Her Evrende Seninim

9 1 0
                                    

Herkese, tüm okula benim onun olduğumu kanıtlamanın mutluluğuyla sevgilim yaramaz bir çocuk gibi sırıtıyordu. El ele tutuşup arkadaşlarımızın yanına doğru yürüdük. İçlerinden biri "Olaysız bir gün geçirebilsek şaşardım zaten. Sizin flörtleşmediğiniz bir anı yakalamak, ağzımla kuş tutmaktan daha zor."dedi."Bu flörtleşmek değil. Biz kendi aramızda buna aşk diyoruz." deyip susturdum onu.

Okuldan çıkış saatimiz geldiğinde, sevgilim yine beni sınıfımın önünden almaya gelmişti. Birlikte okuldan ayrılıp eve doğru yürürken daha önce gökyüzünün hiç bu kadar yakın olmadığını fark ettim. Ancak sebebini anlayabilmem çok uzun sürmedi. Zaten tek bir sebebi olabilirdi "Yeşilin elli tonu bir çift yeşil gözün sahibi , sevgilim." Aşkımdan o kadar mutluydum ki ayaklarım yerden kesilmiş, gökyüzünden üç metre yukarıya çıkmıştım.

Araya giren garip sessizlikten sonra sevgilim duraksayıp karşıma geçti.Dudağının kenarıyla sırıttı ve ben ne olduğunu anlayamadan beni belimden tutup omzunun üstüne attıktan sonra son hız koşmaya başladı. O anki manzaranın çok komik olduğuna yemin edebilirdim. "İndir beni görenler kaçırıyorsun sanacak." diye çığlık atıyordum. Hatta bir ara bir kaç çocuk sevgilimin gerçekten beni kaçırdığını düşünüp peşimize takılmışlardı. " Çocuklar sorun yok bu abi yani sevgilim biraz aklını kaçırdı o kadar."diye kahkahayla karışık bir bağırışım vardı. Heralde tüm şehrin bizi duyduğunu düşünmüştüm.

Sevgilim bir evin önüne gelince durdu ve beni yere indirdi. Elimden tutup beni kapının önüne kadar çekti ve cebinden anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı. Ardından anlatmaya başladı " Burası benim eski evim. Çocukluğuma ait tüm anıların yaşandığı yer." Salona yürüdü ve koltuğa çöküp karşısındaki duvarı göstererek." Bu duvarı da ben boyadım, küçükken hep ellerimi boyayıp bir yerlere basardım.Ailem de bana koca bir duvar verdi , o zamanki çocuk ruhumla daha hayatın gerçekleriyle tanışmamış, denizin haşin dalgalarıyla boğuşmamış ellerimle küçüklüğümden bir anı bırakabilmem için.

Gözlerim dolu bir şekilde yanına oturdum ve " Neden duygulandığımı bilmiyorum ama senin bir zamanlar tatlı küçük bir çocuk olmuş olmanı düşünmek bile garip geliyor bana karşımda dünyanın en yakışıklı erkeği dururken. Çünkü küçük bir çocuğun büyüyüp de aşık olması zaten sadece biz insanların yaşayabileceği bir şey. Bu sebebini anlaması mantığa akla sığmayacak oyunun hayatın gerçekleri olduğunu anlamak için gerçekten yaşamak lazım.Senin gibi biriyle, başkasıyla asla. Daha 1 yıl önce kim olduğundan haberim bile yokken şimdi o kadar yakınım ki sana sanki doğduğumuz günlerden beridir tanışıyoruz gibi."

Ayağa kalktı ve başıyla onu takip etmemi istediğini işaret etti. Kocaman bir kapıyı iterek açtı ve beni arka bahçeye çıkarttı. Adeta cennete benziyordu. Dört tarafı ağaçlarla kaplanmış bahçenin tam ortasındaki meşenin üstünde bir ağaç ev vardı. Üzerine çıktık.Kapıyı açıp içeri girdik. Güneş batmak üzereydi, gökyüzü turuncu ve maviye büründüğü için aydınlık yerine loş bir hava vardı. Ağaç evin içindeki ışıkları açan sevgilim anlatmaya başladı "Aslında uzatmaya gerek yok biz sevgili değilken de sana aşık olduğumu biliyorsun. İşte o zaman seni ne zaman düşünmek istesem buraya gelirdim.Ve bir karar almıştım bu ağaç ev artık sadece beni değil seni de tanıyacaktı. Bu yüzden kendime bir söz verdim. Seninle ölene kadar birlikte olacağımı ve ölene kadar sana dünyadaki tek kızmışsın gibi davranacağımı anladığımda seni buraya getirecektim. Artık biliyorum ki beni asla bırakmazsın o yüzden daha önce kimseyi getirmediğim bu ağaç eve getirdim seni. Şimdi bana bir söz ver. Ne olursa olsun elimi asla bırakmayacağına ne kadar az çıkış yolu kalsa bile yanımda olacağına dair bana söz ver güzel." dedi " Söz veriyorum orman yeşili gözlerine hep ilk günkü gibi bakacağım." dedim " Ölene kadar mı? " dedi " Ölene kadar değil, yeniden doğduğum her bedende ve her evrende.....

Yalan Değilmiş Gözlerin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin