1

282 55 50
                                    

Y. A. (Yazarın Anlatımıyla)

Dedektifler Rosé hakkında duyduklarına şaşırmıştı, çünkü bir kadının acımasız katil olması şaşırtıcıydı. Onlara göre. Fakat her şeye rağmen bu dosyayı kabul ederek, yarın kalkacak uçakla Güney Kore'ye gidecek ve o katili bulacaklardı. Grubun dehası olan Namjoon, "Çok fazla eşya almayın, bir de onlar yük olmasın yanımızda, sonuçta zenginiz değil mi?" dedi ve genişçe gülümsedi.

Grubun neşesi, gururu ve hayatı olan Hoseok, "Namjoon çok haklı, dediği gibi çok ağırlık yapmaya ne gerek var ki? Zenginiz, oradan alırız ihtiyacımız olursa eğer." dedi omuz silkerek. "Eee, plan nedir kaptan?" dedi Jeongguk.

Taehyung omuz silkerek, "Bunu Kore'ye gidince konuşuruz. Ayrıca bence herkes önce ailesini görsün, şahsen ben annemi çok özledim." dedi bavulunun fermuarını kapatırken. "Ayrıca Namjoon'a bende katılıyorum, bir sırt çantası doldursanız yeterli," dedikten sonra umursamazca yatağın üzerindeki sırt çantasının içine dolabından birkaç parça kıyafet doldurdu.

"Birde Bay Yang size Rosé'nin fotoğrafını verdi mi?" dedi Namjoon. "Hayır, mail olarak atacakmış." dedi Jeongguk, Taehyung'un dediğini yapıp sırt çantasına kıyafet ve birkaç özel eşya koyarken.

O sırada Jimin ve Yoongi beraber kaldığı odadan yükselen kahkaha sesleri ile Jeon, Namjoon, Hoseok ve Taehyung, seri adımlar ile meraklarına yenik düşerek onların odasına girdiler.

Yoonngi, yerde ona kızgın bakışlar atan sevgilisine bakarak kahkaha atmaya devam ediyordu. "Ne oluyor ya?" diye mutfak önlüğü ile odaya daldı Seokjin. Yoongi, "Ji-Jimin, haha, Jimin yerde-ki muza basıp kay-dı ve düştü, haha!" diye zar zor bir cümle kurabildi Yoongi. Gülmemek için dudaklarını kanatacak raddede dişleyen Jeongguk, Hoseok'un da gülmesi ile bir anda patlamıştı.

Diğer üyeler ise somurtan yüz ifadeleriyle kapıda durarak gülen üçlüye ve yerde sızlanan Jimin'e bakıyorlardı. "Bir dakika! Sen muz kabuğu mu dedin Min Yoongi?!" diye bağırdı SeokJin. Titiz bir insandı ve evinde, yerde bir muz kabuğu hangi insan görmek isterdi ki? Tanrı aşkına!

Yoongi, "Yok yaa, öyle bir şey mi dedim ben? A-aa!" dedi olayı en ucuzundan kıvırmaya çalışırken.

"Plan yapmak için sizi toplantı odasında bekliyor olacağım." dedi Taehyung, onları orada bu salak halleriyle bırakırken. Seokjin ise bu kahkahalar yüzünden ocakta bıraktığı yemeğinin başına geri döndü. Jimin ise yerden kalkmış ve Yoongi'nin üzerine çıkarak elindeki yastıkla çok sert olmayacak bir şekilde vurmaya başlamıştı.

Jeon ve Hoseok ise bu çifti izleyerek kahkaha atmaya devam ediyorlardı. Namjoon, "Jimin, rahat bırak adamı! Öldürme ha, bize sağ lazım o adam!" diyerek toplantı odasının yolunu tuttu. Jeon ve Hoseok, liderleri olarak gördükleri Taehyung'un dediği şeyi hatırlayarak silkindi ve kendilerine geldiler. Onlar da Namjoon'un peşinden odaya ilerlediler.

Taehyung, Yoongi ve Jimin'de gelince aklındaki planı anlatmaya başladı. "Yani dediğim gibi, önce Güney Kore'ye gideceğiz, sonra da Rosé'yi bulup olayları akışına bırakacağız, savunmasız bir anında ise yakalayıp Amerika'ya geri döneceğiz." diyerek son cümlesi ile koltuğa geri oturdu Tae.

"Yaaa ama, hemen dönelim Amerika'ya, ben buradan uzun zaman ayrı kalamam. Yaşayamam." dedi Jimin dolgun dudaklarını büzerek. "Bende çok kalmak istemiyorum orada, işimizi hemen bitirip geri geleceğiz." dedi Namjoon, Jimin'e destek çıkarak.

Seokjin koltuğundan bir anda kalkarak mutfak önlüğünü geri taktı, "Bu kadar plan yapmak sadece benim mi karnımı açıktırdı? Hadi gelin yemek hazır." dedi. Namjoon bu tatlı adamın hareketlerine gülerken Seokjin çoktan odadan çıkıp mutfağa uçmuştu bile.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin