9

92 42 22
                                    

Y. A.

Yoongi ve Jeongguk'u birbirlerinden zorla ayıran BTS grubu, kendilerini koltuğa atmışlardı ki, Hoseok'un annesinin kolunu tuttuğunu görmeleriyle birlikte yine kalktı Taehyung.

Hoseok ve Jimin, Yoongi'yi sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Büyük ihtimalle Hoseok şuan Yoongi'ye odaklandığı için fark etmemişti annesinin kolunu tutup iki büklüm olduğunu. Taehyung koşar adımlarla Bayan Jung'un yanına geldi, "İyi misiniz? Kolunuza ne oldu?" dedi Taehyung.

Bayan Jung'un elini çekti ve koluna baktı. Çok kan akmasa bile bir yara açılmıştı. "Vurulmuşsunuz," dedi Taehyung, "O, kendini bir şey sanan sürtük kız yaptı." diyerek inledi Bayan Jung. Bay Park, oğlunun yanında onu sakinleştirirken karısının inlemesini duyunca yanına koştu.

"Hayatım, iyi misin, hastaneye gidelim çabuk." diye kendi kendine konuştu heyecanla. Ceketini giyip karısının ceketini de eline aldı. "Oğlum, biz gidiyoruz. Annen vurulmuş, o sürtük kardeşin vurmuş." dedi Yoongi'ye doğru.

Yoongi kardeşine küfür eden babasına baktı, "Ona bir daha bu şekilde hitap etmeyeceksin." diye tısladı. Bay Park başını iki yana salladı onaylamazmışçasına. "Yoongi umarım bir açıklaman vardır, ne diye bize söylemiyorsun o kızın kardeşin olduğunu?" dedi Jimin, Jeongguk'un yanında onu sakinleştirirken.

Jeongguk, Yoongi'nin ona yumruk atmasını kendine yediremiyordu, Yoongi ise kardeşinin koluna ateş eden Jeongguk'a bir kez daha vuramadığını kendine yediremiyordu.

"Jeon." dedi Taehyung, Jeongguk anında kendisine dönerken bir kez daha konuştu. "Takip cihazını taktın mı?" Jeon başıyla onayladı. "Takmaz olur muyum hyung, tabii ki de taktım."

Yoongi bir şeyden haberi olmadığı için ikiliye mal mal baktı. "Ne takibi? Ne cihazı?" diye fısıldadı. "Yoongi hyung, sıktığım kurşunun içinde takip cihazı vardı. Ve şuan nerede olduklarını biliyoruz." dedi Jeon, biraz tırsarak. Yoongi başını sallayarak gözlerini kapattı.

Eninde sonunda yakalanacaktı Rosé, bunu biliyordu. Hatta kendisi yakalayacaktı, bunu da biliyordu. Fakat, Kore'ye geldiğinde annesine verdiği sözü hatırlıyordu.

"Rosé'ye sahip çıkacaksın oğlum. Eğer ki onun başına senin ve o arkadaşların yüzünden bir şey gelirse.. işte o zaman seni asla affetmem. Şimdi bana söz ver, Rosé'yi her zaman koruyacaksın. Sen gelmeden saniyeler önce çıktı o da, babasının yanına gidiyor. Elinden bir kaza çıkmadan, durdur kardeşini. Konuştuk biz. Alacağı gerçek intikamlar var, hepsi bittiğinde her şey bittiğinde gelecek, kendi elleriyle teslim olmaya." demişti annesi.

Yoongi elleriyle sertçe yüzünü sıvazladı. Ne yapacağını bilmiyordu ve bu durumdan ölesiye nefret ediyordu. O sırada zil çaldı, içeriye Jennie ve Jisoo girdi.

"İyisiniz?" dedi Jisoo, bütün BTS'in gözlerine sırasıyla bakarken. Hepsinden olumlu bir dönüt alınca geçti ve Jeongguk'un yanına oturdu.

Jennie, Taehyung'un yanındaki yerini aldı ve, "Yine mi elinizden kaçırdınız?" dedi sessizce. Taehyung başıyla onayladı onu. Kimse şuan konuşmak istemiyordu. Çünkü böyle bir şeyi kendilerine ve ustalaşmışlıklarına yediremiyorlardı. Hepsinin kendine yediremediği bir şeyler vardı işte.

"Hyung, ne zaman gidiyoruz Rosé'yi ve ortaklarını almaya?" dedi Jeon, Taehyung, "Şimdi, şimdi gidiyoruz." dedikten sonra ayağa kalktı ve araba anahtarlarını alıp ceketini geri giydi. "Kızlar sizde gelin bu sefer. Hadi beyler." dedi Taehyung silahını kılıfına takıp, arabasına doğru ilerlerken.

---

"İşte böyle Seulgi, Rosé'yi ağacın dibinde buldum." dedi Jongin, olayları en başından Seulgi'ye anlatıp, bilgilendiriyordu ki, Rosé'ye en ufak bir yanlış yapıpta, Rosé'den nasibini almasın diye.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin