"Kimse Ama Sen"

9 2 0
                                    

Oturmuş sevgilimi seyrediyordum yine. O mangal başında ateşi yellerken ben durmuş tekrar tekrar dalıp gidiyordum kusursuzca yaratılmış her zerresine.

Garip bir sessizlik sarmıştı etrafı. Tam o sırada erkeklerin" Ooooo, 1,2,3, bizim takım iddiayı alıyor, kızlar hazırlanın, oyun daha yeni başlıyor " diye bağırdıklarını duyan biz kafamızı kaldırdığımızda ateşin yanmış olduğunu gördük.

Hemen kalkıp sevgilimin karşısına dikildim. "Bence boşuna heveslenmeyin çünkü daha ortada pişmiş bir yemek yok. Sadece ateşi yaktınız." dedim kendimden emin bir tavırla.

O sırada arkadaşımın masadan bir tabak dolusu yaprak sarmayı alıp sevgilisine doğru yürüdüğünü gördük. Hepimiz merakla olacakları bekliyorduk çünkü arkadaşımın yüzünden savaş fermanları okunuyordu.

Sevgilisine yaklaştı ve üç yaprak sarmayı birden ağzına tıktı." Al,al. Ye,ye. Daha bu bizimle dalga geçmeye devam ederseniz yaşayacaklarınızın demosu. Hiç bir şey daha bu. Bana bak beni sinir edersen elimde ne var ne yoksa tıkarım ağzına." dedi sinirle.

Hepimiz gülmekten yarılmıştık. Ben yanımda duran sevgilimin koluna vuruyordum. Arkadaşımsa kendini tutamayıp sonunda kahkahayı patlatmıştı. Ama en çok sevgilisi, ağzında yaprak sarmalarla burnundan nefes alarak gülmeye çalışıyordu.

Erkekler eti pişirebildi mi, diye kontrole gidince karşılaştığım manzara benim, zıplayarak zafer nağraları atmama sebep olmuştu. Sevgilim geldi sonra yanımıza, arkadaşına bakarak" Oğlum ne yaptın? İki dakikalığına mangalı sana bıraktım yakmışsın etleri." dedi sinirle. Ben gülmekten yarılıyordum, hatta kızlarla karşılarına geçip " Ne oldu? Tanıyormuş muyuz sizi?" dedik, kahkahalar içinde.

          Sevgilim karşıma dikilip "Kızım ayar etme beni. Öpmek istiyorumdur belki seni." adımları bana yaklaşırken." Olmaz kaybettiniz. Çok aşıksan beklersin eve kadar." dedim gidip dudaklarına yapışmak için kendimi zor tutarken.

" Amma uzattın." dedi sevgilim sonra." Sanki daha önce hiç öpüşmedik." diye de ekledi ardına bana yavaş yavaş daha da yaklaşırken. " Aşkım anlasana senin bu deli arkadaşların bir ay bunu konuşurlar. Eve gide-" sözümü bitiremeden sevgilim çoktan belimden kavrayıp beni öpmüştü bile.

Herkes ama herkesten " Uuuuu" diye yükselen bir ses duyulmuştu. Sonra sevgilim kolumdan tutup beni döndürdü ve arkadan sımsıkı sarıldı bana. Yukarıya bakıp şunları söyledim ona sessizce "Bunun bedeli hiç hafif olmayacak, biliyorsun değil mi ?" dedim gülerek." E ne yapayım yani dudakların bağımlılık yapıyorsa benim suçum mu?" dedi sevgilim gözlerini kısıp gülerek.

          Yine deliler gibi çarptırmıştı kalbimi. Ama ben bir şekilde kendimi toplayıp, "Tamam, kaybettiğinize göre, ne istersek yapacaksınız." dedim. Arkadan atıldı arkadaşım" istersek kölemiz de olacaksınız."

         Arkadaşımın getirdiği yaprak sarmaları arkada gizlice araklayan arkadaşımız " Ben kızlara kölelik yapmam." dedi yutkunarak. Sonra sevgilim yanıma geldi ve kolunu omzumun etrafına dolayıp gözlerime baktı." İstersen kölen olurum bilirsin, ama acı be güzel bana ha." dedi aşık aşık. " Korkma"dedim başımı omzuna yaslayıp gözlerini süzerek " Çok çok aşkını ilan ettiririm bütün şehire." diye de ekledim.

       " Onu zaten tüm dünya biliyor akıllım." dedi başını boynuma sokup kokumu içine çekerek. " Öf, daraldım sizin aşkınızı seyretmekten. Gidin evinize ne yaparsanız yapın. Şimdi köle mi olacağız? Bir an önce yapalım istediklerini de bitsin şu işkence." dedi arkamda dikilen erkeklerden biri.

       "Hah-ha" deyip kalktım ayağa, sinsi sinsi erkeklerin üzerinde göz gezdirerek. " Kızlar bizi aç bıraktıklarına göre yemek bulmaları lazım."  dedim sırıtarak." Aynen öyle." dedi kızlardan biri de.

        " Ee,sizin getirdiklerinizi yesek olmaz mı?" dedi tüm yemekleri silip süpürmüş erkek arkadaşımız." Olur tabi. İstersen onları da sen ye biz bakalım." dedim alaycı bir tavırla." Oluuur." dedi o da gözleri açılarak. " Oğlum dellendirme beni. Her şeyi kendin yedin, açız aç, gidin bize yemek bulun. Bulmadan da dönmeyin." dedim bağırarak.

       Çaresiz kaldıkları için masa masa gezip bize yemek aradıklarını izlemek açıkçası bana çok keyif veriyordu. Hele aşkından öldüğüm çocuğun dakikada bir dönüp bana gülümseyip, göz kırpması da karnıma nerden girdiklerini bilmediğim milyonlarca kelebeğin yeniden canlanmasına sebep oluyordu.

Erkekler samimi oldukları birkaç kişiden bir şeyler toplamışlardı. En son bir masanın önünde durup bir grup kıza konuştuklarını gördük. Kızlardan biri sevgilimin yanına yaklaşıp kolunu okşuyordu. Gözüm o an öyle bir döndü ki hızlı adımlarla yanlarına gittim.

Gider gitmez de sevgilime sarıldım ve " Tamam bu kadar yeter AŞKIM gel masamıza gidelim." dedim kıskançlıkla bakarken. Sevgilim de eğilip başımdan öptü beni ve " İyi madem." dedi bana. Sonra dönüp " Kızlar teşekkür ederiz bu arada." dedi gülerek.

Sinir, öfke ve kıskançlık duygusu tüm bedenimi tepeden tırnağa sarmıştı. Oturduğumuz yere gider gitmez sevgilimi iterek "Sen ne yaptığını sanıyorsun. Neden beni kıskandırmak için uğraşıyorsun. Bak etrafında başka " KIZ" görürsem çok ciddiyim saçlarından tutup yerde sürüklerim onları." dedim ellerimle göğsüne vurarak.

" Kıskandın mı yani sen beni?" dedi sevgilim alaycı bir tavırla." Ne gülüyorsun be, evet kıskandım. Kız kolunu okşadı, kolunu. Ya hani benden başka kimse dokunamazdı sana." dedim gözümden bir damla yaş süzülürken.

Sevgilim bana konuşmaya çalışsa da ben diretip uzakta bir banka oturdum. Sonra yanıma geldi. Ben kalkmaya çalıştım ama o gidemeyeyim diye önüme geçip eğildi ve elleriyle sardı oturduğum yerin etrafını.

"Ne istiyorsun? Önce kalbime soktun kendini, şimdi de deşmeye çalışıyorsun." dedim gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken." Ben seni deşmeye çalışmıyorum, asla da çalışmam. Gerekirse kendimi ateşe atarım ama seni o yangına atmam. Biliyorsun be kızım." dedi ve duraksadı." Neyi biliyorum?" dedim. " Seni ne kadar çok sevdiğimi.Bu kalbimin sana deliler gibi attığını." dedi elimi alıp kalbinin üstüne koyarak.

"Ben hala ilk sevdiğin kişiyim. Hala, sana deliyim ve kalbim ilk gördüğüm anda nasıl çarpıyorsa hala öyle çarpıyor. Bırakmam elini. Söz verdim. Ben sensiz yaşayamam ki zaten. Şimdi söyle bana tüm dünyadaki kızlar önümde sıraya girse sence ben dönüp birine bile bakar mıyım?" dedi bana daha da yaklaşarak.

"Hayır." dedim kafamı iki yana sallayarak." O zaman ağlama be güzelim. Yerden yere vurma duygularını." dedi parmağıyla gözümdeki yaşları silerken."Zaten yanıyorum, sana baktıkça daha da ateş alıyorum." dedi ardına sevgilim gülerek. Ben de gülünce elini yüzüme götürdü ve okşayarak" Hep böyle gül tamam mı?" dedi." Hmh " dedim evet anlamında.

"O kız çok heveslenmiş gibiydi ama." dedim gofa gelerek."Sen gelince yüzü nasıl düştü ama?" dedi sevgilim gülerek. " Hanımefendi küçük küçük dağları kendi yaratmış gibi dolaşsın ortalıkta. Ben onu o dağlara gömmesini çok iyi bilirim." dedim bakışlarım sertleşerek.

"Sen bana gerçekten aşıksın değil mi?" dedi sevgilim. " Şaka mısın oğlum? Ben sana aşık değilim. Ben sensiz hiçim. Sen benim herkesimsin. Sen yoksan ben de yoğum. Gördün daha önce." dedim dimdik sevgilime bakarak.

"O kızın kolumu okşamasına izin verdiğim için özür dilerim. Kendini bu kadar harap edeceğini tahmin edemedim. Gerizekalıyım ben." dedi dudaklarını ısırırken. Ben yavaşça kollarımı belinin etrafına sarıp " Evet gerizekalısın. Ama benimsin. Tek bana aitsin." dedim. Ardına da "Şimdi gidip o kızı kıskandırabilir miyiz?" dedim çenemi göğsüne koyup gözlerine bakarak." Kıskandırabiliriz." dedi sevgilim gülerek.

Ben tam yürümeye başlamışken sevgilim beni kolumdan tutup durdurdu ve ben yine ne olduğunu anlayamadan elleriyle yüzümü kavrayıp öpmeye başladı beni.

Ve ben bir kez daha bu çocuğun bana ne kadar çok aşık olduğunu anladım. Onun bana olan aşkı en az Pasifik kadar derindi. Herkes kaldıramazdı bu sevgiyi, kimse bağlanamazdı bu kadar, kimse bakamazdı böyle güzel ve kimse dokunamazdı bu kadar derinden...

Yalan Değilmiş Gözlerin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin