dönük birini gördüm.Sevgilime çok benziyordu ama olamazdı,o burada değildi.Biraz daha yaklaştım.Ayak seslerimi duyunca sevgilim olduğunu düşündüğüm çocuk bana doğru döndü.O an şok olmuştum.Tarifsiz bir şekilde sesim çıkmıyordu.Sanki boğazım düğümlenmişti.Kalbim aylar önce o varken attığı gibi atmaya başlamıştı.Çünkü onu görmüştüm.Yeşilin elli tonunu saklayan gözleri karşımda bana bakıyorlardı.Adımlarım geriye doğru gitti.Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmediğim için yere çöktüm ve ilk defa telefonuma baktım.O gittiğinden beri 223 gün geçmişti.Ama kanlı canlı karşımda duruyordu.Her şey bıraktığım gibiydi.Yine aynı parlak sarı saçlar ve derin yeşil gözler duruyordu karşımda.Tam hiç umudum kalmamışken gelmişti.Bana imkansız diye bir şey olmadığını kanıtlamıştı.O an mutluluktan mı?bilmiyorum ama ikimizin de gözleri dolmuştu.Aynı anda ikimizin de gözünden bir damla yaş aktı,yere düştü.Ama bu göz yaşları onun gittiği gün yağmurla karışan göz yaşlarım değildi.Bize sanki tekrardan
eskisi gibi olacağımızı göstermek için kayıp buluştular ve tıpkı bir su akıntısının denize bağlanacağı yolu bulduğu gibi birleştiler.